• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Kılıçdaroğlu dönemi başladı

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29 Şubat 2012, 19:23
Yurtdışı seyahatimizden dolayı CHP'de yaşanan hareketli günlere dair düşüncelerimizi okuyucularımızla paylaşamadık. Bana göre CHP, 1972'de İsmet İnönü'yü indirip genel başkanlık koltuğuna oturan Bülent Ecevit tecrübesine benzer bir tecrübe yaşıyor. Ecevit'ten sonra bu kez Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin İttihat Terakki'ci, daha hakşinas bir biçimde ifade edecek olursak, tutucu kanadına savaş açtı. Aslında Kılıçdaroğlu, şimdi savaş açtığı bu yapının iradesi ve icazetiyle siyaset basamaklarını beşer beşer atlamış birisi. Ama bu beraberliğin taktik bir beraberlik olduğunu her dikkatli göz tespit edebilirdi. Zira Kemal Kılıçdaroğlu, başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye'nin her netameli konusuyla ilgili farklı düşündüğünü zaman zaman ortaya koydu. Ancak supleksi ve geri dönüş kabiliyeti çok kuvvetli olan Kılıçdaroğlu, tutucu kanadın çatık kaşlarını gördüğü an da geri adım attı. Dersim tartışmalarında ve genel af tartışmalarında yaşananlar Kılıçdaroğlu'nun siyasetçi karakterini ele veren somut örnekler.

CHP KONGRESİ

CHP kongresi, evveli ve sonrasıyla, Kılıçdaroğlu'nun güçlü bir beka duygusuna sahip olduğunu gösterdi. Muhaliflerin en iyi bildikleri kongre oyunlarını oynayıp genel başkanlık makamını seçim konusu haline getireceklerini anladığı an, tüzüğün verdiği yetkileri kullanarak muhalefetin, daha doğrusu Önder Sav ve kadrosunun önünü kesti. Üstelik bunu geçmişte Deniz Baykal'ın yaptığı gibi kaba saba bir biçimde de yapmadı, tabiri caizse kırıp dökmeden yaptı. Öyle ki Önder Sav ve Baykal takımı kongreye gelmeye dahi cesaret edemediler. Kesin olan bir şey var: Bu kongre Kemal Kılıçdaroğlu açısından kesin bir zaferdir ve yeni bir dönemin başlayacağının habercisidir.

YENİ FİKİRLER

Kemal Kılıçdaroğlu'nun kongre konuşmasını dikkatlice okudum. Siyasi gradosu yüksek, kavramların yerli yerinde kullanıldığı bir konuşmaydı. Ama bundan daha önemlisi, parti içi rakiplerini açığa düşürmeyi amaçlayan bir kurnazlık vardı konuşma stratejisinde. Başarısı şuradaydı bu konuşmanın: İlk olarak muhalefeti kışkırtıcı bir tutum takındı Kılıçdaroğlu. Kongrenin iç hesaplaşmanın yaşanacağı bir arenaya dönüşeceği duygusunu yarattı. Muhalifler kendilerini tamamen buna hazırladılar. Bu şekilde daha kongreden önce kendisini CHP'nin yegane umudu haline getirmeyi başardı Kemal Bey. Kürsüde ise ortaya tek kelimeyle bir vizyon koydu. CHP'nin tutucu kanadı bu zengin söylem karşısında ezildi. Diğer yandan, Kılıçdaroğlu, yeni CHP'de öne çıkacak siyasi tutumlarını da bu vizyon çerçevesinde ortaya koydu. Demokrasi vurgusu, dindarlara sarkıttığı mesajlar bu çerçeve hakkında fikir veriyor. Bir başka açıdan bakınca da "ben AK Parti'nin siyasi alternatifiyim" mesajını vermeye çalıştı.
Buraya kadar tamam ama benim CHP ve Kılıçdaroğlu'na dair endişelerim ortadan kalkmış değil. Kılıçdaroğlu'nun hala bir güven sorunu var. Benim açımdan şu son dönemde gösterdiği performansın ve sergilediği tutumun hiçbir garantisi yok. Bu fikirlerinden her an çark edebilir Kemal Bey. Ancak kendisine birileri anlatmalıdır ki, CHP'nin de başka şansı yok. CHP'nin zamana karşı dayanma gücü iyice azaldı çünkü.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.