Aslında bütün demokrasilerin iyi işlemesinin birinci şartıdır temiz bir medyanın varlığı.
Çünkü medyanın iki önemli işlevi var ki doğrudan demokrasiyi ilgilendiriyor:
Birincisi, meşruiyetin kaynağı olan milletin seçtiklerine dair objektif bilgileri alabildiği yegane yer medyadır.
İkincisi, medya üstlendiği sorumlulukla siyasi sistem üzerinde bir nevi denetim görevi yapar.
Bu denetim bütün demokratik ülkelerde halkın hem güvenliğinin hem de kamu kaynaklarının garantisidir.
***
Elbette medya büyük güç.
Hep söylenir, Hürriyet Gazetesi'nin eski sahibi Erol Simavi devrin Başbakanı Turgut Özal'la girdiği bir polemikte şunları söylemişti:
"Her ne kadar medya dünyada 4. Kuvvet diye bilinirse de bizde birinci kuvvetttir".
Bir şey diyor Erol Simavi: "Bu ülkede bütün askeri darbeleri medya yaptırır".
İşte tam da demokrasinin dengesini kaybettiği, yönetilmez hale geldiği yer burasıdır.
Yani medyanın yozlaşması halidir.
Her zaman verdiğim örnektir: Bir gazete bir ülkenin demokrasisini ve özgürlüğünü kurtarabilir, İspanya'daki El Pais Gazetesi gibi; ya da siyasi süreçlere küçük çıkarları için müdahale edip ülkeye büyük zararlar verebilir, bizdeki malum gazeteler gibi.
***
Şu günlerde anlıyorum ki çok şey bilmek insanın üzerine bir yük.
Ya bildiklerinizi ülkeniz için açıklayacaksınız ve yeni medya nesline bir katkınız olacak, ya da zihninizdeki o evraklar, o hatıralar, o bilgiler sizin vicdanınızı acıtıp duracak.
Ben şahsen dünyada hiçbir şeyin gizli kalmaması gerektiğine inanan biriyim.
Çünkü bu ülkenin medyası, kendisine büyük gazeteci süsü veren madrabaz gazeteciler Türkiye'ye büyük zararlar verdiler.
Şimdi yeni ve temiz bir medya dönemi başlasın isteniyorsa, bir kaç gündür adı geçen gazetecilerin hepsinin bu alanı terk etmesi gerekiyor.
Zira onlar durdukça içinde bulunduğumuz ve ekmek yediğimiz bu sektör asla temiz bir yer olmayacak.
Ve millete karşı görevlerini hiçbir zaman inandırıcı bir biçimde yerine getiremeyecek.