• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

CHP dersine biraz daha çalışmalı

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 21 Temmuz 2012, 19:33
CHP Kurultayı'nın yapıldığı günün akşamı televizyonda Prof. Dr. Sencer Ayata'yı izliyorum.
Birçok kimse Sencer Ayata'nın iyi bir akademisyen, çalışkan bir sosyolog olduğunu söyler. Benim bildiğim kendi bilim sahasında bugüne kadar söylenmiş ve yazılmış olanlardan farklı bir teze sahip olmadığıdır.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin başına geçmesiyle birlikte, Sencer Ayata bir bakıma partinin resmi teorisyeni oldu.
Televizyonda izlediğim Sencer Ayata, fikirlerini son derece düzgün ve anlaşılabilir bir şekilde dile getiren bir siyasetçi.
Sencer Ayata'nın konuşmasını sonuna kadar izledim; istedim ki bir parlak fikir kırıntısı yakalayayım ve ertesi gün bunu yazayım.
Onca sözün arasında bir dikkate değer fikir olmaz mı?
Yoktu işte.
***
Prof. Sencer Ayata, Kılıçdaroğlu'nu da söylem düzeyinde destekliyor besbelli. Hem Ayata hem de Kılıçdaroğlu televizyonlarda yaptıkları konuşmalarda iki kavramdan söz ediyorlar ve yenilik adına hep bu iki kavramı öne çıkarıyorlar:
Bunlardan birisi "bilgi toplumu", diğeri ise "tüketen değil, üreten Türkiye"...
Bu konuşmalarda hayret ettiğim husus şu: Her iki kavram da kullanıla kullanıla posası çıkmış ve gerçek hayatın gündeminde yer almayan kavramlar.
"Tüketmek- üretmek" ile refah arasındaki ilişki ta 60'lı yıllarda başlayan bir tartışmadır. Koca bir soğuk savaş dönemini daha çok üreten ve daha çok tüketen kapitalist dünya lehine sonlandıran da bu kavramlar arasındaki ilişkidir.
Kılıçdaroğlu'nun ve Sencer Ayata'nın bunları bildiğini varsaymak zorunda olduğumuza göre, o zaman bu sentaksı bozuk cümleyi niye kuruyorlar?
Cümle şu: "Tüketen değil, üreten Türkiye"
Tüketmeden, daha çok tüketmeden üretim nasıl olacak?
Sözde liberal teoriden yararlanıyor CHP; iyi de liberal ekonomide böyle bir cümleye yer var mı?
Hem sonra, kim demiş Türkiye'nin "üretmeden tüketen" bir ülke olduğunu?
140 milyar dolar ihracat yapan, 1 trilyon dolarlık ticaret hacmine yaklaşan, ürettiklerinin yüzde 85'i sanayi ve teknoloji ürünü olan bir ülke sizce "üretmeden tüketen" bir ülke midir?
1930'ların Türkiye'sinde yaşamıyoruz ki!
Siz bu sözlerle toplumun önüne bir değişim programı koymuş olmuyorsunuz, polemik yapıyorsunuz.
***
Sencer Ayata uzun uzun bilgi toplumundan bahsetti o TV programında. Daha sonra Kemal Bey aynı kavramı kullandı.
Nasıl hayret etmeyeyim ki, insan açar Google'u "bilgi toplumu nedir, bu kavram nasıl ortaya çıkmıştır?" diye bir bakar.
Bilgi toplumu kavramı 1974'lerde Daniel Bell'lerin filan kullandığı bir kavramdır ve bütün 80'li ve 90'lı yıllar zaten insanlığın fiilen bilgi toplumu haline geldiği yıllardır.
Clinton 1993 yılında başkan seçildiğinde Amerikan toplumuna sunduğu programın içeriği hemen hemen bilgi toplumundan ibaretti.
"Bilgi otoyolları", yani internet ile hizmet sektörünün geliştirilmesi onun Amerikan halkına taahhüdüydü ama bu 20 yıl öncenin ufkuydu.
Şimdi herkesin cebinde, omlet dışında her şeyi yapabildiği gelişmiş cep telefonu bilgisayarların yer aldığı bir devirde sizin sakız olmuş bilgi toplumu kavramını bir siyasi hedef olarak toplumun önüne koymanız ne ifade eder ki?
Türkiye bilgi toplumunun bütün şartlarını zaten yaşıyor. CHP'de Türkiye'nin internet kullanımında dünya sıralamasında nerede olduğunu merak eden bir yönetici yok mudur?
Türkiye en büyük gelişmesini bilişim sahasında yapmıştır.
İnsanın anlam dünyasının öne çıktığı, Avrupa'da Kant'ın yeniden keşfedildiği, post-modern arayışların kitleselleştiği bir çağda, posası çıkmış ve bugün için hiçbir ekonomik ve felsefi anlamı olmayan bir kavrama bütün bir siyasetin dayandırıldığını görmek, insanın içinde oluşturmak istediği "yeni CHP" umudunu öldürüyor.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.