Ancak ve maalesef, Demirel geçmişte taşıdığı makamların ve uzun siyaset hayatının gerektirdiği özen ve dikkatten çok uzak bir biçimde kamuoyunun önüne çıkıyor ve en hafif tabirle söylemek gerekirse, gerçekleri çarpıtıyor.
Dün Milliyet Gazetesi'ne yaptığı açıklamalarda 28 Şubat'ın bir müdahale olmadığını söylüyor mesela. Ne vakit söylüyor bunu? 28 Şubat'ta yasa dışı işler yapan askerlerin neredeyse tamamı hapishanede yatarken söylüyor. 28 Şubat'ta işbirlikçisi olduğu dönemin genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı savcılara " Bu suçları benden habersiz işlemişler" dediği günlerde söylüyor.
Ve kendisinin 28 Şubat'taki işbirlikçi rolü Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu çalışmalarında apaçık ortaya çıktığı günlerde söylüyor.
***
Ne diyor Demirel o talihsiz açıklamasında:
"28 Şubat'ta partiler mi kapanmış? Hükümet mi alaşağı edilmiş? Parlamento mu feshedilmiş?"
Bu lafların siyaset yaptığı dönemdeki "Benzin vardı da biz mi içtik?" üslubundan ne farkı var? Peki, Demirel'e biz de bir soru sorsak acaba cevabını alabilir miyiz dersiniz?
Sayın Demirel, o zaman partiler kapatılmadığı, parlamento feshedilmediği halde bütün siyasi hayatınız boyunca niye 12 Mart'a 'darbe' dediniz durdunuz?
Tabii 12 Mart size, 28 Şubat başkalarına karşı yapıldı değil mi?
Dibe vurmuş bir ilkesizlik halidir bu.
Demirel'in düştüğü şu duruma gerçekten çok üzüldüm. bu ülkenin Dögol'u, Çörçil'i olabilirdi. |
Tamam, Anayasa'nın 118'inci Maddesi'ne göre vermek zorunda değilsiniz, iyi de, sizi yedi kere iktidara getiren şu millete karşı ahir ömrünüzde birazcık dürüst ve tutarlı davranın ve siyasi hayatınız boyunca 'Bulun 226'yı gelin' lafını neden söylediğinizi anlatın.
Demirel'in kaçacak yeri de yok, yatacak yeri de yok. Boşuna uğraşıyor. 28 Şubat onun zaten tartışmalı sicilini berbat etmiş gitmiştir.
Mesut Yılmaz'a hükümet kurdurmak için kendi kurduğu partiyi nasıl mahvettiğini...
Yalım Erez'e niçin hükümet kurdurmak istediğini...
Başörtülü kızlar için 'Arabistan'a gitsinler' ayıbını...
Dokuzuncu senfoniyi...
Nasıl unutturacak bu topluma Demirel!
***
Ben Süleyman Demirel'in düştüğü şu duruma gerçekten çok üzüldüm. Oysa bu ülkenin Dögol'u, Çörçil'i olabilirdi.
Bu millet onun kardeşlerinin devlet bankaları marifetiyle zengin olmasını...
Aile fertlerinin bu ülkede hayali ihracat yolsuzluğunu icat ettiğini...
Kendisinin dillere pelesenk olmuş tutarsızlıklarını...
Tüm bunları unutmaya hazırdı.
Milletin istediği basit bir şey vardı Demirel'den: Demokrasiye sadakat!
Demirel ne söylerse söylesin, gelecek nesiller onu bu ülkeye yaptığı hizmetlerle değil, barajlar kralı olarak değil, Çoban Sülü olarak değil...
Demokrasi konusundaki affedilemez sadakatsizliği ile hatırlayacaktır!