CHP liderini Türk basınında en fazla eleştiren yazarlardan birisi benim herhalde. Bunu yaparken içimde Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı en ufak bir negatif duygunun olmdığını söylesem bilmiyorum CHP'liler inanırlar mı? Ben Kemal Bey'in CHP'nin başına gelmesinden umutlanan pek çok kişiden birisiyim. Toplumu peşine takmış, umut vadeden bir CHP'nin Türkiye için önemini biliyorum. Güçlü bir CHP'nin güçlü bir demokrasi, dolayısıyla da güçlü bir Türkiye demek olduğunu bilecek kadar demokrasi kültürüne sahibim. Ama Kemal Bey beklediğim gibi başlamadı yeni misyonuna. Söylemini polemikten ve değersiz suçlamalardan öteye taşıyamadı. Başbakan gibi bulunduğu yerin her zerresini tırnaklarıyla kazıyarak elde etmiş bir siyasetçiye ölçüsüzce hakaretlerde bulundu. Bunlara hiç gerek yoktu. Şimdi inanıyorum ki Kemal Bey bu yanlış başlangıcı isteyerek yapmış değil. Etrafında siyaseti stratejik akıl ekseninde kurgulayacak ve lideri besleyecek danışmanları yoktu. Şimdi bu boşluk doldu. Kemal Bey'in yanında bu coğrafyada bulabileceği en yetenekli profesyoneller var. Söyleminin tesir sahasının her geçen gün genişlemesinin nedeni bu mudur bilmiyorum, ancak bir başka gerçek daha var ki, o da sudur: Hepimiz gerçek Kemal Kılıçdaroğlu'nu yeni yeni keşfediyoruz.
***
Hiç saklamayacağım, son dönemlerde Kılıçdaroğlu'nun gösterdiği insani reflekslerden, vatana millete dair duyarlılıklardan çok etkileniyorum. Şimdi size beni çok etkileyen bir olay anlatacağım: Kemal Bey bir süre önce PKK'nın bomba patlattığı Kumrular sokağı esnafını ziyaret ediyor. Ziyarete özellikle basını davet etmiyor. Bunun doğal bir moral ziyareti olmasını arzu ediyor. Orada bir esnafın dükkanında çay içerken bir telefon geliyor. Yüz hatlarına derin bir keder egemen oluyor birden. Arkadaşları endişeyle yüzüne bakıyorlar. Kemal Bey 3-4 dakika öylece kalıyor ve sonra sessizliğini bozuyor: "Başbakan'ın annesi vefat etmiş!" Bu olaya şahit olan arkadaş "Haberi aldığında yüzüne çöken keder oradan ayrılana kadar yüzünden kaybolmadı" diyor. "Ana acısını bilirim, çok zordur, Allah başbakana sabır versin" demiş Kemal Bey. Nitekim ardından Başbakan'ı taziye ziyaretine gitti ve orada verilen resim beni etkilemeye devam etti. Başbakan annesini kaybetmiş acılı bir genç, Kemal Bey ise onu teselli eden bir ağabeydi sanki. Görüntü bu kadar samimiyet yansıtır nitelikteydi.
***
Sonra benzer insani tepkiler farklı durumlarda devam etti. Merhum Adnan Menderes'in idamının yıldönümünde oğlu Aydın Menderes'i aradı. Bugüne kadar hiçbir CHP genel başkanının cesaret edemediği çapta bir insani davranıştı bu. Rahmetli Aydın Menderes, Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu telefonundan duyduğu sevinci bir çocuk heyecanıyla benimle paylaşmıştı. Ardından Aydın Bey rahatsızlandı. Aydın Bey'i bu zor günlerinde de yanlız bırakmadı Kemal Bey. Hem hastaneye geldi hem de Menderes'in durumunu sürekli takip altında tuttu. Menderes'in Hacı Bayram'daki cenaze merasiminde en ön safta yerini aldığında yüzündeki o derin elem ve kederi görmemek mümkün degildi. Aynı insani refleksleri Başbakan Erdoğan'ın hastalığıda da gördük. Başbakan'ın ameliyatını yakından takip etti. Hem telefonla hem de bizzat evinde ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. Başbakan'ın sağlık durumunu dikkate alarak grupta yapacagı sert bir konuşmayı yapmaktan vazgeçtiğini yakın çalışma arkadaşlarından bizzat dinledim. Bana göre insani ilişkileri ve duyarlılıkları siyasetin üzerine çıkartarak toplumun bilincinde büyük bir barış damarı oluşturdu Kemal Kılıçdaroğlu. Üstelik bütün bunları yaparken hükümeti ve Başbakan'ı eleştirme görevini de aynı ciddiyetle yerine getirdi. Hem hükümete muhalefet etmeye devam etti hem de Fransa'ya tepki konusunda hükümete açık desteğini açıkladı.
Bütün bu davranışlar toplumun gözünden kaçmıyor ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi geleceğine dönük yeni kredilerin açılmasını da kolaylaştırıyor.