• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Giden sevgilinin ardından

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02 Nisan 2013, 19:34
Müge Dağıstanlı ve Gülşen Yüksel'in sunduğu 2. Sayfa programının dünkü konuğu Göksel Kortay'dı. Kortay, tiyatroyla özdeşleşmiş isimlerden biri. Yıllardır pek çok oyunda oynadı, televizyon dizileri ve sinema filmlerinde rol aldı. Göksel Kortay deyince aklımıza bir de "bitmeyen aşk" geliyor.
Bazı çiftler vardır, onları tek olarak düşünemeyiz. İsimlerinin sonlarına bir başka isim daha takılır. Göksel Kortay ve Kerem Yılmazer de bu çiftlerden biriydi. Aşkların, evliliklerin uzun sürmediği sanat camiasında onların aşkları hiç bitmedi, hatta anlattıklarına göre yıllarla birlikte katlanarak arttı.
Ne yazık ki 10 yıl önce yaşanan elim bir hadise bu çifti birbirinden ayırdı. HSBC önündeki patlamada hayatını kaybedenlerden biriydi Kerem Yılmazer. Aradaki yaş farkı nedeniyle kocasından önce öleceğini tahmin ederken eşini kaybeden Göksel Kortay'ın acısı hiç dinmedi.

YOKLUĞA ALIŞMAK
Yoğun bir hüznü var eskiden gözlerinin içi gülen kadının. Sevdiği adamın yokluğuna alışmak bir yana, acısının her geçen gün arttığını söylüyor açık yüreklilikle. Acıya katlanarak yaşamak zorunda olduğunu söylüyor. "Ya kendini öldüreceksin ya delireceksin ya da bu şekilde yaşayacaksın" diyor. O da üçüncü yolu seçmiş.
Sevilen birinin yokluğuna alışmak kolay değil. Anne-baba acısını insanoğlu daha kolay kaldırabiliyor ama evlat acısı başka bir şey. Sevgili de öyle. Hele birbirine aşık, yılları birlikte paylaşmış çiftler, birbirlerinin yokluğunu daha zor atlatıyor.
Babamızı kaybetmek biz kızlarını derinden sarstı elbette ama anemin hissettikleriyle kıyaslanamaz. 45 yıllık mutlu bir evlilik, tek bir tokat ve hakaretin olmadığı bir beraberlik. Hep güzel anılarla hatırlanan bir geçmiş.

ARTIK DANS ETMİYOR
Göksel Kortay da bir gün pişman olmamış evlendiğine. O günden beri de hayattan zevk almıyor. Örneğin artık dans etmiyor. Çünkü sevgili eşiyle çok güzel dans ederlermiş. O olmayınca dans etmenin zevki yitirilmiş. Sinemaya gitmenin de zevk vermediğini söylüyor. Çok sık yaptıkları bir şeymiş sinemaya gitmek ve sonrasında bir kafede oturup bir şeyler içerken film hakkında konuşmak. O mutluluk da anılarda kalan bir mutluluk. Kısacası birlikte yaptıkları şeyleri yapmak ona acı veriyor. Giysilerinin çoğunu da atmamış.
Yıllar önce röportaj yaptığım Çolpan İlhan da benzer şeyler söylemişti. Sadri Alışık'ı kaybettikten sonra giysilerinin hiçbirini atmadığını, her mevsim giyilecekmiş gibi temizlenip gardıroba yerleştirildiğinden söz etmişti. "Elimde değil, atamam" diyordu. Göksel Kortay ise kokusu gitmesin diye temizletmediğini söylüyor.
Çoğumuza anlaşılmaz gibi gelebilir hissettikleri, yaşadıkları ama onun hikayesi böyle. Allah uzun ömür versin ama hissettiğim kadarıyla bu dünyadaki günlerini sabırla tamamlamaya çalışıyor. En büyük pişmanlığının bir çocuk sahibi olmamak olduğunu belirterek, "Gelecekten o zaman bir şeyler bekleyebilir, heyecan duyabilirdim" diyerek... Ne mutlu ki, çoğu kişinin yaşamadığı bir aşkı yaşamış, sevmiş ve sevilmiş. Bu da öyle büyük bir nimet ki...



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.