23 Ekim 2011 tarihinde 7.2 büyüklüğünde bir deprem yaşandı Van'da.
Bu Anadolu'da yaşanan en yıkıcı depremlerden biriydi.
Çok insanımız öldü, köyler, ilçeler yıkıldı; Van neredeyse yerle bir oldu.
Depremin olduğu günler Türkiye'nin terörle boğuştuğu ve Anadolu'ya yağmur gibi şehit cenazesinin geldiği günlerdi.
Bu nedenle memleketin üzerinde ürkütücü bir gerginlik hüküm sürmekteydi.
Ama deprem merhametli milletimizi bir an da başka duyguların sahibi yaptı.
Millet için tek bir şey önemliydi artık: Vanlı vatandaşlarımızın yardımına koşmak.
Kara kış ortasında onların acılarını bölüşmek.
Koca bir millet kendiliğinden harekete geçti.
Milyonlarca lira yardım toplandı Van için.
Batıdan yardım aktı Van'a.
Müthiş bir sivil toplum dayanışmasıydı bu. O kadar ki binlerce insan Vanlı depremzedeleri evlerine konuk ettiler. Fazla evi olanlar onlara evlerini tahsis ettiler.
Yazlıklar Vanlıların emrine verildi. Onların rahat etmesi, acılarını unutması için Türk milleti seferber oldu.
Müthiş bir kardeşlik ve duygudaşlık örneği gösterilmişti dünyaya.
***
Ya devlet...
Depremin ilk anlarından itibaren devlet bütün kudretiyle Vanlıların yanında oldu.
Kısa sürede çadır kentler kuruldu; prefabrik yapılar, konteyner adaları kuruldu.
Dünyanın hiçbir devleti depreme bu kadar kısa sürede müdahale edemezdi.
Nitekim bir tek depremzede "ben açıkta kaldım, aç kaldım" demedi, diyemezdi.
Devlet bununla da kalmadı, yepyeni bir şehir kurmaya başladı acılı vatandaşları için.
TOKİ harekete geçti, bir yıl içerisinde Vanlı depremzedeler için mükemmel 18 bin konut inşa edildi.
Çadırdan söz etmiyoruz, 18 bin depreme dayanıklı konuttan söz ediyoruz. Şimdi bu konutlar ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor.
Devletin yaptıkları sadece bu olağanüstü işlerden ibaret de değil; zarar gören esnafa krediden tutun da borç ertelemelerine kadar bir dizi kolaylık getirdi devlet.
Bugün Van'da kapalı bir tek okul, okula gidemeyen bir tek çocuk yoktur.
Aç ve açıkta kalan yoktur.
Yıkılmış, viran olmuş bir şehre yeniden bir gelecek yarattı Türkiye.
***
Vanlı kardeşlerimize sadece verdiklerimiz değil, canımız feda olsun. Ancak dürüst bir soru sorayım şimdi:
Bu milletin onlara gösterdiği bu kardeşliğe uygun davranıyorlar mı Vanlılar?
Hiç sanmıyorum.
Devlet ve millet Vanlıların acısını paylaşıp seferber olmuşken, Van'da PKK eylem yapmaya devam etti.
Ben bir tek Vanlının PKK'lılara 'rahat bırakın bizi' dediğini duymadım.
Kaşlarını çattığını görmedim.
Bir sitemlerini işitmedim.
Kusura bakmasın Vanlılar ama bu tutumlarını hiç ahlaki bulmuyorum.
Geçelim o günleri...
Son bir ay içinde 3 tane polis arkadan kalleşçe vurularak öldürüldü.
Birisi depremzede vatandaşlarımızın yaşadığı konteyner kentte onların güvenliği için nöbet tutuyordu.
Gencecik bir çocuktu o polis.
Diğeri yine aynı yöntemle öldürüldü.
3 gün önce yine bir şerefsiz PKK'lı hastanede nöbet tutan polis memuru Tuncay Akyüz'ü arkadan vurarak şehit etti.
26 yaşındaydı bu polis memuru.
Üç aylık evliydi.
Ve Kürt kökenliydi.
Tek bir Vanlının bu şerefsizliği kınadığını, protesto ettiğini duymadım ben.
Vanlılar içine düştükleri bu sessizlikle ahlaki bir çıkmaza girdiklerinin farkında değiller mi?
Hadi Van'da yaşayanlar PKK'dan korkuyor diyelim; peki İzmir'de, Ege'de yaşayan Vanlılar nerede?
Üç tanesi bir araya gelerek şu alçaklıkları kınayamaz mıydı?
Allah'tan Tuncay'ın arkadaşları var; gittiler o polislerimizi arkadan vuran katilleri buldular, alınlarının ortasından vurdular!
Yüzlerine bakarak...