28 Şubat dönemiydi. Refah-Yol iktidarının Genelkurmay karargahından yönlendirilen bir sürü tezgahla yıkılmaya çalışıldığı günler. O vakit hükümete danışmanlık yapmaktaydım. O günlerde yakın dost olduğumuz CHP eski Genel Sekreteri Kasım Gülek ve sevgili eşi Nilüfer Gülek'in İstanbul Ayaz Paşa'daki evlerinde misafirdik.
O ara eve bir misafirleri daha geldi. Tanışma faslında kafatası hatları belli olacak kadar zayıf olan bu kişinin bir deniz binbaşısı olduğunu öğrendim. Konu hükümetten filan açılınca kelimelerinden kan damlayan cani ruhlu bir adamla karşı karşıya olduğumu anladım.
Deniz binbaşısı asıp kesiyordu. Ben gözleri nefret dolu bu gözü dönmüş adamın sözlerine daha fazla dayanamadım ve "Ne yani, dinci dediğiniz insanların hepsini öldürecek misiniz?" diye soruverdim saf saf.
Bana verdiği cevabı bugün bile ürpererek yazıyorum:
"Elbette öldüreceğiz!"
Daha fazla dayanamadım, ev sahibi Nilüfer Hanım'a da nezaketsizlik olmaması için kalktım, çıktım gittim. Giderken de o cani ruhlu adamın yüzüne, "Sen bir Türk subayı olamazsın, sen başka bir şeysin" dedim. Son dönemlerde Deniz Kuvvetleri personeli ile ilgili ardı ardına çıkan rezaletler ve yasadışı belgeler bana o deniz subayını bir kere daha hatırlattı.
***
Yine 28 Şubat dönemiydi. Bir taraftan Çevik Bir, Erol Özkasnak ve benzeri askerler, Ordumuzu boğazına kadar siyasetin içine sokmuşlar diğer taraftan da, Cumhurbaşkanı Demirel ve DYP'den Çiller tarafından kovulmuş olan Cindoruk, DYP'yi iktidardan indirmek için olmadık fırıldakları çevirmekteydiler.
Bu arada hükümetin de eli armut toplamıyordu. Özellikle Tansu Çiller, gerçekten bu darbecilere karşı kahramanca direniyordu. Bir kahraman daha vardı o günlerde:
Polis İstihbarat Başkanı Bülent Orakoğlu. Darbecilerin nefes alıp verişini izliyor ve siyasi iktidara rapor ediyordu. Yani, anayasal görevini eksiksiz yapıyordu. Batı Çalışma Grubu adlı yasadışı örgütlenmenin Deniz Kuvvetleri'ndeki ayağını bütünüyle deşifre etmişti. Yine o günlerde yeni bir devlet istihbaratı iletti hükümete.
İstihbarat şu idi:
"Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki cunta, 40 adet suikastçı yetiştiriyor."
Ben böyle bir şeyin doğru olabileceğine uzun süre inanamadım. Başta Çiller olmak üzere, hepimiz Ordumuz zarar görür diye bu işin üzerine gitmedik ve bu istihbari bilgiyi duymazdan geldik.
***
Ve geldik bu günlere. Yine bir deniz subayının bilgisayarında inanılmaz belgeler ve eylem planları yakalanıyor.
Plan deniz yarbay Ercan Kireçtepe tarafından hazırlanmış.
Planın adı, "Kafes Operasyonu Eylem Planı."
İşte planın içinde yer alan eylemler:
- Adalar bölgesindeki çeşitli mahallelerde bomba patlatılacak.
- Azınlık haklarını hararetle savunma konusunda ön plana çıkmış kişilere suikast düzenlenecek.
- Agos Gazetesi civarı gibi belirlenen yerlere ses bombaları konacak.
- Birçok yere şüpheli paket bırakılıp, ihbar edilerek güvenlik güçleri meşgul edilecek.
- Adalar iskelelerine bombalı eylemler düzenlenecek.
- Gayrimüslimlere ait mezarlıklara yönelik olarak sansasyonel eylemler icra edilecek.
- Tanınmış gayrimüslim işadamı ve sanatçılardan bir ya da birkaçı kaçırılacak.
- Gayrimüslim nüfusun yoğun bulunduğu bölgelerde sık aralıklarla araç, ev ve işyeri kundaklanacak.
- İstanbul ve İzmir gibi gayrimüslimlerin yoğun olarak yaşadığı illerde de benzeri eylemler yapılacak.
- İcra edilen sabotaj, adam kaçırma, suikast eylemleri özel plan hücre lideriyle kurulacak koordineyi müteakip, belirlenecek irticai örgütler adına üstlenilecek.
Amaç ne?
Gayrimüslimleri vurup dindarları suçlamak ve Ak Parti üzerindeki dış baskıyı artırmak. Herkes bütün bu olanları lütfen bir daha düşünsün. Ne kadar büyük tehlikelerle yüz yüze yaşayan bir milletmişiz biz böyle.