Efesli filozof Herakliatos "Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz" diyerek değişimin sürekliliğine felsefi temelde vurgu yapmıştır. Günümüzde bu deyim daha çok "Değişmeyen tek şey değişimdir" şeklinde bilinmektedir. Tüm bireyler kadar ekonomik birimlerin ve ülkelerin de günümüzde çok daha belirgin hale gelen değişimin dinamiklerini iyi kavraması, bu yeni ve hızlı değişim süreçlerine uyum sağlaması gerekmektedir.
KÜRESELLEŞME
1989 yılında Doğu blokunun yıkılmasının ardından hızlanan ve yayılan bir küreselleşme süreci sonrasında dünya adeta küçük bir köy pazarına dönüşmüştür. Küresel rekabet, inovasyon, dış talep, sermaye hareketleri, küresel kriz gibi kavramlar da bu sürecin ön plana çıkan unsurları olmuştur. Türkiye de bu küresel değişim ve yenilenme sürecinden hem olumlu hem de olumsuz yönde etkilenmiştir. Hangisinin ağırlıkta olduğu bakış açısına göre farklı olacaktır ancak esnaf sanatkarların çoğunlukla olumsuz etkilendiği de açıktır. Bu durum esnaf sanatkarların değişimi kavrama ve yenilenme konusundaki eksikliği kadar, uygulanan makro ekonomik politikalar ve yerel yönetimlerin tercihleriyle de yakından ilgilidir.
YAPISAL DÖNÜŞÜM
2014 yılına bakıldığında Türkiye'nin de oldukça yavaşladığı, dünya ekonomisinin yön aradığı, petrol fiyatlarının ciddi oranda gerilediği görülmektedir. Bu süreçte, ekonomide yapısal dönüşümü gerçekleştirmek amacıyla Türkiye'de iki grup eylem planı açıklanmış, üçüncüsünün ise yakında açıklanacağı ifade edilmiştir. Netice itibariyle, iç ve küresel dinamikler Türkiye'yi ekonomiye öncelik vermeye zorlamaktadır.
Bu düşünceyi açmak gerekirse; Enerji ve hammadde fiyatlarındaki düşme maliyet avantajı yaratsa da, petrol üreticisi ülkelerin pazarını daraltacaktır. Bu da ihracatı zorlayacaktır. Euronun dolar karşısındaki değer kaybetmesi ihracat/borç dengelerini olumsuz etkileyecektir. Öte yandan seçim konjonktürünün getireceği belirsizlikler gerek yerli gerekse yabancı yatırımcıların beklemeye geçmesine neden olacaktır.
Böylesi bir ortamda ekonomik birimlerin önüne doğru teşhislere dayalı, doğru önlemler içeren bir plan konulması önemlidir. Tabii doğal olarak da, bu eylem planlarının disiplinli çalışmayı gerektiren, ciddi bir maliyeti olan, toplumun tüm kesimlerine görevler yükleyen bir program olarak algılanması gerekmektedir.
EYLEM PLANLARI
Türk ekonomisindeki yapısal dönüşümü zorunlu kılan bir diğer etken ise, Türkiye'nin dünyanın ilk 10 büyük ekonomisinden biri olma iddiasıdır.
Küresel rekabet sıralamasında 44. sırada yer alan Türkiye'nin bu hedefi gerçekleştirmek için önce ekonomisini geliştirmesi zorunludur.
Açıklanan iki eylem planı incelendiğinde yapılan tespitlerin doğru olduğu, hatta tedbir alınmasında gecikildiği görülecektir.
Nitekim tasarrufların artırılması, üretim ve yatırım iklimin iyileştirilmesi, reel sektör aleyhine olan maliye, para ve kur politikalarının değiştirilmesi ile bürokrasinin azaltılmasına verilen öncelikler son derece yerindedir.
Şimdi gözler açıklanacak son dönüşüm programına çevrilmiştir. Esnaf camiası olarak kalan son dönüşüm programı da açıklandığında programın tümünü daha iyi değerlendirecek ve önerilerimizi yetkililerle paylaşacağız.
Türkiye'nin işi zordur ancak mevcut kaynakları, işgücü potansiyeli, doğal zenginlikleri ve diğer dinamikleriyle ülkemizin bugünkü zorlukları aşacağına olan inancımız tamdır.