Dünyada lider diplomasisini en etkin yürüten devlet başkanlarının başında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan geliyor. Katıldığı zirvelerde jeopolitik konuşmalarda en çok dikkat çeken, ikili temasları ile Türkiye'nin diplomatik aktivizmini dünya siyasetine yansıtan küresel lider Erdoğan olduğu bir gerçektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sadece 1 Ekim'den 20 Kasım'a kadar yaptığı ziyaretler de öncekiler gibi baş döndürücü:
Arnavutluk - Sırbistan, Kazan/BRICS - Bişkek/Türk Devletleri Teşkilatı, Budapeşte/Avrupa Siyasi Topluluğu, Riyad/İslam İşbirliği Teşkilatı, Bakü/ İklim Zirvesi, Brezilya/G20 Zirvesi. Bu temaslar, Türkiye'nin küresel aktörlüğünü gözler önüne seriyor.
KİLİT ROL OYNUYOR
Başkan Erdoğan, Asya'daki gelişmelerin yarattığı fırsatlar ve ortaya çıkan işbirliği potansiyelinden Türkiye'nin daha etkin biçimde yararlanması için 2019 Ağustos ayında "Yeniden Asya Girişimi"ni başlattı. 2019'dan 2024'e kadar geçen 5 yıllık süreçte Erdoğan'ın Asya Açılımı, Asya ülkeleriyle ilişkilerimizi bütüncül ve kapsamılı bir strateji temelinde bölgesel, alt bölgesel ve ülke özelinde yaklaşımlar geliştirerek sistematik ve istikrarlı biçimde güçlendirdi.
Batı-Atlantik'in artık güç kaybettiği ve yeni jeopolitik merkezin Asya olduğu gerçeğini iyi okuyan Başkan Erdoğan, Türk Devletleri Birliği'ni ilmik ilmik örerek süreci tam zamanında yakalama şansı yarattı. Öyle ki, 21. yüzyılın kutup başı olan Çin'in, Pekin'den Londra'ya kadar uzanan "Bir Kuşak, Bir Yol" küresel projesinde Asya Türk Devletleri kilit rol oynuyor.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping
ERDOĞAN'A YAKIN İLGİ
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi kapsamında bir araya geldi. Rio G20 zirvesinde Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a Asyalı liderlerin gösterdiği yakın ilgi, Türkiye'nin Asya Açılımı'nın başarısını ortaya koydu. Erdoğan ile Asyalı liderler arasındaki samimi anlar, Batılı liderlerin moralini bozacak ölçüdeydi. Başkan Erdoğan ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in samimi görüntüleri dikkat çekerken, görüşme esnasında da Çin liderinin kolunu samimi bir şekilde tutması dikkat çekti. Aynı zamanda, Malezya Devlet Başkanı Enver İbrahim'in elinden tutarak konuşması ve Vietnam Başbakanı Pham Minh ile diz dize oturması da çok konuşuldu. Atlantik'in artık güç kaybettiği ve yeni jeopolitik merkezin Asya olduğu daha yaygın bir şekilde dile getiriliyor. 21. yüzyılın "Asya Yüzyılı" olacağını iyi okuyan ve yükselen Asya ile ilişkileri başarıyla yürüten Başkan Erdoğan-Türkiye, bölgeyi şekillendirmede önemli bir aktör.
Başkan Erdoğan, Malezya Devlet Başkanı Enver İbrahim ile
ASYA EKONOMİSİ DİNAMİK
Asya kıtası altı bölgeye ayrılmaktadır:
Kuzey, Orta, Batı, Güney, Doğu ve Güneydoğu Asya. Bu bölgelerin tamamında 50 bağımsız devlet bulunuyor ve toplam nüfus 5 milyarı geçmiş durumda.
Dünya nüfusunun yarıdan fazlasını teşkil eden bu rakamlar bile bölgedeki potansiyeli anlamak için yeterli.
Kıtadaki Delhi, Tokyo, Cakarta, Dubai, Kuala Lumpur, Mumbai, Seul, Şangay, Karaçi, Pekin, Guangzhou, Osaka, Dakka, Bangkok, Doha, Hong Kong, Singapur gibi şehirler dünya genelinde birer finans ve ticaret merkezi haline gelmiş durumdalar. Asya, 2050'de dünya üretiminin yarıdan fazlasını karşılayacak. Çin ve Hindistan gün geçtikçe yükselen dinamik bir ekonomiye sahip. Güney Kore ve Japonya birer teknoloji ülkesi. Malezya ekonomik refah düzeyi yüksek ve teknoloji geliştiren bir İslam ülkesi. Singapur ve Endonezya da hızla gelişmekte olan ülkeler arasında yer alıyor.
SAYILARLA BRICS GERÇEĞİ
Küresel GSYH'nin yüzde 26'sına, dünya ticaretinin yüzde 20'sine BRICS ülkeleri hâkimdir. Dünya döviz rezervlerinin yüzde 50'si Asya ülkelerının elindedir. Fortune Global 500 şirketler listesindeki 500 şirketin 3'te biri BRICS ülkelerine aittir. BRICS ülkeleri satın alma paritesine göre G-7 ülkelerini çoktan geride bıraktı. 2023 yılında BRICS payı yüzde 32,1 iken G-7'nin payı yüzde 29,9'a geriledi. G-7 dünyanın en borçlu yapısı olduğu gibi artık bir tüketim topluluğuna dönüştü. Oysa BRICS bir üretim topluluğu seviyesine yükseldi.
Dünya sanayi üretiminin üçte birini ve tarımsal üretimin yarısını yapan BRICS ülkeleri küresel üretim ve erzak deposuna dönüştü. Küresel maden rezervlerinin yüzde 60'ına sahip olan BRICS, nadir toprak elementlerinin rezervinde ve üretiminde en büyük güçtür.
TÜRK DEVLETLER BİRLİĞİ
Dünyada nadir toprak elementlerinin üretiminde başta Çin olmak üzere sıra ile Brezilya, Vietnam, Rusya ve Hindistan geliyor. Nitekim yerküremizde nadir toprak elementleri olarak bilinen 17 adet element bulunuyor. Bu elementler teknolojiden, askeri endüstriye, sağlıktan, uydulara kadar birçok alanda kritik rol oynuyor. Bugün Çin, dünyanın fabrikası; Rusya, dünyanın enerji istasyonu; Hindistan, dünyanın destek ofisi ve Brezilya dünyanın çiftliği durumundadır. Brezilya ve Rusya hammadde deposu iken Hindistan ve Çin üretim merkezidir. BRICS oluşumu Asya'dan Latin Amerika'ya ve Afrika'ya uzanan dünyanın çok taraflı, çok medeniyetli, çok dinli, çok kültürlü en büyük ile en çeşitli yapısıdır. 31 Mart 2021 tarihinde Başkan Erdoğan'ın titiz çalışmaları sonucu, Yassıada'da Türk Konseyi'nin ismini TÜRK DEVLETLER TEŞKİLATI olarak değiştirerek kurumsal yapıya dönüştürdü.
Bu Türk cumhuriyetlerinde büyük bir heyecan yarattı. Alınan en büyük karar Türk Dünyası 2040 Vizyonu idi.
Bugün, Türk Devletler Birliği uluslararası bir organizasyon olarak dünya siyasetindeki yerini aldı.
SONUÇ
BAŞKAN Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin ASYA AÇILIMI'NIN anlam ve önemi, Yeni Dünya Düzeni'nde çok önemli bir jeopolitik hamledir. Başkan Erdoğan-Türkiye yakın coğrafya jeopolitiği kadar Afrıka ve Asya'da yürüttüğü jeopolitik çalışmalarla BÖLGESEL GÜÇ- KÜRESEL AKTÖRLÜK yolunda emin adımlarla yürüyor. Başkan Erdoğan'ın ilmek ilmek ördüğü TÜRK Devletler Birliği uluslararası bir organizasyona dönüştü. Türk dünyasındaki diğer bütün organizasyonların çatı örgütü durumuna gelirken, ASYA YÜZYILI'nın temel güçlerinden birisi durumunda. Türkiye, Asya bölgesindeki dominant güçlerin başında gelen Rusya ve Çin ile istikrarlı işbirliğinı derinleştiriyor. Bunun yanında Türkiye'nin açık, diyaloğa dayalı dış politika anlayışı ve ekonomik ilişkilerdeki "kazan/ kazan" prensibi Asya ülkelerinde çok değerli bulunuyor. Bu da, Asya ülkeleriyle olumlu bir ortamın oluşmasına yardımcı oluyor.