Tıpırtılar yağmurların yağışı/ Şırıltılar derelerin akışı/ Hışırtılar rüzgarların esişi/ Sanırsın sevgilim.. Değil/ Kalbimin yalvarışlarıdır.
Işıltılar yıldızların doğuşu/ Ağartılar sabahların oluşu/ Pırıltılar denizlerin yanışı/ Sanırsın sevgilim.. Değil/ Aşkımın yansıyışlarıdır.
Vızıltılar arıların uçuşu/ Uğultular dalgaların vuruşu/ Serenadlar bülbüllerin ötüşü/ Sanırsın sevgilim.. Değil/ Gönlümün yakarışlarıdır.
Bekir Mutlu'nun şiirini Cinuçen Tanrıkorur Hicaz Fantezi olarak bestelemiş. Kanatlanıp uçan, insanı da uçuran bir eser ortaya çıkmış. Bunu bir de Bora Uymaz'ın sesinden dinlerseniz yerinizde hiç duramazsınız. C. Tanrıkorur'un tavır ve üslubunun en iyi temsilcisi B. Uymaz önce güfteyi seslendirdi. Diksiyon ve vurgular mükemmeldi. Şarkıyı söylerken, yalvarış ve yakarışlara dinleyiciler de bütün varlığıyla katıldı.
***
Parçayı Ege Ü. Klasik Türk Müziği Korosu Konserinde dinledik. Koroyu hazırlayıp yöneten Halil İbrahim Yüksel. Ciddi, titiz, mükemmeliyetçi bir sanat adamı. Aynı zamanda Ege Ü. Klasik Türk Müziği Konservatuvarı'nda öğretim görevlisi. Konser çalışmaları az ve öz. Ama program kitapçığından sahne düzenine kadar her bir iş üstün estetik değere sahip. Yüksel, değerli bir tanbur icracısı.
Sözünü etiğim konserde (12 Haziran) 24 parçadan ilk 14'ü Cinuçen Tanrıkorur'a aitti. Bora Uymaz solo olarak bunlardan 6 tanesini seslendirdi.
***
Cinuçen Bey kendine özgü, olağan üstü bir musiki adamıydı. 14 yıl evvel 28 Haziran'da Hakk'a yürüdü. Besteleri, yurt içi ve yurt dışındaki icraları, yöneticiliği, musiki yazıları ve tv programları ile apayrı bir yere sahipti.
C. Tanrıkorur adeta bir derya. Bir yazı ustası. Bir söz ve hitabet ustası. Klasik kültür, edebiyat ve sanatımızın bir sevdalısı. Seviyeli sanatın bir mücahidi, yılmak bilmeyen bir savaşçısı. Mükemmeliyetçi, eğilip bükülmeyen bir karakter abidesi. O nisbettte de çelebi ve zarif bir insan. Bestekar, icracı, yazar, hatip.
***
Tanrıkorur'un hatıraları "Saz ü Söz Arasında" adıyla kitaplaştı. Oradan bir alıntı: 1980 yılı. Bir kültür festivali için Fas'tan bir davet alır, uduyla katılacaktır. Paris bağlantılı uçakla gidecek.
Uduna her zaman gözü gibi bakar, onu hep kucağında taşır, bagaja veremez. Ankara THY terminali. Hava alanına gidecek, otobüse bagajları yerleştiren görevliyi takip etmektedir. Genç aniden döner ve sertçe uduna çarpar ve udun göğüs tahtası kırılır. İstanbul'da uçak biletini erteletir, udunu tamir ettirir ve iki gün sonra gider. Şu değerlendirmeyi yapar:
"Bize göre şer gibi görünen olayların arkasında hayır olabilir. Udum kırılmamış olsaydı binecek olduğum uçak, Paris yakınlarında düştü."
Onun Hicaz ilahisinin, Mustafa Tahralı'ya ait güftesinden 2 dörtlük: "Gözlerini kaldır göğe/ İncecikten rahmet yağar/ Hak varlığın bildirmeye/ İncecikten rahmet yağar.
Aç sineni rahmetine/ Koy kendini hizmetine/ Ulaştırır devletine/ İncecikten rahmet yağar."