Doğu ve Güneydoğu'nun en büyük bölge gazetelerinden Duruş Gazetesi'nden aradılar beni. Yazarlarından Avaşin Yorulmaz, "İşk, Aşk ve Kadınlara Dair" adlı kitabımı okuyunca benimle görüşmek istemiş. Sohbetimiz kadınlardan başladı, aşka, cinselliğe, kadın-erkek eşitliğine ve Kürt sorunlarına kadar gitti.
"Namusumuz Özgürlüğümüzdür" kampanyası başlatmış Avaşin Yorulmaz. Köşesinde de bu kampanyaya gelen olumlu ve olumsuz tepkileri değerlendiriyor. Kimileri tarafından tartışmanın başörtü tartışmasına kaydırılmasını doğru bulmuyor ve şöyle diyor:
"Bölgedeki muhafazakarlara göre başı açık olmak yozlaşmanın en temel göstergesidir. Bu zihniyet Batmanlı kadınların sokakta dolaşmasına, istedikleri gibi giyinmelerine karşıdır. Bu mürteci zihniyet acaba ne zaman ellerini kadın üzerinden çekeceklerdir, ne zaman kadına biçim vermekten geçeceklerdir."
Çünkü kampanyaya karşı çıkanlar bölge gerçeklerini öne sürüyorlar. Nedir bölge gerçekleri? Erkeğin dört eşli olması, kadının eve kapanması, kadının her şeyi ile erkeğe bağımlı olması.
BÖLGE GERÇEĞİ
Avaşin Yorulmaz'a göre haktan, hukuktan yana olan hiç kimse kadınların aleyhine olan bölge gerçeklerini savunamaz. Kadınların "namus" için öldürülmesi de bölge gerçeğidir çünkü. Ve bölgenin gerçeklerini gerekçe göstermek kadın katliamını meşrulaştırmaktır.
Muhafazakar kesim, "Kimsenin namusu değiliz" cümlesini yanlış buluyor çünkü ve "Kadın evliyse kocasının, bekarsa babasının ve kardeşlerinin namusudur" diyerek karşı çıkıyor.
"O zaman sormak gerek" diyor yazar, "Erkek kimin namusudur? Erkeğin namusu kadınsa, kadının namusu kimdir?"
Merkezi Batman olan bir gazetede bu tartışmanın yapılması çok önemli bir adım bence. Son günlerin moda deyimiyle önemli bir açılım. Bu konular cesurca tartıldıkça, kadınlar haklarına sahip çıktıkça, kendilerinin mal gibi görülmesine karşı durdukça, erkekler de konuya salt kadın sorunu olarak değil, kendi sorunları olarak da sahip çıktıkça bir yerlere varabiliriz.
KADIN VE GECE
Çünkü hala şu görüşleri savunan insanlar var: "Bir bayan (bayan diyerek zaten küçümseniyor kadın) çok iyi niyetle olsa bile gece vaktinde tek başına bir yere gidemez, kimseyle konuşamaz, tanımadığı bir erkekle sohbet edemez."
Yani bu görüşe göre kadının başına bir şey gelse sokağa çıkamayacak! Evde çocuk hastalandı, bir şey lazım, olur ya, gece vakti insanın başına her şey gelebilir, koca da yok evde. Bu kadın sokağa çıkmayacak! Tek başına çünkü yalnız ve kadın! Evde oturup bir erkeğin gelip onu almasını veya sorunu çözmesini bekleyecek.
Avaşin Yorulmaz, bu görüşlere karşı çıkıyor ve "Kadın aşık olamaz, kadın sevemez ama erkek evinde yiyeceği yokken bile Diyarbakır'da, Ankara'da, İstanbul'da eğlence yerlerinde birlerce lire harcayabilir. Erkek aldatabilir, aşık olabilir, karısı dışında bir kadına gönül verebilir. Geceyi ve dışarıyı sadece erkeklere serbest eden bir zihniyet kadın dostu olamaz" diyor.
MİSAFİR AĞIRLAMAK
Buraya kadar hemfikiriz genç meslektaşımla. Ama şu konuda anlaşamadık. Dedi ki, İstanbul'da her şey yüzeysel. Herkes çok bencil, dostluk, güven yok. Siz Batman'a gelin, yanınızda da 10 kişi olsun, kimse dışarıda kalmaz, insanlar sizi evlerinde yatırır. Burada ise kimse kimseyi evine almaz."
Doğru. Benim evimde değil 10 kişiyi, 3 kişiye bile ağırlayamam. Üç odalı evimin biri benimle kocamın. Diğeri giyim odası, diğeri çalışma odası. Salonda köşeli kanepe var. İki kişi ancak onun üzerinde yatabilir. Orada yatmak da çok rahat olmaz, çünkü salonun kapısı yok, ben mutfağa veya banyoya gitmek istesem salona girmiş olacağım.
Şehir evlerimiz misafir ağırlamaya uygun değil. İmkanlarımız da uygun değil. Şehirdeki kadın çalışıyor çünkü. sabah işine gidiyor, Batman'daki gibi asli görevi hizmet etmek değil. Yerim olsa bile 10 kişiye hizmet edemem her gün. Yataklarını seremem, toplayamam, önlerine her daim yemek koyamam. Anadolu'daki kadın koyar ama! Sorun da burada. Çünkü biz kadından hizmet etmesini bekliyoruz. Anadolu'daki kadın bu görevi koşulsuz şartsız kabullenmiş, yerine getiriyor. Şehirli kadın ise sadece hizmet etmeye karşı çıkıyor.