Herkesin bildiği bir gerçek: Suriye toprağında, IŞİD'in hakim olduğu bölgede, uluslararası hukuka göre bizim toprağımız kabul edilen 10 dönümlük bir toprak parçası üzerinde Süleyman Şah türbesi var.
Bu türbe bir süredir IŞİD'in tehdidi altında. Devletimiz bütün unsurlarıyla oturup bir değerlendirme yapıyor ve geçici olarak türbenin taşınmasına karar veriliyor. Ardından çok başarılı bir operasyonla türbe yine Suriye toprağında bir başka yere taşınıyor.
Ve kıyamet kopuyor iki gündür.
Azgın, şirret, hain ruhlu, devlet ve tarih şuurundan yoksun ne kadar zümre varsa bir olup hükümeti eleştiriyorlar.
Kim bunlar, tek tek bakalım:
Bu şirretliği ve çirkefliği yapanların başında, Türk ordusu Suriye'ye girsin, IŞİD'le savaşsın, orada bir 'piç devlet' oluşumunu kolaylaştırsın diyen bölücüler geliyor.
IŞİD mikrobunu Türkiye'ye bulaştırıp buradan hükümet devirmeye kadar uzanacak ve Türkiye'yi uluslararası alanda mahkum ettirecek bir ortamın doğmasını arzu eden kominist dönmesi sahte liberaller feryat halindeler Şah Fırat Operasyonu'na.
Ve CHP... Sicili bozuk, vatan, devlet, millet ve milliyet mimarisi bozuk CHP.
1925'te bütün türbe ve dergahları kapatan sanki bu CHP değilmiş gibi sadece güvenlik nedeniyle geçici olarak yeri değiştirilmiş bir hatıra yüzünden başımıza türbeci kesildi.
Sahtekarlık ve iki yüzlülük numunesi bir tavır bu.
Bu CHP, Mevlana Türbesi'ni, Hacı Bektaş Türbesi'ni, çok komik gelecek ama Nasrettin Hoca Türbesi'ni kapatan parti değil mi yahu?
1950'de rahmetli Menderes ve Demokrat Parti iktidara geldi de ancak açılabildi Türk milletinin bu maneviyat merkezleri.
Ve bu CHP, Menderes'i boşuna mı ipe çekti sanıyorsunuz?
Bu ülkede CHP, Türk milletini manevi sembolleriyle buluşturanlara bu bedelleri ödetmiştir.
Şu son Süleyman Şah Türbesi olayı artık utanmazlığın zirvesidir.
ADI DEVLET...
Bir insan kendi varlığında nasıl bu kadar çok birbirine zıt karakterleri bir arada taşır?
ADI DEVLET...
Bir insan kendi varlığında nasıl bu kadar çok birbirine zıt karakterleri bir arada taşır?
Ülkücülerin sokağın bir parçası olmasına mani olan bir politika izleyerek kamuoyunun taktirini kazanan Devlet Bahçeli'dir.
Kritik dönemlerde demokrasiye verdiği desteklerle başta TBMM'nin, genel olarak da siyasetin itibarını kurtaran da Devlet Bahçeli'dir.
Peki şu Devlet Bahçeli kim?
Milletin huzur ve emniyet için devletini göreve davet ettiği bir dönemde Kamu Güvenliği Yasası'na muhalefet eden, PKK'yla omuz omuza yasanın çıkmaması için işbirliği yapan da aynı Devlet Bahçeli değil mi?
İşte bu çoklu karakter yapısı şu türbe olayında kendini iyice belli ediyor.
Türk ordusunun Genel Kurmay Başkanı'nın vatan sevgisini sorguluyor aklınca.
Bir Türk milliyetçisi asla böyle çirkin bir işe soyunmaz.
Peki ben Devlet Bahçeli'ye soruvereyim hadi, 1998 yılında darbeci generaller MGK'da Türk milliyetçilerini 'öncelikli tehdit' kategorisine sokarken niye bir kelime laf edemediniz o paşalara?
Edemediğiniz gibi, Rahşan Ecevit'in tahkirlerini onursuzca sineye çektiniz ve gittiniz Ecevit'e sığınıp zihinlere 'bu milliyetçilerin devlet yönetme ehliyeti yok' fikrini kazıdınız.
Ayıp size, çok ayıp!