Darbenin olduğu ilk günden beri umutluyum Mısır halkından, haysiyetlerine ve özgür iradelerine yapılan müdahaleye direnebilir ve dış güçlerin uşağı Mısır ordusunu yenebilirler.
Zira tarihi tecrübeler bize bir hususu çok iyi öğretmiştir: Bir ülkeye demokrasinin gerçek manada yerleşebilmesinin asgari şartı "milletin kendi ordusunu yenmesidir".
Bu söz bana ait bir söz değil, Adalet Partisi döneminde Dışişleri Bakanı olan İhsan Sabri Çağlayangil, ABD Savunma Bakanı Dean Rusk'a "Biz demokrasiyi nasıl oturtacağız Türkiye'de?" diye sorduğunda aldığı cevaptır:
"Ordusunu yenemeyen bir millet millet değildir."
***
Elbette kastedilen ordu Velinimeti olan milletin iradesine saygılı olan ordu değildir; sözü edilen ordu, kendi halkına saygısız, kendi halkının doğal gelişiminin önünde engel teşkil eden ordudur.
İşte tam olarak Mısır ordusudur bu.
3 Temmuz'da tarihinde ilk kez serbest seçimleri gerçekleştirmiş ve demokrasiye tutunmaya çalışan bir halkın iradesini süngü yoluyla iğfal eden bir ordudur Mısır ordusu.
Mısır halkı tarafından millet olabilmenin bir şartı olarak mutlaka mağlup edilmesi gereken bir ordudan söz ediyoruz.
Ve Mısır halkı tarihi bir fırsat yakalamıştır.
Nitekim direniyor Mısır.
İşbirlikçi Tahrir, utancından olacak, boşaldı ama Adeviye Meydanı'nda yüz binler darbeci orduya meydan okuyor.
Bulunduğumuz an da şunu gayet iyi biliyoruz: Mısır halkı darbeci ordusunu yenebilirse dünyanın en saygın halklarından birisi olacak, diğer bir ifadeyle, tam manasıyla millet olacak!
***
Sadece bu da değil, Mısır halkı iradesini ve haysiyetini süngünün ucundan geri alabilirse, İslam dünyasında diktatörler dönemi, askeri darbeler devri ebediyen kapanacaktır.
Diğer taraftan böyle bir milli irade zaferi İsrail'in bölgedeki süngüsünü iyice düşüreceği için, Ortadoğu çözüme biraz daha yaklaşacaktır.
Ve tabii bugün darbeyi dolaylı şekilde destekleyen Batı artık demokrasi kriterleri üzerinden dünyayı denetleme tekeline bir daha hiçbir zaman sahip olamayacak.
O yüzden diren Mısır!
Bu direniş çok değer üretecek!
