Daha önce de yazdım bu köşede, doğu ile batı insanı arasındaki en ayırt edici farkın "hayal" meselesi üzerinde ortaya çıktığını söyler bazı yazarlar. Doğu insanı da batı insanı gibi hayal kurar, hatta daha renkli hayaller kurar. Ancak doğulunun bir batılıdan farkı, kurduğu hayallerin peşinden gitmemesidir. Batılı ise hayal kurar ve o hayalin peşinden koşar durur. Pek çok medeniyet araştırmacısı batı ile doğu arasındaki uygarlık makasının açılmasını buna bağlar. Aslında "doğu" çok geniş bir kavram. Mesela biz Türklerin tarihinde hayal kuran ve kurduğu hayalin gerçekleşmesi için harekete geçen devlet adamları ve bilim adamları yok değil. Yeni Asır'ın eski sahibi Dinç Bilgin'in atası olan Sokollu Mehmet Paşa örneğin. Karadeniz'i Hazar deniziyle bir kanal marifetiyle birleştirmeyi düşünmüştü ve bu yönde epeyce de mesafe almıştı. Ama kış şartları ve başka faktörler bu büyük projenin ilerlemesini engelledi. Oysa bu kanal açılsaydı bugün Türkistan coğrafyası yek pare bir kültürel coğrafya olarak karşımıza çıkacaktı. Örneğin Hazerfan Ahmet Çelebi. Uçmayı hayal eden bir adam. Yaptığı kanatlarla kendini Galata Kulesi'nden atmak işte tam olarak hayalin peşinden gitmekti. Keşke o çılgın teşebbüsler hep olabilseydi.
***
Aslında Sultan Abdülhamit Han bir çılgındı. Onun döneminde kız mektepleri açmak bir çılgınlıktı. Cumhuriyetimizin kurucusu ayrı bir çılgın. Atatürk'ün 10. Yıl Nutku'nu okuyanlar onun hayallerini nasıl milletin önüne hedef olarak koyduğunu görürler. Menderes "her mahalleden bir milyoner" dediği vakit, muhalefet alay etmişti bununla. Ama Menderes'in bu sözündeki vizyonu biz ancak bugün idrak edebiliyoruz. Özal "21. Yüzyıl Türk asrı olacak" derken büyük bir hayali seslendiriyordu. Ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Bir hayali elimizi uzatıp ulaşacağımız ölçüde rasyonel hale getiriyor ve önümüze koyuyor, "İstanbul'a ikinci bir boğaz yapacağım" diyor. Toplumun her kesimi iki gündür bunu konuşuyor. Ben bu projeden rahatsız olan bir tane insan görmedim sokakta. Belli ki Türk toplumu hayal kurmanın, bir hayalin peşinden koşmanın gerektirdiği asgari olgunluğa ve zihni tekamüle erişmiş. Bu bizim medeniyet yönünde bir zihniyet değişimi yaşadığımızı gösteren çok önemli bir işarettir.
***
Bu projeyi açıkladıktan sonra Başbakan Erdoğan'ın halktan niçin oy aldığını, halkın zihinsel duyarlılıklarını nasıl yakaladığını anlıyorsunuz. Büyük düşünmeyi ve büyük düşünenleri seven bir Başbakanımız var. Ve daha önemlisi, bugün Tayyip Erdoğan'ın yönettiği Türkiye, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar, büyük düşünce ürünü, hatta hayal ürünü projeleri finanse edecek güç ve kudrete sahip. Bununla hepimiz gurur duymalıyız. Bu gerçek yanında şu parti bu parti taraftarlığının, hatta sevgi veya nefretlerimizin ne önemi var ki?
27 Eylül 2010'da, yani tam 8 ay önce, tam da bu köşede "Başbakan'ın çılgın projesi, yeni bir İstanbul Boğazı" diye yazmıştım.
İlklerle övünen bir gazete olarak "çılgın projeyi ilk biz tahmin ettik" diyebilirdik mesela, hayal kurmayı pek sevmesek de!..