Yaz demek tatil demek, tatil demek dinlenmek demek. Eğlenmek de var ama işin özü kafa dağıtmak. İster bir ağaç altında, ister deniz kenarında, ister püfür püfür esen bir odadaki mindere/ şezlonga/yatağa uzanmak, müzik dinlemek, uyumak, kitap okumak, sohbet etmek, gülmek, eğlenmek... Bunun için insanlar tatile çıkar, köylere, tatil kasabalarına giderler. Şehrin gürültüsünden uzaklaşıp, sessizliği içlerine çekmek için. Bu yüzden tatil beldelerinde inşaat yasaklanır, ya da yasaklanırdı diyelim.
Geçenlerde İstanbul'un Çeşme'si Şile'ye gittim. Her şey güzel, hava sıcak, arada bir esen rüzgar insanı bunaltmıyor, manzara hoş ama o gürültü yok mu o gürültü, insanın beynini deliyor. Yollar yapılıyor, kaldırımlar, yayalaştırma çalışmaları. Hani Gezi Parkı olaylarının başlamasına neden olan yayalaştırma yolu. İstanbul'un neredeyse her semtinde, her mahallesinde çalışma var. Matkap, taş kırma aletin sesleri insanın beynini deliyor.
YAYALAŞTIRMA ÇALIŞMASI
Şile Belediyesi de bu çalışmaları Temmuz ayına bırakmış ve tatilin tam merkezi olan şu günlerde Şile'ye gelenleri matkap ve makine sesleri karşılıyorlar. Nasıl bir gürültü olduğunu söylememe gerek yok, neredeyse her şehirde benzer şeyler yaşanıyor. Yanındakinin sesini duyamıyorsunuz, üstelik toz, toprak içinde kalıyorsunuz.
Aynı ses şu anda yine benimle beraber. Zira neredeyse üç haftadır Üsküdar Belediyesi sitemizde yayalaştırma çalışması yapıyor.
Evet, özel bir sitenin içinde yayalaştırma çalışması. Bir zamanlar sitemiz, hemen hemen bütün siteler gibi kapısında güvenliği, bariyerleri olan bir yerdi. Ama nedense her seçimden sona belediye tarafından bize tuhaf cezalar kesildi. Önce giriş ve çıkışlardaki güvenlik geçitleri kaldırıldı, ana caddemiz şehir trafiğine açıldı.
Düşünebiliyor musunuz, güvenlikli diye sitede ev almışsınız veya kiralamışsınız, bir anda bu özellik ortadan kalkıyor. Sonra sitenin arka tarafından yer alan ağaçlıklı bir alan alındı ve orası da yol yapıldı. Dairelerini satın alırken arkada geniş bir bahçe, koruluk, sessizlik, kuş sesleri var diye hemen karar verenler, bir anda trafik gürültüsü, toz ve toprakla tanıştılar.
HER YERDE İNŞAAT
Yetmedi park ve spor alanlarımız, sadece site sakinlerinin değil, civardaki tüm halkın hizmetine açıldı. Yetmedi, doğal çilerle çevrili alanlara beton duvarlar örülmeye başlandı. İşte günlerdir bunun çalışması yapılıyor. İnşaat gürültüsü şehir hayatının vazgeçilmezi oldu. Her yerde inşaat. İki senedir biraz ötemizde büyük bir inşaat var.
Toprak'ın dillere destan olan 5 trilyonluk arazisi üzerinde otel, apartman, AVM olan bir projenin zemin çalışması var. Metrelerce derine inildi. Kazılıyor, taşlar kırılıyor, iki yıldır civarda oturan herkes gürültüye maruz kalmak bir yana toz soluyor. Hafriyat kamyonları yoğun olan trafiği içinden çıkılmaz hale getirdi. Bir anda yanınızda dev bir kamyon beliriyor ve ne kırmızı ışık dinliyor ne trafik kurallarını.
Bütün bir yıl böyle bir ortamda yaşamaktan bunalıp, bir tatil beldesine gidiyorsunuz, haydi orada da inşaat, belediye, yol çalışması. Çünkü belediyelerimiz çalışıyor. Bizim için, bize hizmet vermek için çalışıyor. Tabii ki çalışmalarına karşı değiliz ama bizim sitenin kaldırımlarının yenilenmesi acil ve gerekli bir çalışma değil ki! Yeni olmamasına rağmen güzeldi, düzgündü, bir sorun yoktu.
Şahsen ben, yolu olmayan civardaki mahallelerin yollarının ve kaldırımlarının yapılmasını tercih ederdim. Madem bizim vergilerimizle yapılıyor bu çalışmalar, önce olmayanların yapılması, sonra var olanlar yenilenmesi daha mantıklı değil mi?
