• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Bitmeyen öfke ve bağışlamak

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28 Mart 2012, 19:14
Ne bitmez bir aşk mı, ne bitmeyen bir öfke mi?
Derya Tuna ve Ayşegül Yıldız arasındaki bitmek bilmeyen rekabetten söz ediyorum. Ya da Derya Tuna'nın kapanmayan yarasından.
Aslında kıvılcımı ilk yakan Derya Tuna oldu. Paylaşılmayan erkek İbrahim Tatlıses, Perihan Savaş ile beraberken, bu birliktelikten bir de çocukları olmuşken ve herkes Tatlıses'in ortada olmayan karısından boşanıp Perihan Savaş'la evlenmesini beklerken, ortaya Derya Tuna adında genç ve güzel bir kadın çıkıverdi.
İkilinin çocuğa rağmen ayılmalarına hem de tekme tokatlı, kavgalı, gürültülü bir ayrılmalarına neden oldu.
Ve de çok uzun süre esas erkeğin yanından ayrılmadı. Gazeteler ondan, İbrahim Tatlıses'in "hayat arkadaşı" diye söz etti. Nedense kadınlar erkeklerin hayat arkadaşı olurlar. Aslında neden belli, kadınlar hep birilerinin bir şeyi, tek başlarına var olamıyorlar, bir türlü özne olarak görmek istemiyoruz. Ya birinin kızı, karısı, annesi olsun istiyoruz.
Hayat arkadaşı, adamın bütün olumsuzluklarına rağmen yanından ayrılmadı. Üstelik bir de "erkek çocuk" doğurdu. Kendine güveni o kadar tamdı ki, ne olursa olsun tilkinin dönüp dolaşıp kürkçü dükkanına yani kendisine döneceğini düşünüyordu.

FEDAKARLIK VE TAVİZ
Çünkü her kadın yaptığı fedakarlığın karşılığını almak ister. Alamayınca hayal kırıklığına uğrar. Bilerek ve isteyerek seçimini yapmışsa, sonuca katlanır ve yoluna devam eder. Ama fedakarlık tavize dönüşmüşse, istenmeden yapılmışsa bedel ödemek kişiye ağır gelir. Çaresizlik öfkeye neden olur. Öfke de daha çok üzülmeye ve üzüldükçe kaybetmeye.
Derya Tuna belki de yoluna devam etmek istemişti. Tıpkı Perihan Savaş ve Asena gibi. Ama yapamadı. Yapamadığı için de Tatlıses'in onunla değil de başkasıyla evlenmesini kabullenemedi. Ortaya hep oğlunu sürdü. Onun üzerinden bir zamanlar sevdiği adama sitemlerde bulundu. Kendisinin değil ama oğlunun haksızlığa uğradığını dile getirdi. Esas adamın iyi bir sevgili veya koca olmadığını bilenlere, iyi bir baba olamadığını ama bunda asla onun suçu olmadığını, aslında bütün her şeyi yeni kadının planladığını göstermeye çalıştı.
Hala da öyle yapıyor. Erkeğini nikah masasına oturttuğu için, işlerin başına geçtiği için öfke duyuyor. Çünkü bir zamanlar işlerin başında o vardı. Hanımağa oydu her ne kadar nikah yüzüğünü takmasa da ama tescilli hayat arkadaşıydı. Şimdi orada başkası var.
Kabullenilmeyen şey bu.
Bu durumda olan birinin, hayata devam edebilmesi için öfkesinden kurtulmasından başka bir seçeneği yoktur aslında. Bunun için de bağışlaması gerekir.
Peki nasıl yapacak bunu? Sözü bir uzmana bırakalım en ünlü kadın psikanalistlerden Clarisa P. Estes'in anayasa kitabı "Kurtlarla Koşan Kadınlar"dan bazı bölümler aktaralım:

BAĞIŞLAMANIN DÖRT EVRESİ
Vazgeçmek: Bağışlamaya başlamak için bir süreliğine vazgeçmek gerekir. Bu, o kişiyi ya da olayı düşünmeyi bırakıp, bir süreliğine mola almak anlamına gelir. Vazgeçmek, örgüyle, yazıyla meşgul olmak, hep görmek istenilen denize gitmek, sorunun gündemden düşmesine izin vermek demektir. Bu doğru, uygun bir iyileştiricidir.
Kaçınmak: İkinci evre, özellikle de cezalandırmaktan sakınma, ne konuyu az ya da çok düşünme, ne de buna göre davranma anlamında kaçınmaktır. Kaçınmak, sabırlı olmak, dayanmak, duyguları belli bir mecraya akıtmak demektir. Bu bir temizlik rejimidir ayın zamanda.
Unutmak: Bellekten çıkarmak, yerleşmesini reddetmek, başka bir deyişle özellikle belekten çıkıp gitmesine izin vermek, kulpunu bırakmak demektir. Unutmak. Beyin ölümü yaşamanız anlamına gelmez, bilinçli unutma, olayın kendi başına süre gitmesine izin vermek, ön planda kalmasında ısrar etmemek, tersine sahneden göndermek, arka plana gönderilmesini sağlamaktır.
Bağışlamak: Bir suçtan ötürü, bir kişi, bir toplumu, bir ulusu bağışlamanın birçok yolu ve oranı vardır. Önemli olan, nihai bağışlayıcılığın teslimiyet olmadığını unutmamaktır. Gücenmeyi içinde taşımayı bırakmak bilinçli bir karardır, bir borcu bağışlamayı ve misilleme yapma kararından vazgeçmeyi içerir.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.