Kaynak suları, cha cha ve şarap diyarı Gürcistan, kuzey doğumuzda yeşilliklere boğulmuş 4 milyonluk bir ülke.
Sayısız istilalara uğramış mazlum bir halk.
Müslüman bildiğimiz, oysa Ortodoks Hıristiyan bir toplum.
L. Tolstoy burada iki yıl yaşamış. Stalin bir Gürcü. Gori kasabasından.
Başkent Tbilisi, bizim Tiflis dediğimiz. Sıcak-ılık sular kenti. Yaklaşık iki milyon nüfuslu. Tolstoy, Hacı Murat'ı Tiflis'te yazmış.
Şair yazar Rustaveli öyle önemseniyor ki en işlek caddeye adı verilip, meydana da devasa heykeli dikilmiş. Rustaveli Caddesi Tiflis'in kalbi!
Sinema akademisi, opera, tiyatro, parlamento binası, Kashveti Kilisesi, müze, park, kültür kurumları, alışveriş yapılan dükkanlar bu caddede. İlk sinema 1896'da açılmış.
Kaldırımlarda çok sayıda heykelcikler de dikkat çekiyor.
Rustaveli Caddesi, Rustaveli Meydanı'ndan Özgürlük Meydanı'na kadar devam ediyor.
Tiflis Belediyesi, eski adı Lenin Meydanı olan Özgürlük Meydanı'nda bulunuyor.
Bu iki meydan, kentin en kimlikli meydanları.
50 kuruş ödeyen her kişi metrodan ve otobüslerden yararlanıyor. Dolmuşlar ise 80 kuruş.
Etin kilosu 20 lira. Gazete 40 kuruş. Benzin ise bizdekinin hemen hemen yarısı.
Böyle olduğundan kentin her bölgesinde çok sayıda BMW ve Mersedes'lere rastlıyoruz. Sıvası, boyası dökük apartmanların önlerinde/ garajlarında bile lüks otomobiller görülüyor.
Sebzenin meyvenin bolluğu var. Özelikle karadut, çilek, kiraz ve erik.
Çınar ağaçlarının keyfine diyecek yok. Dallarında bülbüller ve hışırtılarla Tiflislilere her gün senfoni dinletiyorlar!
Olmayan şeyler: Kaos, anarşi, pahalılık, hormonlu gıdalar!
Burada çilek çilek gibi, domates domates gibi...
Sülfürlü suları öyle bol ki, otelde kalanlar bile kaplıcada yaşıyor gibi.
Mtkvari ırmağı Tiflis'i ikiye ayırıyor. Irmak, bol sulu ama çamurlu akıyor. Akşam üzeri ırmağın kıyısında gençler galon galon şarap içiyor. Ama ayyaşa-sarhoşa rastlamıyorsunuz. Gürcü kadınlar, şıklığa önem veriyorlar. Göğüs dekolte ve yüksek topuklu ayakkabıdan vaz geçmiyorlar. Tiflis caddelerinde tek bir çıplak kadın afişi yok. Bikini ya da seksi dilberlerin yer aldığı otomobil lastiği reklamına rastlamıyorsunuz. Kiliseler, özellikle Sameba Katedrali çok ziyaretçi akınına uğruyor. Gürcüler oldukça dindar.
Tiflis'in her caddesinde ve çok sayıda sokağında güzellik salonları bulunuyor. Erkeği de kadını da bakıma önem veriyor. Günlük gazeteler çok satıyor. Gürcüler okumayı seviyor.
* * *
Eski başkentleri Msheta, bizim kurşunlu kaplıcalarına benziyor.
Devlet Başkanlığı binası, TV Kulesi, bir elinde kılıç diğerinde şarap tası bulunan Gürcü Ana Heykeli ve Mtkvari Irmağı'na bakan ahşap yıllanmış evler ve bebek müzesi, kenti çevreleyen yemyeşil dağlar Tiflis'e ayrı bir renk katıyor. Okullarında eğitim 09.00'da başlıyor, 16.00'da bitiyor. 100 Türk Lirası 90 Lari yapıyor. Ordulu Mustafa Atım Tiflisli olmuş diyor ki, "Burada rüşvet yok, vergide af yok, anarşi yok!"
Beko ve Vestel burada birer show-room açmış.
* * *
Kütüphaneler imparatoricesi Rasime Şeyhoğlu, oğlu Recai ile bir haftasını burada gecirdi. Kütüphaneleri, müzeleri, parkları ve Tiflislileri tanıdılar, öğrendiler.
Şeyhoğulları diyor ki: "Kaldırımları sık sık değiştirilmeyen Tiflis'te ekmek, su, elektrik, et ve ulaşım hizmetleri çok ucuz! Kenti halkın parasıyla çiçeklendirmeye de gerek duymuyorlar. Çünkü her yer yemyeşil. Kentin giriş ve çıkışlarında da belediye başkanının dev posterlerine rastlanmıyor. Tiflisliler reklama gereksinim duymuyor olmalılar. Kentte kimlikli meydanlar cıvıl cıvıl. Güpegündüz, sokaklarda çöp toplayan çöp kamyonları da yok!"
Gürcü komşumuzu kısaca tanımamızı söylüyorlar...