Bizim Ahmet Yazıcıoğlu ile Muzaffer Oktay geçtiğimiz günlerde yine Samos adasına gitti. Ahmet ve Muzaffer gezmesini sever. Severler ve gittikleri ülkeye ekonomik, sosyal, çevresel ve estetik yönden bakmadan da duramazlar. Mübarek ikisi de ilk günkü güzetecilik heyecanını sürdürüyor.
Anlattıklarını duyunca, "Bütün bunlar batmak üzere olan ülkede mi oluyor" demeden edemedim.
Edemedim de, bizim pay çıkarmamız gereken çok şey olduğu gördüm. Türkiye'de özellikle restoran, kafeterya işletmecilerinin vahşi bir şekilde, "Buraya yatırdığım parayı hemen 2 yıl içinde toplamam lazım" mantığı ile fiyatları nereye fırlattıklarını bir kez daha hatırladım.
İki örnek vereyim. Gerisini siz düşünün.
1)Mekan Samos'ta denizin kıyısında-üstünde bir yer. Tipik bir balık restoranı. 9 kişi. Her birinde 9 büyük parça bulunan 3 porsiyon kalamar. Her birinin boyu 12 cm (piştikten sonra) olan 15 karides. 3 porsiyon meltemde kurtulmuş ahtapot. 2 salata. 4 feta peyniri. 10 bira (İzmir Kordon'da her biraya 7 TL yazıyorlar). Bir şişe şarap. Bolca su=121 euro=260 TL= adam başı 13.4 euro= adam başı 28 TL.
2) Gece 23'ten sonra hareketlenen bir bar. Deniz kenarı. Gençler 23.30 gibi mekanı dolduruyor. Bir cin tonik, yanında cips ve fıstık ve 1 su=7 euro (yazıyla yedi). Evet sadece 7 euro. İzmir'de böyle bir mekanda garsona 50 TL sıkıştırmazsan oturacak yer göstermez.
Eee şimdi "Biz Çeşme'ye zengin turist bekliyoruz. Ondan böyleyiz" derseniz ayıp edersiniz. Çeşme'de turist yok. Kendimizi kandırmayalım. ve düzeltelim. Samos'a, Roma'dan, Stokholm'dan direk uçak seferleri boşuna değil...
Bu güzellikleri yaşamak, Samos'ta oteli bulunan, Türk dostu, Türkçesi su gibi, dostluğu/arkadaşlığı güvenilir, İstabul doğumlu Yanni ile tatmak istiyorsanız. İşte telefonu: 00306934132722
bir kitap
Bu soruların cevabı nerede?
* Tarihin akışını değiştiren milletlerin tarihinden kesitler.
* Türk olgusundan bahsedilebilir mi?
* Coğrafyanın Türkler üzerinde etkisi oldu mu?
* Türklerin uygarlığa katkısından söz edilebilir mi?
* Türklerin özelliklerindeki kırılma noktaları nelerdir?
* Türkler nasıl Müslüman oldu?
* Türkler yeniden küresel güç olabilir mi?
* İnsanlar kalkınmaktan ne anlamalı?
* Yoğun hayat şartlarında bile nasıl mutlu olunur?
* Manevi gayrisafi milli hasıladan söz edilebilir mi?
* Tüm yönleri ile kalkınabilmenin ipuçları nelerdir?
* İnsanlık nereye gidiyor?
***
Bu sorularını cevaplarını İsmail Hakkı Küpçü'nün "Tarihin aydınlattığı gelecek?" isimli kitabında bulabilirsiniz.
390 sayfalık bu kitap, bir siyasi tarih kitabı değil. Yazarı da tarihçi değil, bir mühendis.
İsmail Hakkı Küpçü, kitabın konusu için şöyle diyor:
"Kitabın konusu', Tarihin Aydınlattığı Gelecek' olarak belirlenen isminde gizlidir. Kitap, başta Türkler olmak üzere insanlara ve devletlere, huzurlu bir gelecek için çözüm önerilerinde bulunan bir eserdir."
Bu ilginç kitap için iletişim adresi de şöyle:
42. Sokak No:17
Ostim- Ankara
Telefon: 0 312 354 66 96
siyasetten
Sorunlar nasıl aşılır?
Bayındır'da gündüz esnaf ve pazar, gece ise köy gezen CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, tarım ve hayvancılıkta çözümün adını koydu: "Sorunlar kooperatifleşmeyle aşılır."
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, tarım kesiminin yaşadığı sorunları aşmada en önemli yöntemin "kooperatifçilik" olduğunu söylüyor.
Moroğlu, Küçük Menderes Havzası turunun Bayındır durağında, gündüz kahvehane, esnaf ve pazar turuna çıktı, sanayi sitesini gezdi; gece ise Furunlu ve Söğütören köylerine ziyaretler gerçekleştirdi.
Kooperatifleşmenin "birlikten kuvvet doğar" sözünün eyleme geçmiş hali olduğuna dikkat çeken Moroğlu, "Küçük kooperatif yapılarının merkezi birliklerde güçlerini birleştirmesi de önemli. Köylünün hangi yıl ne üreteceğini talebe göre belirlediği, ürünün tarlada sütün memede kalmadığı, planlı üretim anlayışıyla üreticinin ne alacağını, ne vereceğini bildiği kooperatif örgütlenmesi, sorunların aşılmasında en etkin araçtır."
küpe
İnsan, her zaman kahraman olamaz ama her zaman insan olabilir.
Francis Bacon
fıkra
Postacı mı zannettin?
Küçük Hans teyzesine gitmişti. Birkaç gün kalacaktı. Kapıyı çaldı. Teyzesi kapıyı açınca hayret etti:
"Ah! Sen miydin? Ben de postacı zannetmiştim."
Gece küçük Hans yavaşça teyzesinin yatağına girdi, yalnız yatmaktan korkardı.
Teyzesi uyku arasında:
"Hans, sen misin?" diye sorunca Hans cevap verdi:
"Evet teyzeciğim. Yoksa yine postacı mı zannettin?"