Aliağalılar son dönemde çevre il ve ilçelerden belirli aralıklarla binek aracı ve kamyonetle, küpeli küpesiz sokak köpeklerinin Aliağa sınırları içinde cadde ve sokaklara bırakılmasından şikayetçi.
Zabıta ekipleri, çevre il ve ilçelerden getirilerek Aliağa caddelerine bırakılan sokak hayvanları ile ilgili ihbarda bulunmaları konusunda vatandaşı uyarıyor ve 155 Polis, 156 jandarma ve 153 Zabıta telefonlarına bilgi verilmesini istiyor.
Veterinerlik İşleri tarafından Aliağa sınırları içinden toplanan köpekler yakalanıp Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi'ndeki müşahede yerlerinde kısırlaştırılıp küpelendikten sonra tekrar geri bırakılıyor.
* * *
Bu tablo karşısında Aliağa Belediye Başkanı Ömer Turgut Oğuz, "Sevimli dostlarımızı sokağa terk etmeyelim" diyor ve ekliyor:
"Son dönemde köpeklerin Aliağa'ya, köyler ve ormanlık alanlara bırakıldığı ile ilgili bilgiler alıyoruz. Bu sıcaklarda bu hayvanları ölüme terk etmeye kimsenin hakkı yok. Bu kanunlar gereği de suçtur. Vatandaşlarımızın böyle bir şey gördüklerinde polis, zabıta ve jandarmaya haber vermesini rica ediyorum."
* * *
Aliağa Belediye Başkanı Ömer Turgut Oğuz, sıcak yaz günlerinde sokak hayvanları için evlerin önüne su kapları konmasını da isteyerek noktayı koyuyor:
"Yaşadığımız dünyada yalnız değiliz. Bu sıcaklarda bir kap su, bir kap yemek, sokak hayvanları için yaşamla eşdeğer. Evlerimizin önüne, balkonlarımıza bir kap su koyarak tüm canlılara can verebiliriz. Belediye olarak önümüzdeki günlerde parklarımıza otomatik su kapları koyacağız. Su hattına bağlı olarak kendi kendine suyu sağlayan su kaplarıyla sokak hayvanlarımız ve diğer canlılar da can bulacak."
Gazanfer'den bir anı!
Gazanfer Karpat, İzmir ve Türk basınının sembol isimlerinden biriydi, adam gibi adamdı.
Karıncayı incitmekten çekinen, kimseye zararı olmayan. Herkesin kendini emekliye ayırdığı dönemlerde o, meslek ve hizmet aşkıyla devam etti. Çektiği süper fotoğrafların yanı sıra Hürriyet Gazetesi Fotoğraf Editörü olarak son nefesini verinceye dek çalıştı, durdu.
***
Gazi'nin (Biz ona öyle derdik) en önemli taraflarından biri de espritüelliği ve zararsız şakacılığıydı. O nedenle başından çok tatlı anılar geçti. Onu sevgi ve saygıyla anarak, "Hoş sada" kabilinden birisini aktaralım:
* Gazanfer'in babası İkiçeşmelik Camii'nin karşısında manavdı, kurabiye gibi karpuzlar satmakla da ünlüydü. Bizim Gazanfer, bir gün evde annesine ve babasına, "Buralarda hayat kalmadı, ben Almanya'ya çalışmaya gidiyorum" demiş, hatırı sayılır bir maddi destek de sağlamış. Yeni Asır'ın o zamanlardaki İstihbarat Şefi Erhan Ünver'den de 15 gün yıllık izin almış, arkadaşlarıyla birlikte Kuşadası Ömer Tatil Köyü'ne gitmiş. Ayağına dolaşacak ya, Erhan Ünver'in, Gazanfer'in babasına karpuz almaya gideceği tutmuş. Bakmış adamcağızın yüzünden düşen bin parça. "Hayrola amca n'oldu, neyin var?" demiş. Baba Karpat, "Ah be evlatlık, gurbet çok zor. Bizim Gazanfer Almanya'ya çalışmaya gitti, hasretlik şimdiden içimize oturdu" cevabını vermiş. Ünver, "Ne Almanya'sı, Gazanfer Kuşadası'nda tatil yapıyor" deyince olan olmuş. Manav baba, "Dönünce kırmaz mıyım ben onun kemiklerini" diye küplere binmiş. İşte böyle... Gazanfer'i, en yakın arkadaşı, gazetecilerin delikanlısı, hası, Celal Yılmaz'ın yanına, ebediyete gönderdik. İnsanlar için öldükten sonra en büyük mükafat ne: "İyi insandı" dedirtmek. Gazanfer için "Çok iyi insandı" diyoruz. Işıklar içinde uyusun.
günün fıkrası
Anlayana
Çok utangaç bir delikanlı, bir kadını ziyarete gitmişti. Kadın:
"Haberiniz olsun. Kocam yarım saatte dönecek" dedi.
"Şey..." diye kekeledi delikanlı. "Ben kötü bir şey yapmadım ki..."
"Biliyorum, yalnız aklınıza kötü bir şey yapmak gelirse, ne kadar zamanınız kaldığını bilmenizi istedim."
