Başkan Fatma Şahin'in açıklamalarından öğrendiğime göre AKP Kadın Kolları, sahillere inerek ve referandumda "hayır" oyu veren kadınlara neden korktuklarını soracak. Ben bir açıklama yapayım kabul ederse. Ama öncelikle korkmadığımı, sadece 8 yıldır iktidarda olan bir hükümetin icraatlarını yeterli bulmadığımı ve gelişmelerden dolayı hem kadının hem de toplumun geleceğinden endişe duyduğumu söyleyebilirim. Her şeyden önce AKP'nin kadın politikası bana umut vermiyor. Çünkü kadınla erkeği eşit görmüyor. Oysa ben kadın-erkek eşitliğine inanan biriyim ve hiçbir cinsin aralarındaki fiziksel, biyolojik veya psikolojik farklar yüzünden birbirine üstünlük kurmaması gerektiğini düşünüyorum. Kadın-erkek farklı ama eşittir.
EŞİTLİK
Bu çok önemli bir problem. Çünkü meseleye böyle bakarsanız kadına bakış açınız da farklı olur. AKP eşitliğe inanmadığı için, kadının yerinin evi olduğuna inanıyor. Kadınların iş hayatında çalışması yerine evde oturmasını, çocuk doğurmasını, çocuklara ve yaşlılara bakması gerektiğini düşünüyor. Bir kadının en az 3 çocuk doğurması gerektiğini bizzat Başbakan'ın kendisi söylüyor. Yani AKP kadını bir sosyal hizmet görevlisi olarak görüyor. Üstelik bu hizmeti bedavaya yaptırıyor. Kadının istihdama katılmasına yönelik bir girişimde bulunmuyor. Yapılanlar da darılmasınlar ama göstermelik olmaktan ileri gitmiyor. İcraat baktığımızda somut örnekler yok çünkü. Kamu'da hem kadın istihdamı hem de yönetimde kadın sayısı artacağına azalıyor. Örneğin devlet kademesinde yöneticilerin yüzde 93'ü erkek. Kamudaki üstdüzey yönetici sayısı 8 bin 284. Bunların 7 bin 713'ü kadın, 571'i erkek. Müsteşarların ise tümü erkek. 81 ile bir kadın vali atanmıyor hala. Oysa vali olabilecek kapasitede hali hazırda 8-10 kadın vali yardımcısı var.
ÖN PLANDA DEĞİL
Yüzyılımızın çözmeyi düşündüğü en önemli konu bu. Bütün gelişmiş ülkelerin hedefi, kadınların ön planda olması, yani kadınların kalkınması. Bunun için Birleşmiş Milletler'in, üye ülkelerinin önüne koyduğu üç hedef var:
Bir; okur-yazarlık oranını eşitleyeceksin.
İki; tarım dışında çalışan kadın sayısını artıracaksın.,
Üç; parlamentonda kadın sayısını artıracaksın.
Biz ne yapıyoruz? Kızları erken yaşta evlendirmeyi, üç çocuk doğurup evden dışarıya çıkmamalarını öneriyoruz ve siyasette kotayı küçümsüyoruz. Üstelik kadına "Çocuk bakmak ve yetiştirmek" gibi çok önemli bir görev veriyoruz ama kadını eğitmiyoruz! Kendi vücudunu tanımadan, cinsellik hakkında hiçbir bilgisi olmadan, hamilelik ve çocuk bakımı ve eğitimiyle ilgili kulaktan dolma bilgiler öğrenerek anne olmalarına teşvik ediyoruz. Sonucu görmek için televizyonların kadın programlarını seyretmek yeterli.
KAPALI TOPLUM
Kısacası ataerkil anlayış halen geçerliliğini koruyor ve bunu ortadan kaldırmak için bir çaba gösterilmiyor. Kapalı toplum olmaya devam ediyoruz yani. Olan da kadına ve çocuklara oluyor. Taciz ve tecavüz olayları artıyor. En son Siirt'te 8 erkek çocuğunun bir bebeğe tecavüz ettiği ortaya çıkmıştı örneğin. Ve hatırlayalım, hükümet, bakanlar, milletvekilleri olayın üstüne gitmek yerine medyayı suçlamayı tercih etmişti, "Bu olay bir yıl önce oldu, yeni değil!" diyerek. Yeni olmaması üzerinde konuşulmaya engel değildi oysa. Bu konu çok önemliydi oysa. Bu konuda ne yapıldığını sormak isterim Fatma Şahin'e? Dava açıldı mı, olay aydınlatıldı mı, suçlular cezalandırıldı mı? Yedi yıl önce Mardin'de yaşanan bir başka tecavüz olayı dün sonuçlandı ve 12 yaşındaki bir kıza tecavüz eden 31 kişi 8 ay ile 5 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırıldı. Bu sonuç yeterli mi AKP için, kadın kolları için, Fatma Şahin için. Onlar da suçlunun N.Ç olduğunu mu düşünüyor?