• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Kahveci Erol neden Köfteci Erol oldu ERKİN USMAN

Kahveci Erol neden Köfteci Erol oldu

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04 Şubat 2012, 18:42
Karşıyaka'nın önceki sokak sakinleri, tek çatı altında yaşayan aile bireyleri gibiydi. Hüznü de sevinci de varı da yoğu da paylaşmayı bilirlerdi. Çıkarsız bir komşuluk ilişkisi vardı. Hele mahalle esnafları... Davranışları günümüzde ders olacak niteliktendi.
40'lı yılların sonundan günümüze Karşıyakalıların çoğunlukla kullandıkları sokaklardan biri, günümüzde 'Mustafa Kemal Paşa Camii sokağı' olarak bilinen o günkü adıyla Barbaros sokağıydı. Yani 1721 sokak...
Karşıyaka'nın yetiştirdiği popüler romancı Yücel İzmirli anlatıyor:
"Kemal Paşa Camii'nin bulunduğu alanda, 1953'ten önce cumartesi günü öğleden sonra başlayan pazar günü de süren Karşıyaka'nın pazarı kurulurdu. Hemen karşı tarafında, uzun yıllar Karşıyakalılara yazlık 'Melek Sineması' olarak hizmet veren alanın arka bölümünde, pazarcıların atları, eşekleri bağlanır, at arabaları park ederdi. Ön tarafında sıralanan dükkanlarda ise o dönemin esnafları mesleklerini icra ederlerdi, köşede şarküteri Tatar Ali, hemen yanında baharatçı Tatar Ahmet, sonra nalıncı İsmail daha sonra hancı Zekeriya ile oğlu Halit Ovunluk hemen yanında ünlü kahveci Karaferyeli İbrahim Akkınay'ın kahvesi bulunurdu. Kahvehane aynı zamanda arka bölüme geçişin bir köşesiydi. Girişin diğer köşesinde ise köfteci Kelço Ahmet (Birsen), köfteci Çeşmeli Rüstem (Yapıcıoğlu) bulunurdu. Onun yanında da demirci Hüsnü ve Hüseyin kardeşler, marangoz Azem Usta ve oğlu Süleyman, aşçı Fersah, bisikletçi Feridun, tenekeci Hayri yan yana sıralanan o yılların esnaflarıydı.
* * *
Altmış yıllık Karşıyakalıların 'Köfteci Erol' olarak bildiği Erol Akkınay, bu esnaflardan kahveci İbrahim'in oğludur.
Rahmetli kahveci İbrahim Akkınay, '46 Demokratları'ndandı. O yıllarda çevredeki çocukların, gençlerin kulakları Demokrat Parti ve Adnan Menderes sözcükleriyle dolmuştu. Öyle ki kahveci İbrahim'in oğlu Erol, tam sünnet olacağı sırada, 'Yaşasın Demokrat Parti' diye bağırmış, büyük alkış ve hediyeler toplamıştı.
Erol, dokuz-on yaşlarına geldiğinde babası onu çarşıda, komşuları olan soğuk demirci Hüsnü ve Hüseyin kardeşlerin yanına çırak verir. Bu bir gelenekti, yaz tatillerinde çocuklar bir işyerinde çıraklık yapardı. Erol'un en yakın arkadaşı, Salih Evkuran da Kemalpaşa Caddesi'nde radyocu İbrahim Aybars'ın yanında, tam üç yaz çalışmıştı.
Erol'a soğuk demircilik zor gelip sızlanmaya başlayınca babası onu yanına alır. Esnaflar arasında öylesine güzel dayanışma, birbirlerine karşı saygı varmış ki baba kahveci İbrahim, oğlu Erol'a uyarısını işe başladığı ilk günde yapmış:
"Bak oğlum, bizim çarşımızda Rasim'in, Refik'in, Mehmet Acet'in işlettiği kahvehaneler var. Hepimizin sınırları bellidir. Onların civarına çay, kahve servisi yapmayacaksın. Tanıdık, bildik esnaf dahi olsa oralara gitmeyeceksin. Herkes kendi ayağına gelen kısmeti yer."
* * *
Kahvehanenin bir köşesi, aynı zamanda spor kulübü gibiydi. Arka taraftaki iki masa, 10-15 sandalye yeşil-kırmızı renkleri taşıyan Yıldızspor'a aitti. Malzemeleri sürekli o iki masanın altında bulunurdu. Kulübün başkanı, genel kaptanı her şeyi Havuzlu Bahçe'deki kömür depolarının kantarcısı 'Boşnak Bayram'dı. Haftanın belli bir akşamı toplanılır, pazar günü maç yapılacak takım, gidilecek semt belirlenirdi. Takımın 9 numaralı forması, kıvır kıvır saçları, sırım gibi vücuduyla Erol'a aitti. Erol aynı zamanda KSK'nin lisanslı boksörüydü. Macit Bumin, Fehmi Hepşenkal gibi ünlülerden boks eğitimi almış, Ali Melek'le antrenman yapmıştı.
Kahveci İbrahim'in oğlu, 'Kahveci Erol' diye anılmaya başlamıştı ki askerlik görevi gelip çatmıştı. Uzun boyu, güçlü fiziğinden ötürü görev yeri, Ankara Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı oldu. Askerlik sırasında bir anısı onu çok etkilemişti. Yıl 1960, 26 Mayıs'ı 27'sine bağlayan gece, Erol nizamiye nöbetindedir. Kapının önünde duran bir arabadan Albay Sıtkı Ulay, iki-üç muvazzaf subayıyla iner. Erol'a Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın yanına gideceklerini söyleyerek kararlı adımlarla ilerler. Babadan Demokrat Partili Erol, şaşkın, heyecanlı ve endişeli arkalarından bakakalır. Daha sonra bu anısını anlattığı arkadaşı Salih Evkuran elli yıldır hep takılır durur. Erol da "N'apalım kardeşim, emir demiri keser ne yapabilirdim ki..." diyerek işin içinden sıyrılmaya çalışır.
Askerlik sonrası evlenmeyi düşündüğü günlerin birinde, kahvehanede bir sohbet sırasında eşraftan biri:
"Ben kahveciye kız vermem arkadaş" demiş.
Bunu duyan Erol, "Belki kayınpederim de böyle düşünebilir, sevdiğim kızdan da olurum, en iyisi ben meslek değiştireyim" der ve yeni bir iş arayışına başlar. Kader, yeni mesleği için karşısına KSK'nin unutulmaz sol kanat oyuncusu, adaşı, İnegöllü Küçük Erol'u çıkarır. K. Erol'un ağabeyi Vedat, anadan doğma köftecidir. Hemen karar verilir. Kahvehane, köfteci dükkanına dönüştürülür.
Boyalar, badanalar yapılır. Çarşı esnafı, Erol'un mutfak malzemelerini, buzdolaplarını, masalarını, sandalyelerini alır. Erol da bu borcu, kazandıkça arkadaşlarına ödeyecektir. Dostluğun, dayanışmanın, komşuluğun bu güzel örneği sonucu otuz yıllık 'Kahveci Erol' üç günde 'Köfteci Erol' oluverir. Açılışta çarşının bütün köftecileri Kelço Ahmet, Çeşmeli Rüstem (Yapıcıoğlu), Aşçı Fersah ile diğer esnaf hazır bulunur ve hayırlı olsun dilekleriyle açılış yapılır.
Yıllar yılları kovaladı, 'Köfteci Erol' birçok badireden geçti, evlendi, iki oğlu oldu. Şimdilerde yetmişini deviren Erol, işini üçüncü kuşak olarak oğlu Suat'a devretti. Erol baktı ki işler askeri bir disiplin içinde yürüyor, yavaş yavaş dükkandan elini ayağını çekti ve tam bir emeklilik yaşamaya başladı.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.