2014 yılının ilk çeyreğine ilişkin büyüme verileri Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 10 Haziran'da açıklanmıştır. Buna göre Türkiye ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde beklentilerin üzerinde, yüzde 4.3 oranında büyümüştür. Yani 2013 yılının ilk çeyreği ile bu yılın ilk çeyreği kıyaslandığında, mal ve hizmet üretimi yüzde 4.3 oranında artış göstermiştir.
Ekonomik ve siyasi alanlarda oldukça istikrarsız bir dönemde yakalanan bu büyüme hızı oldukça sevindiricidir. Bilindiği gibi Aralık ayında yaşanan siyasi gelişmeler sonrasında ekonomide ciddi bir türbülans yaşanmış, sıcak para çıkışı sonucunda kurlardaki hızlı artışı engellemek amacıyla Merkez Bankası oldukça keskin faiz artışı yapmak zorunda kalmıştır. Dolayısıyla böylesine olumsuz gelişmelerin yaşandığı bir ortamda yakalanan büyüme hızı iyi bir gelişme olarak nitelendirilmelidir.
KIRILGAN EKONOMİ
Türkiye uzun bir süre iç talep ile büyümüştür. Bu talep artışının nedenini de, halkın alışkın olduğu düzeylerin oldukça gerisine düşen faiz oranları oluşturmuştur. Bir başka deyişle Türk halkı, daha çok kredi kullanarak talebini artırmış bu da üretim artışına imkan vermiştir. Ancak, ülkemizin üretim deseni ile halkın tüketim deseni arasındaki uyumsuzluk, artan talebin daha çok ithal mallara yönelmesine neden olmuştur. Bunun sonucunda yüksek büyüme yüksek oranda cari açık yaratmış, gelinen noktada Türkiye, ekonomisi kırılgan ülkeler arasında gösterilmiştir.
2014 yılı ilk çeyreği bu açıdan da oldukça ilginç bir gelişmeye işaret etmektedir. Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 2.9 olan büyüme hızı bu yıl yüzde 4.3'e yükselirken cari açıkta da gerileme yaşanmıştır. Böylece Türkiye uzun süredir yaşadığı hızlı büyüme-yüksek cari açık ikilisinden göreli yüksek büyüme-göreli düşük cari açık ikilisine dönmüştür.
İHRACAT ARTIŞI
Bu gelişmenin gerisindeki ilk faktör; geçen yılın aynı dönemine göre bu yılın ilk çeyreğinde yarım dolar ve yarım eurodan oluşan döviz sepetindeki yaklaşık yüzde 27 düzeyindeki artıştır. Böylece ülkemiz vatandaşları için ithal malları pahalanmış, diğer ülke vatandaşları için ise bizim mallarımız ucuzlamıştır. Nitekim bu yılın ilk çeyreğinde mal ve hizmet ihracatı yüzde 11.4 oranında büyürken, ithalattaki büyüme sadece binde 8 düzeyinde kalmıştır. Dolayısıyla ilk çeyrekteki büyümenin en önemli unsuru dış talep, yani ihracat artışı olmuştur.
İkinci faktör ise Merkez Bankası'nın faizlerde yaptığı keskin artıştır. Merkez Bankası bu hamleyi, kurlardaki artışı ve bunun gerisindeki sıcak para çıkışını engellemek için yapmıştır. Ocak ayında piyasalarda çok ciddi bir türbülans başlamış ve o konjonktürde bunu durdurabilecek en önemli silah olan faizler Merkez Bankası tarafından yüzde 12'ler düzeyine çekilmiştir.
Merkez Bankası bankalara verdiği parayı pahalı hale getirince bankalar da ticari ve tüketici kredisi faiz oranlarını artırmak zorunda kalmıştır. Kredi faizlerdeki artış ise halkın kredi talebindeki artışı yavaşlatmış, iç talepteki büyüme sınırlı kalmıştır. Nitekim ilk çeyrekte özel tüketim harcamalarındaki büyüme ancak yüzde 2.9 oranında kalmıştır. Kredili talebin büyük bir bölümünün ithal mallara yöneldiği bir ortamda bu gelişme cari açığın azalmasına da katkı yapmıştır.
REKABETÇİ KUR
Kısaca ifade etmek gerekirse rekabetçi kur ihracatı teşvik etmiş ve iç talebin de yavaşlamasıyla cari açık azalmıştır. Bu gelişme Türkiye'nin büyümesinde rekabetçi kurların ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.
2014 ilk çeyrek büyümesinde devletin de ciddi katkısı olmuştur. Bu dönemde kamu tüketiminde yüzde 8.6, kamu yatırımlarında yüzde 4.1 oranında büyüme yaşanmıştır. Bu gelişmenin arkasında yerel seçimlerin rolü bulunmaktadır. Dolayısıyla ilk çeyrek büyümesinde ihracat yanında kamu harcamalarının da belirleyici olduğu görülmektedir. İlk çeyrek büyümesinde endişe yaratan en önemli gelişme ise özel kesim yatırımlarında yaşanmış, özel kesim yatırımları yüzde 1.3 oranında gerilemiştir. Bu durum belirsizlik ortamından en fazla etkilenen değişkenin özel sektör yatırımları olduğuna işaret etmektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse yılın ilk çeyreğinde ekonomi biraz daha sağlıklı bir büyüme görüntüsü çizmiş, ancak yatırımlardaki yetersizlik, gelecekteki üretim ve büyüme oranları açısından tehlike sinyalleri vermiştir.
Büyümenin esnaf ve sanatkarlarımız açısından anlamı ve sonuçlarını ise gelecek yazımızda ele almak istiyoruz.