Dünkü Yeni Asır görsel-estetik bakımdan harika bir gazete yapmış ve "İzmir Devrimi" manşetini atmış. Doğrusu İzmir ismiyle "devrim" kavramı birbirbirine çok yakışıyor. Bu şehrin devrimci yanı, gerici sol düşünce yüzünden o denli törpülendi ki, İzmir ismiyle devrim kelimesini yan yana görünce insan elinde olmadan heyecan duyuyor. İlginçtir, İzmir'in devrimci atılımları hep sağ iktidarlar döneminde oldu. Menderes dönemi, Demirel ve Özal dönemleri ve tabii büyük bir saygı ile hakkını teslim etmek bizim için bir borçtur, büyük başkan Burhan Özfatura dönemi, İzmir'de hizmet devrimlerinin yaşandığı dönemler olarak tarihteki yerlerini almışlardır.
İzmir'in unutulmuş devrimci vasfı şimdi bir başka sağ-muhafazakar iktidar tarafından tekrar gün yüzüne çıkarılıyor, hayatın ve şehir milliyetçiliğinin gündelik jargonu haline getiriliyor. Yeni Asır'ın manşeti bu yüzden önemlidir; çünkü İzmir'in yeniden aslına rücu etmesini ifade ediyor bu manşet.
***
Başbakan Erdoğan'ın İzmir'i ve İzmirlileri gerçekten sevdiğini ve bu şehre kimsenin yapamadığı hizmetleri kazandırmak gibi kuvvetli bir arzuya sahip olduğunu daha önce de bu köşede duyurmuştum. Nereden böyle bir kanaate vardığım merak edilebilir. Bir kere bu duyurumun kaynağı bir kanaat değildi, Başbakan'ın aile çevresinden aldığım bir bilgiydi. Zaten bu bilginin doğruluğu Başbakan Erdoğan'ın İzmir'e gönderdiği adaylarla ortaya çıktı. Başbakan bana göre İzmir'den çok oy toplama derdinde değil, seçimlerden sonra bu şehirde başlanacak hizmet devrimine liderlik edecek adam peşinde.
Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay isimlerinin anlamı da burada yatıyor. İki bakan İzmir adayı, biliniyor ki bu iki bakan kabinedeki yerlerini seçimden sonra da muhafaza edecekler. Dikkat edilsin, bu bakanların üstelik en önemli vasıfları "devrimci" olmaları. Binali Bey gerçek bir hizmet devrimcisi, saymaya gerek yok. Ertuğrul Bey ise hem ideolojik manada kökten devrimci hem de aynı şekilde o da bir hizmet devrimcisi ki geçen pazar yazımda bunları yazdım.
***
"Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" der Ziya Paşa. Artık 21. yüzyılda hiçkimse kuru kuruya devrimcilik yapamaz. Yaparsa işte İzmir'dekiler gibi devrimciliğin posasını çıkarırlar ve devrimciliği bu şehrin sıfatı olmaktan uzaklaştırırlar. O nedenle hükümeti ve tabii Başbakan Erdoğan'ı hiç kompleksiz alkışlıyorum. Açıkladıkları projelerle İzmir yeniden devrimci hüviyetine kavuşacak. İzmir-Ankara Hızlı Treni, İzmir-Bursa- İstanbul Hızlı Treni, Sabuncubeli Tüneli, İzmir-Ankara Otoyolu, İzmir İstanbul Otoyolu, Kruvaziyer Limanı ve daha onlarca yerel proje İzmir'i 21. yüzyılın en önemli şehirlerinden birisi yapacak.
Tabii, bu arada bu seviyede devrimci bir yükselişe, İzmir'in gericilik mabedi haline gelmiş bazı çevreleri tahammül edemediler. Daha şimdiden yargıya giderek bu şehrin geleceğini inşa edecek projelere engel olmaya başladılar. En başta gerici tutumundan dolayı İzmir Barosu'nu şiddetle kınıyorum.
Ama diğer taraftan da, bu devrimci projelerden dolayı Başbakan Erdoğan'ı medeni bir biçimde ve İzmir sevgisiyle tebrik eden Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nu içten tebrik ediyorum.
