Şüphesiz son dönemde hakkında en çok konuşulan filmlerden biri "Nuh: Büyük Tufan". Film peygamber olarak seçilen Hz. Nuh'un büyük tufanla imtihanını beyazperdeye taşıyor. Böyle bir hikayeyi sinemaya uyarlamak cesaret işi aslında. Ne de olsa anlatılan bir peygamberin hayatı. Asla hata affetmez. Bu nedenle yönetmeni Darren Aronofsky filmini Tevrat ve İncil'den yola çıkarak oluşturmuş.
Nuh Peygamber'in hikayesi nedense sinemanın pek ilgi alanına girmemiş bugüne kadar. Geçen yüzyılın başında çekilen bir sinema filmi ve bir mini-dizinden başka bir çalışma gözümüze çarpmıyor. Oysa geminin kalıntılarının peşinde çekilmiş bir sürü belgesele yapım var. Belki de ilk kez dört başı mamur bir şekilde Darren Aronofsky tarafından sinemaya aktarılıyor.
FARKLI BAKIŞ AÇISI
Aslında Nuh Peygamber'in hikayesini bir çoğumuz bilmiyor değil. Adem'in üç oğlundan biri olan Şit'in soyundan gelen Nuh, sapkınlaşan kavmini tekrar Yaradan'ın yoluna çevirmek ister. Fakat insanlar onu dinlemez. Bunun üzerine Nuh'a büyük tufanın geleceği bildirilir. Kendisine kurtarıcı bir gemi yapması için emir gelir. Bildiğiniz gibi gemiye yeryüzündeki tüm hayvanlardan birer çift biner ve Nuh ailesini de gemiye alıp, kurtulmalarını sağlar. Böylece insanlığın soyu Yaradan'a iman etmiş bu iyi insanlarla devam eder.
Bugüne kadar az ve öz film çeken Darren Aronofsky yine özgün olanın peşinden gidiyor. Gelecek tüm eleştirileri göze alarak Hz Nuh'u ilahi boyutunun yanı sıra insani zaaflarıyla anlatıyor. Kuşkusuz yönetmen bir peygamberi bu boyutuyla da anlatmak isteyebilir. Fakat Aronofsky Hz. Nuh'un insani yönlerini anlatabilmek için olayların süresini öyle uzun tutmuş ki, içiniz bayılıyor.
GÖRSELLİK MÜTHİŞ ETKİLEYİCİ
Filmi kurtaran görsel efektler ve büyük perdeyi aşan güzellikteki görüntüler. Taşa dönmüşmüş melekler, Nuh'un gördüğü tufan rüyaları, yeryüzündeki hayvanların çift olarak gemiye akın ettiği sahneler, özellikle Yaradılış'ın anlatıldığı planlar, birden bire oluşan orman, yerden sular fışkırarak gelen tufan kesinlikle çok etkileyici. Filmdeki kupkuru kalmış doğa ve bir lokma et için birbirini çiğneyen insan sahneleri hiç kuşkusuz ki günümüze gönderilen sıkı bir eleştiri.
Oyunculuklarda Russell Crowe hem fiziksel hem de halet-i ruhiye olarak fazlasıyla Hz. Nuh'a yakışmış bir isim. Karısı Naameh rolünde Jennifer Connelly son derce inandırıcı. Filmin asıl sürpriz performansları Ham rolünde Logan Lerman ve İla'yı canlandıran Emma Watson'dan. Ayrıca Nick Nolte ve Anthony Hopkins'in muhteşem oyunculuklarını da unutmamak gerekir.
Nuh: Büyük Tufan, çarpıcı görselliği ve etkili oyunculuklarla öne çıkan bir film. Anlatılanlar muhakkak tartışmaya açık. Bu tarz film sevenler kaçırmasın.
Haftanın Filmi:
Hayat Sana Güzel
Azmi Yapıcı, iyi bir aile babası ve çok zengin bir müteahhittir. Hastalık hastası olan Azmi yine bir gün tahlil sonuçlarını almak için hastaneye gittiğinde duyduklarıyla yıkılır: İki aylık ömrü kalmıştır. Bu durumdan hiç kimseye bahsetmez ve geçmişini düşünmeye başlar. Zamanında üzdüğü annesinden helallik almak için yollara düşer. Öte yandan öldükten sonra karısına, oğluna ve şirketlerine ne olacağını düşünür. Azmi ölmeden önce her şeyi layıkıyla yapmanın peşine düşer... Başrolü Şevket Çoruh'un oynadığı filmde ayrıca Hande Katipoğlu, Tuba Ünsal ve Hakan Bilgin yer alıyor.
