Giriş Tarihi: 10 Temmuz 2013, 19:39
Ani gelişen sosyal olaylara temkinli yaklaşan birisi olarak artık kesin olarak inanıyorum ki Gezi Parkı direnişi adı altında başlatılan eylemler dizisi doğrudan doğruya Başbakan Erdoğan'ı hedef alan uluslararası bir tezgah.
Mısır'da başardılar, Türkiye'de başaramadılar.
Başbakan Erdoğan'ın arkasında 11 yıllık muazzam bir başarı olmasaydı muhtemelen Türkiye için kurulan bu büyük tezgah da başarılı olacaktı. Kitleler bir vesileyle sokağa dökülecek, insanları kaos duygusu kuşatacak ve "artık darbe yapmaz" denen ordu "kaosu kontrol edebilecek tek güç" olarak göreve çağırılacak ve her şey normalleşecek.
Yani sen Türkiye olarak dünyanın saygın bir üyesi değil, askerlerin yönettiği bir parya olarak hayatına devam edeceksin.
Senin üzerinden de dünyaya bir mesaj verilecek: "Sakın çizmeyi aşmayın, bizim küresel düzenimize çomak sokmayın" denmiş olacak.
Bana sorulabilir "Bunun böyle olduğunu nerden biliyorsun" diye.
Cevabım net ve bilimsel: Mısır darbesi her şeyi açığa çıkardı.
Bir yıllık bir meşru iktidarı kendilerinin deyimiyle "çıkarlarımıza aykırı" diye bir günde yıkıverdiler. Önce toplumun bir bölümünü meydanlarda topladılar, bir araya gelmesi mümkün olmayan ne kadar grup varsa bir araya getirdiler, bir iç savaş iklimi oluşturdular. Sonrası zaten kolaydı, asker devreye girdi ve "ülkeyi bir kaostan kurtardı!"
Mısır darbesi önce Türkiye'de denenen ve fakat başarılı olamayan paket programın başarılmış halidir.
Bir yazılımdır bu, üzerinde farklı programların çalıştığı bir yazılım.
***
Yoksa bana birinin çok yüksek bir zeka ile şunları açıklaması gerekecek:
28 Mayıs 2013'de dünyanın yıldızı olan Türkiye hakkında neden iki gün içinde imaj sorunu olan bir ülke algısı yaratıldı?
Gezi Parkı olayları sürecinde, yaşanan her şey anlaşılabilir olduğu halde, AB ülkeleri niçin topyekün üzerimize çullandı?
Niçin ABD gibi yakın bir müttefik, o müttefik ki Mısır'da desteklediği darbecilerin yaptığı katliama dahi sesini çıkaramayan bir ülke, tam 17 kez Türkiye'ye uyarıda bulunma gereği duydu?
Nasıl oluyor da gezi olaylarından bir gün sonra dünyanın bütün ünlü sanatçıları Gezi Parkı eylemcilerini desteklemeye başlar?
Küresel sermayenin Türkiye'deki aracılarının aynı gün reklamları kesmesi ve Gezi Parkı'na fikri lojistiğe yönelmesi normal bir faaliyet miydi?
Kimse Türkiye'yi ve Türkleri aptal zannetmesin!
Biz altmış yıldır bu tezgahların içinde büyümüş bir nesliz.
***
Bunları daha çok konuşacağız, daha birçok gerçek gün ışığına çıkacak ve biz demokratlar bunları bir bir teşhir edeceğiz.
Ama bugünlerde inanılmaz şeylere şahit oluyoruz. Mesela Batı'nın, diğer adıyla Avrupa'nın korkunç iki yüzlülüğüne, kendisinin bin bir mihnet ile yarattığı ve bütün dünyaya yaydığı değerlere çıkarları adına nasıl bir anda ihanet ettiğine şahit oluyoruz.
Batı'nın büyük gazetelerinde "darbenin meşru olabileceği" yazılıp çiziliyor. Demokrasi ile özgürlüğün ayrı şeyler olduğunu, sandıktan çıkanın bazen özgürlüklere tehdit edebileceğini yazanlar bile çıktı.
Sandıktan çıkan sonucun elitleri rahatsız ettiğini yarım ağızla da olsa dile getirenler şu ara entellektüel denemeler yapmaktalar.
Bu durum Batı'nın zihin dünyasının çürüdüğünü gösteriyor bize.
İlkesiz, kendi değerlerini dahi reddeden bir Batı'yla karşı karşıyayız.
Mısır halkının direnişi, Gezi darbe girişiminin püskürtülmesi onun için çok önemli.
Demokrasiyi ve insani değerlerin savunusunu Batı adlı bu yaşlı fahişenin elinden almak zorundayız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.