• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Neden kendimi tekrar ediyorum AYSUN METE

Neden kendimi tekrar ediyorum

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22 Kasım 2024, 21:14

Aynı durumlar tekrar tekrar başınıza geliyor. İstemediğiniz ilişkileri kendinize çekmeye devam ediyorsunuz veya farklı ilişkilerde aynı sorunlarla karşılaşıyorsunuz. İşyerinde aynı stres ve çatışmalar. Sanki sizi inciten insanlar, hayal kırıklıkları, yalnızlıklar adeta bir mıknatıs gibi çekim alanınızda. Eminim ki, hayatınızda en az bir kez, "Neden bu sürekli başıma geliyor?" cümlesini kurmuş veya düşünmüşsünüzdür. Sizce gerçekten, neden? Bu deneyimleri hayatınıza getiren ne? Mistik bir güç mü? Düşündüğümüzde örneğin, elimizi sıcak bir sobaya koyarsak elimizin yanıcağını ve bu nedenle aynı hatayı tekrar yapma olasılığımızın daha düşük olduğunu hemen öğrendiğimizi kabul ediyoruz. Bunun nedeni, beynimizin geçmiş deneyimlerle fiziksel olarak acıya karşı bir tehdit tepkisi oluşturması. Ancak düşünce, davranış kalıpları ve karar verme söz konusu olduğunda, randevulara geç kalmak, görevleri son dakikaya ertelemek veya insanları ilk izlenimlere göre yargılamak türü hataları sıklıkla tekrarlayabiliyoruz. Psikoloji biliminin neden tekrar tekrar aynı tatsız durumların içinde olduğumuza dair gerçekçi açıklamaları var. Bunun nedeni; beynimizin bilgileri işleme ve tekrar tekrar başvurduğu şablonlar oluşturma şekli . Bu şablonlar, esasen karar almamıza yardımcı olan kısayollar. Ancak, sezgisel yöntemler olarak bilinen bu kısayollar, hatalarımızı tekrarlamamıza neden oluyor. Seyrek verilerden sonuçlar çıkarıyoruz ve üstü kapalı olarak inanmak istediğimiz bir gerçeklik versiyonu yaratmak için mantıklı kısayollar üretiyoruz. Aslında beyinlerimiz oldukça tembel. Senaryosunu halihazırda oluşturduğumuz bu kısayolları değiştirmek için çok fazla bilişsel çaba gerektiği için, hatalarımızı tekrar ettiğimizin bilincinde olsak bile, aynı davranış ve eylemlere geri dönüyoruz. Buna bilimsel anlamda doğrulama yanlılığı deniyor. Özetle yeni bilgileri dahil etmek için zihniyetimizi değiştirmek yerine, zaten inandığımız şeyi doğrulama eğilimiyle devam etmeyi tercih ediyoruz.

UYUMLU BIR ENERJI
Bu bilimsel açıklamanın ardından Edinburg'ta yaşayan bir danışanımdan bahsetmek istiyorum sizlere. Amacı değersizliği hayatından sonsuza kadar çıkarmak olan Aiysa K. İlişki olarak nezaket, saygı ve sevgiden uzak birliktelikleri kendine çeken biri. Bu tür ilişkilerden tamamen kurtulmak istiyor, başaramıyordu... Yaşadıklarından öğrendiklerine dair içsel bir bilgiye, bir farkındalığa da sahipti. Yalnızca değerli olduğunu iddia ederek, değerli olma isteğini benimseyerek, değerli olmaya adım atarak, değerli olmayı doğal bir şekilde gösterme biçimi haline getirerek ideallerine dayalı bir ilişkiyi hayatına çekebiliceğini düşünüyordu. Burda ders onun değerliliği idi aslında. Ama gerçekte değerliliğini kanıtlamaya çalışmamalıydı. Değerli olarak orda bulunmalıydı sadece. Bu yüzden de alınacak ders olarak, "Ben değerliyim"i somutlaştırmaya karar verdik. Kendinizi onaylamak, takdir etmek bazen zorlayıcı olabilir. Ancak ihtiyacınız olan bu onayı, takdiri kendi kendinize sağlıklı bir şekilde verebildiğinizde döngü değişmeye başlar. Ve ne olduğunu biliyor musunuz? Enerjisi değişti. Bu tam olarak amaçladığı şeydi. Yeni bir merceğe, yeni bir çerçeveye kavuştu. Değersizlik titreşimi sunmaya devam ederse, değersizlik titreşimlerine uyan ilişkileri ve partnerleri hayatına çekmeye devam edeceği kafasına tamamen yerleşti. Yeni bir netlikle, aslında yeni bir içsel bilgiyle, durumu neden ve nasıl yarattığını anladı.İlk kez, oluşturmaya devam ettiği şeyin döngüsel doğasını gerçekten hissettiği için , bu yeni netlik ve enerjideki değişimle, belki de ilk kez gerçek arzusuyla uyumlu hissetti. Partneriyle ve çekmek istediği ilişkiyle uyumlu. Ve ilk kez arzusuyla, hayatına çekmek istediği şeyle gerçekten uyumlu bir enerji yaymaya başladı. Doğduğumuz andan itibaren hayatta kalma modundayız. Çocukluğumuz boyunca, zihnimiz çevremizde olup biten her şeyi özümsemek, öğrenmek ya da çevremize uyum sağlamak üzere programlamış. Etrafımızdakilerin düşüncelerini, duygularını, inançlarını bazen ideallerini bile kendimize çekiyoruz. Ebeveynleriniz ve ailemizle etkileşim kurarak, kendimiz, diğer insanlar ve genel olarak yaşam hakkında belirli inançlar oluşturuyoruz. Bazılarımız hayatın bir mücadele olduğuna, hata yapmamıza izin verilmediğine ve başarılı olmak veya sevilmek ve takdir edilmek için mükemmel olmamız gerektiğine inanıyor. Diğerlerimiz, hayat incitmek için bekleyen insanlarla dolu korkutucu ve tehlikeli bir yer, bu nedenle kime güveneceğinize dikkat etmeliyiz, diyor. Öte yandan bazılarımız, hayatın kolay ve eğlenceli olduğuna, insanların genellikle iyi niyetli olduğuna ve ne yaparsak yapalım sonunda her şeyin yoluna gireceğine inanıyor. Bu inanç sistemleri bir süre sonra içinde yaşadığımız çerçeveleri belirliyor. Sonrasında karar alma sürecimizi yönlendirip, davranışlarımızı belirliyor. Hatta başkalarının davranışlarımıza nasıl tepki vereceğini ve bize nasıl davranacaklarını etkiliyor. Bence inançlarımızı yeniden programlamaya ihtiyacımız var. Olumlamalar kullanarak, içsel yaralarımızı iyileştirerek, öz sevgimiz üzerinde çalışarak bunu başarabiliriz. Böylelikle rahatsız edici tekrarlayan kalıpları ortadan kaldırabilir ya da onlardan etkilenmeyi bırakabiliriz.

OTOMATIK PILOT
Benim açımdan durum şöyle. Aynı şeylerin tekrar tekrar gerçekleştiğini hissettiğimde her zaman yaptığım ilk şey, kendime nasıl ve neden böyle hissettiğimi sormak oluyor. Çünkü korku, belirli bir sonuca bağlanmak; öfke, istemediğiniz bir şeyi yapmaya mecbur hissetmek; üzüntü, istediğinizi elde edememek; kıskançlık bir başkasının istediğimizi elde etmesi; yargılama bizim yolumuzun en iyi veya tek yol olduğunu düşünmek demek. Nasıl davrandığıma yoğunlaştığımda, hayatımda bu davranışa dair inancın ne olduğunu anlamaya focus oluyorum. Sonra sınırlayıcı düşüncemi olumlu bir niyet yaratmama yardımcı olacak farklı bir duyguya dönüştürmeye çalışıyorum. Örneğin, korkumu inançla değiştiriyorum. Öfkemi nezaketle .Üzüntümü bollukla değiştirmeye çabalıyorum. Kıskançlığımı arzuyla. Sizler de öncelikle pozitife odaklanabilirsiniz, eksikliğe ve negatife değil. Ya da yargılamayı her zaman hoşgörüyle değiştirmeyi deneyebilirsiniz. Hayatımızda tekrar tekrar ortaya çıkan istenmeyen durumları düşünelim ve kendimize nazikçe soralım, sunduğum enerji nedir? "Nazikçe"yi vurguluyorum, çünkü bu keşifte önemli olan merak ve farkındalık yaratmak. Neler olduğunu anlamak ve hayatımızda yeni bir şey yaratmak için kendimizi güçlü kılmakla ilgili. Kendimizi hırpalamak veya görev vermekle ilgili değil. Kendimizi suçlamak veya kınamakla ilgili değil. Bu soruya getirdiğiniz enerji çok önemli. Yaklaşımımız suçlama, öfke, suçluluk, değersizlik veya başka negatif titreşimli duygu enerjisinden geliyorsa, titreşimimize daha fazla baskı ekliyoruzdur, unutmayın. Bunun yerine, bu soruyu kendimize sakin ve konforlu bir şekilde sorduğumuzda, verdiğimiz cevap kendimizi sevmenin gücünü arttırıyor. Nasıl bir enerji sunuyorum? Bize sunulan ders nedir? Bazen bir davranışı değiştirmek YILLAR alır, biliyorum. Ve değişimi gerçekleştirmemize yardımcı olacak dersler çok uzun sürer. Ama bunun üzerinde çalışmaya devam etmek gerek. Ta ki başarana kadar. Kalıpları yıkabildiğiniz, otomatik pilot modundan kurtulabildiğiniz, farkındalık düzeyinizin yükse olduğu bir hafta olsun...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.