Bugün Türk şiirinin büyük ustası Attila İlhan'ın 4. ölüm yıldönümü. Aslında merak ediyorum, sanat ve edebiyat çevreleri yokluğunu her geçen gün daha derinden hissettiğimiz bu büyük ustanın anısına gerekli saygıyı gösterecekler mi?
Bunu bugün göreceğiz. Attila İlhan'nın aramızdan ayrılmasından bugüne kadar geçen sürede ne yazık ki onun hatırasına layık hiçbir şey yapmadı bu ülke. Hayret ediyorum, sanki böyle bir büyük yazar hiç yaşamamış gibi. Oysa Attila İlhan ayarında bir yazar başka bir ülkede yaşasaydı şimdiye dek adına onlarca enstitü kurulmuş, onlarca ödül ihdas edilmişti. Bu vefasızlığı en fazla gösterenler de kendilerini ulusalcı-laik vs. diye niteleyenlerdir ki, normaldir; zira Attila İlhan'ı aslında hiç sevmediler; zira onlar İnönücü, Attila İlhan Kemalist'ti.
***
Ben kendi adıma söyleyeyim, Attila İlhan'ın üzerimde büyük hakkı vardır. Zihni donanımımı oluşturmaya çalıştığım lise yıllarında Necip Fazıl, Kemal Tahir, Cemil Meriç, Mümtaz Turhan, Sadık Albayrak-Erol Güngör ve Attila İlhan gibi düşünce adamları farklı pencerelerden bakıp aynı kutup yıldızını görmemi sağlamışlardı..
Hepsinden Allah razı olsun. Attila İlhan'ın fikirlerimizi etkileyen eserlerinden tek tek bahsetmek isterdim. Ancak bu köşenin boyutu buna imkan vermiyor. Yazımı kaleme almaya karar verdiğimde, kütüphanemdeki, "Hangi" dizisine şöyle bir baktım. Hangi Sol, Hangi Sağ, Hangi Batı, Hangi Seks, Hangi Laiklik, Hangi Atatürk vs... Ta lise yıllarından itibaren satır satır altını çizmişim bu kitapların.
Bu kitaplardaki polemikçi dilin ve kıvrak mantığın ileride çok işime yaradığını, beni insanlar arası rekabette öne çıkardığını belirtmeliyim. Sadece bir şair değildi elbette Attila İlhan. Bir düşünce adamıydı. Kendine özgü bir tarihçiliği vardı. Gerçi metod yönünden ve bilimsel açıdan sorunlu bir tarihçilikti ama okuması da dinlemesi de insana keyif verirdi.
***
Ve tabii duyguların şairi idi. İlk ayrılıklarımızın acısı yüreklerimize mızrak gibi saplanıp acı vermeye başlayınca, doğruca ona koşar ve "Ayrılık sevdaya dahildir" ya da "Ne kadınlar sevdim zaten yoktular" dizelerinde teselli bulurduk.
Hep şuna inanmışımdır, "Ayrılık sevdaya dahildir" cümlesini kurabilen bir şair, hayatı boyunca bir tek kelime yazmasa bile o cümle onu tezkiye etmeye yeter. Bir aşk şairidir Attila İlhan. İnsan ruhunun inceliklerini, savrukluklarını o kadar iyi yakalamıştır ki, onun politika dışı romanları ve şiirleri de insana müthiş lezzetli gelir. Şimdi aşağıda onun en sevdiğim şiirini okuyacaksınız. İttihat ve Terakki'yi ve bir devrin değişimini anlattığı, "Kim Kaldı" adlı şiirini... Büyük Ustayı saygıyla anıyoruz.
***
"Silah atılmıyor, / Güvercin şakırtısıdır Şafakta yaldızlanan; / Şadırvanda su, Ihlamurlarda ezan... / Görkemli bir namaz uğultusu... / Heyhat... / Hamza Bey Cami-i Şerif'inden kim kaldı, / Kim kaldı eski Selanik'ten. / Laternalar sustu, Sürahiler tenha... / Tek kibrit çakılmıyor. / Kim kaldı İttihat ve Terakki'den, / Jöntürkler ki hariçten Evrak-i muzırra celb ederlerdi, / O fedailer ki barut öksürürler, / Sakal tıraşları mavi, Kırmızı bıyıkları biber... / Kim kaldı Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden? / Avcı ceketi / Köruklü çizme / Astragan kalpak / Bazen 'ittihatçı' / Hafif iştirakiyun.. / Öfkeli kaşları salkım saçak / Kumral bıyıkları mahzun / Hani felaket tütün içerler / Ceplerinde idam fermanları / Bellerinde soğutup yaprağı bıçak / Ya Millet Meclisi'nde mebus Ya Kuvai-yi seyyarede asker / Kadehlerde rakı Nazlı beyaz / Vaniköy Korusu'nun Tesrinler'deki sisi, / Gramofonda incesaz / Meyhane musikisi / O şenliklerden heyhat kim kaldı, / Ezeli dalgınlığımızın ıslığıdır ney / Keman yanlış anlaşılmasından tedirgin / Utlar vahim sorular soruyor / Oldu Nazım Şamilof Sarı Mustafa / Yıkılmış Strasnoy Ploscat'in saat kulesi / Eski Bolşeviklerden kim kaldı..."
Not: Dünkü yazımda bir anlık dalgınlıkla İzmir'in efsanevi siyasetçisi Mehmet Karaoğlu'nun soyadını yanlışlıkla Kocaoğlu; değerli siyaset adamı Yunus Yunusoğlu'nun soyadını ise, Suluoğlu diye yazmışım. Benim kusurumdur, özür dilerim.