Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in Gelir Vergisi Reformu'na ilişkin açıklamaları, İzmir esnaf teşkilatı tarafından olumlu karşılanmıştır.
Sayın Şimşek, yapılan çalışmalarla herkesin kazandığı ölçüde doğrudan vergi vermesini sağlayacak, Türkiye'yi 50 yıl köklü değişikliklere gerek görmeden taşıyabilecek, vergi artırımını değil, vergi adaletini sağlayacak bir düzenlemeyi hayata geçirmeyi hedeflediklerini açıklamıştır. Yıl sonuna kadar taslağının tamamlanması hedeflenen Gelir Vergisi Reformu'nun temel amaçları, verginin tabana yayılması, kayıtdışının mümkün olduğunca sınırlanması, bütçenin gelir-gider dengesinin daha sağlam bir zemine oturtulması olarak belirlenmiştir.
BİLİMSEL ÇALIŞMA
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, uzun süredir katıldığı her platformda Türkiye'nin köklü bir vergi reformuna ihtiyaç duyduğunu dile getirmekte, bu konuda bilimsel çalışmalar gerçekleştirmektedir.
İzmir Birliği'nin 'Türk Vergi Sistemi'nde Esnaf ve Sanatkarın Sorunları ve Çözüm Önerileri' başlığı altında gerçekleştirdiği çalışma, vergi alanında yaşanılan sorunların çözümü noktasında önemli bir bilimsel kaynak olmuştur. Dokuz Eylül Üniversitesi uzmanlarının desteğiyle hazırlanan detaylı çalışma daha sonra İESOB yayınları kapsamında kitapçık haline getirilmiş ve ilgili bakanlıklara, bürokratlara, siyasi partilerin temsilcilerine ve yetkililere sunulmuştur. Bu noktada, son dönemde çalışmaları hızlandırılan Gelir Vergisi Reformu'nun temel amaçları incelendiğinde, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nin savunduğu görüş ve önerilerle örtüştüğünü görmek, teşkilatımız için sevindirici bir gelişme olmuştur.
VATANDAŞLIK BORCU
Vergi, her bireyin devletine karşı olan vatandaşlık borcudur. Toplumsal refahın artırılmasına destek sağlanması için yeterli kamu gelirinin toplanması bir zorunluluktur. Bu bilince sahip olan esnaf sanatkarlarımız, vergi ödeme konusunda çok titizdir. Esnaf kesimi borcuna sadıktır ama burada önemli olan, vergi vermeyen kesimlerin mükellef tabanına dahil edilmesi, kayıtdışının önlenmesi olacaktır.
Bugün Türkiye'de çalışan ve üreten kesimlerin ödediği vergiler, maalesef kamu hizmetlerinin finansmanını karşılayamamaktadır. Bu açıdan hükümetin yaptığı çalışmaları olumlu karşılıyor, yapılan çalışmalara destek olması ümidiyle vergi sistemimize ilişkin bazı önerilerimizi yeniden gündeme getirmekte yarar görüyoruz.
İESOB'NİN ÖNERİLERİ
-Küçüklere vergi muafiyeti: İlk defa faaliyete başlayan esnaf ve sanatkarların, 3 kişi veya daha fazla istihdam sağlamaları şartıyla 5 yıl süre ile gelir vergisinden muaf tutulmalarını içiren bir düzenleme, ekonomiyi şahlandıracak bir uygulama olacaktır. Ayrıca zaten faal olan küçük işletmelere de 3 kişiden fazla istihdam yaratmaları halinde vergisel kolaylıklar tanınması da yerinde bir uygulamadır. Yeni çalışmada bu tür yasal düzenlemelerin yer alması, girişimciliği ve üretimi teşvik edecek, ülkenin en büyük sosyal ve ekonomik sorunu olan işsizliğin önemli ölçüde azaltılmasına katkı koyacaktır.
-Oranlar indirilmeli: Esnaf ve sanatkarların vergi uygulamalarından kaynaklanan sorunlarının başında yüksek vergi oranları gelmektedir. Yüksek oranlı vergiler, kayıt dışını özendirmekte, ürün fiyatlarının yükselmesine neden olmakta, dolayısıyla mal ve hizmetlere olan talebin azalmasına da yol açmaktadır. Oysa vergi oranlarının düşürülmesi arz- talep dengesini olumlu etkileyecek ve fiyatların düşmesine neden olacaktır. Zincirin devamında piyasalardaki pazarlıklara son verecek, insanlar vergi ödemekten çekinmeyecektir. Bu durum da vergi tahsilatlarının artmasına vesile olacaktır.
-Dolaylı Vergiler: Son yıllarda, vergilendirme politikasında dolaylı vergilere ağırlık verildiği, doğrudan vergilerin daha az önemsendiği görülmektedir. Dolaylı vergiler adil olmayan, az kazananın da çok kazananın da aynı oranda ödeme yaptığı bir vergi türüdür. Dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı AB ve OECD ülkelerinde ortalama %30 civarında iken, Türkiye'de bu oran son yıllarda %70'lere kadar yükselmiştir. Dolaylı vergi gibi adaletsizlik yaratan, kolaycılığa kaçan bir yöntem yerine, vergi gelirlerini artıracak tedbirler üzerinde çalışmaların yoğunlaştırılması daha doğru olacaktır.
-Basit usul sürdürülmeli: 4369 sayılı kanunla getirilen ve 1999 yılından bu yana uygulanan basit usulde vergilendirme sisteminin devamı, esnaf ve sanatkarlarımız için son derece önemlidir. Yaklaşık 737 bin esnaf ve sanatkarımız, gelir vergisini bu sistemle ödemektedir. Basit usul uygulaması, esnaf ve sanatkarlarımızın gerçek kazançlarının beyan edildiği, ancak verginin hesaplanmasından beyanına kadar olan sürecin gerçek usule kıyasla daha basit yöntemlerle gerçekleştirildiği bir sistemdir. Bu sistemin gerçek usulden tek farkı, kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek kadar düşük olan esnaf ve sanatkarlarımıza defter tutma yükümlülüğünün getirilmemiş olmasıdır. Beyannameler, son derece cüzi bir ücret karşılığında esnaf ve sanatkarlar odalarında istihdam edilen serbest muhasebeci ve mali müşavirlerce hazırlanmaktadır. Basit usul uygulaması, vergilendirme ile ilgili ödevlerini yerine getirmeleri açısından esnaf ve sanatkarlarımızın maliyetlerini azaltan oldukça önemli bir uygulamadır ve aynen devam ettirilmesi gerekmektedir.
-ÖTV'nin getirdiği adaletsizlikler giderilmeli: Deniz yoluyla yolcu ve yük taşımacılığı faaliyetiyle uğraşan esnaf ve sanatkarlar bulunmaktadır. İlgili mevzuata göre, denizlerde yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunanlar Deniz Ticaret Odası'na kayıtlı ise ÖTV'siz akaryakıt alabilmekte, ancak esnaf ve sanatkarlar odasına kaydolanlar bu imkandan yararlanamamaktadırlar. Ucuz akaryakıt alabilmek için deniz ticaret odalarına kayıt yaptırmak zorunda kalan esnaf sanatkarlarımız ise, bu defa işlerinin gelişimi için ihtiyaçları olan krediyi, esnaf ve sanatkarlar kredi kefalet kooperatifleri aracılığıyla alamamaktadırlar. Bu durum, onları kredi kullanımıyla, ÖTV'siz akaryakıt alımı arasında bir tercih yapmaya zorlamaktadır. Bu nedenle, ilgili mevzuat, esnaf ve sanatkarlar odalarına kayıtlı olanları da kapsayacak şekilde değiştirilmelidir. Akaryakıt üzerinden alınan yüksek vergiler nedeniyle Türkiye, dünyada en pahalı akaryakıt satılan ülkelerin başında gelmektedir. Bu nedenle, hava ve deniz taşımacılığı faaliyetinde bulunanlara ÖTV'siz akaryakıt alma imkanı tanınmıştır. Oysa ulaşım alanında bir başka rekabet de kara taşımacılığında yaşanmaktadır.
Özellikle şehir içi ulaşımın vazgeçilmez bir parçası olan taksici esnafımızın en büyük maliyeti şüphesiz akaryakıttır. Birkaç büyük şehrimizin dışında kalan yerlerde taksicilik faaliyeti, maliyeti yüksek, ancak talebi de düşük bir meslek kolu haline gelmiştir. Bu nedenle özellikle taksici esnafımıza da tıpkı deniz ve hava ulaşımında olduğu gibi ÖTV'siz akaryakıt temin etme imkanı sağlanmalıdır.
-Kayıtdışı ekonomi: Kayıt dışı ekonomi Türkiye'nin bir gerçeğidir ve ekonomik büyüklüğün yarısını oluşturduğu ifade edilmektedir. Bu nedenle kayıt dışını kapsam içine alacak uygulama ve önlemler bir an önce gündeme getirilmeli, kaçakları sistem içine almayı öngören ve özendiren bir gelir toplama sistemi geliştirilmelidir.