Forbes her sene en zenginlerin yer aldığı bir liste yayımlar. Türkiye'den Murat Ülker bu yıl listenin ilk sıralarında yer alan birisi.
Ülker ülkemizin en bilinen markalarının başında gelir. Başta bisküvi olmak üzere, gıda sektöründe kalitesi ve çeşitleri ile herkesin güvenini sağlamıştır. Yatırımları her geçen gün büyümektedir. Sadece Türkiye'de değil, bütün dünyada söz sahibi olan bir firmadır.
Şirketin kurucusu rahmetli Sabri Ülker çalışkan ve gayretli bir kimseydi. Güne erken başlayıp geç saatlere kadar çalışırmış. Kazandıklarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmayı da bilmiş. Bu bakımdan her zaman hayırla yad edilecek hamiyet sahibi bir hayırseverdi.
Aynı zamanda kibar ve nazikti. Yardım için gelenleri biraz bekletecek olsa nezaket ve mahcubiyetinden defalarca özür dilerdi. Hiç kimseyi kapısından çevirdiğini duyulmadı.
Yerinde kullanılacak bir yardıma aracılık eden birisi anlatır: Birkaç yıl boyunca bu hayırsever zata her hafta muntazaman gittim. Topkapı'daki fabrikaya belki işçilerinden bile erken geldiğini gördüm. Beni özel kalem müdürünün odasında izzet-ü ikram ile karşılayıp bir çay içimlik bile bekletmeksizin yüklü miktarlardaki parayı ellerinden sebil suyu gibi mutlulukla akıtarak verirdi. Bunu hiç sektirmedi."
***
Yüklüce bir yardımda bulunduğu bir konu için kendisine teşekkür etmek için gidenlere Sabri Ülker'in söylediği söz ne kadar ibret verici:
"Olur mu efendim, estağfirullah" diyerek teşekküre gelenlerin sözlerini kesmiş ve şunları söylemiş: "Para nedir ki? Allah işimizi rast getirdi, işte kazanıyoruz çok şükür. Asıl biz size teşekkür ederiz, biz size minnettarız. Kazancımızın bir parçasını gerçekten ihtiyacı olanlara salimen ulaştırmak bugünlerde her babayiğidin yapacağı iş değildir. Bu sebeple size asıl biz teşekkür ederiz. Siz bize hayır dua kazandırıyorsunuz. Allah sizden razı olsun."
Tam bir gönül tokluğunun ifadesi. Paraya köle olmamanın, onu bir emanet olarak görmenin, uygun yere verdikçe artacağına inanmanın ve bunun için şükretmenin örneği.
***
Sabri Ülker kimbilir kaç gencin yetişmesini sağlayan girişimlere katkıda bulunmuştur. Nice hayır işinde sessizce ve mahviyetini bozmadan önderlik etmiştir. Bir örnek:
Tanınmış bir gazete yöneticisi, Murat Ülker'e anlatır: "Murat Bey, babanızın yetişmemde çok büyük katkısı var" der ve devamını getirir: Gazetecimiz, ortaokul yıllarında İstanbul'da yatılı okuyor ve her yıl yüklü bir yurt ücreti ödemesi gerekiyormuş. Babası ilk yılın ücretini, öküzlerini satarak ödemiş. İkinci yıl ne yapacaklarını kara kara düşünürlerken Ülker'in desteği imdada yetişmiş. Nasıl mı, gazeteci anlatır:
"O yıl iftihara geçmiştim. Okul yönetimi iftihara geçenleri Ülker'e gönderdi. Hepimiz Sabri Bey'in yanına çıktık. Önce her birimizi tebrik etti, sonra da bir zarf içerisinde biner lira sundu babanız. Yurt için gerekli miktar da bir yıl için bin liraydı zaten." (Taha Kıvanç'ın 2 yazısından)