Osmanlı’nın minyatür sanatçıları
Minyatür sanatı, Osmanlı saray kültürünü yansıtan, el yazmalarını süsleyen, genelde padişah ve diğer yüksek mertebeli kişilere sunulan bir sanattı. Bu sanatın Osmanlı himayesinde gelişip “özgün Osmanlı minyatürü” haline gelmesi II. Mehmet’ten I.Süleyman’a kadar olan dönemde gerçekleşti.
- Cumartesi
- Haber Merkezi
- Giriş Tarihi: 02 Kasım 2024
Minyatür, genel anlamda çok ince işlenmiş, sembolist yaklaşıma sahip, çok küçük boyutlu resimlere ve bu resimlerin üretildiği sanata verilen addır. Bizde minyatür sanatına "nakış", yapana da "nakkaş" denmiştir. Minyatür, kitapları resimlemek amacıyla yapıldığından küçük tutulmuştur. Ayrıca minyatürlerin çevresi tezhip denilen bezemeyle süslenir. Minyatürde sulu boyaya benzer bir boya kullanılırdı. Çizgileri çizmek ve ince ayrıntıları işlemek için yavru kedilerin tüylerinden yapılan "Tüykalem" denen ince fırçalar kullanılırdı. Minyatürde derinlik, perspektif, ışık ve gölge yoktur. Renklerin parlak ve canlı olması en önemli özelliklerindendir.
NAKKAŞ SİNAN
13.yy'da yaşamış minyatür sanatçılarındandır. Fatih Sultan Mehmet tarafından İtalya'ya gönderilmiştir. Doğal olarak, İtalyan ve Rönesans resim sanatının etkisinde kaldı. Bu minyatüründe, Fatih Sultan Mehmet'i tasvir etmiştir. Fatih'i gül koklarken betimlemiştir. Gül, Hz.Muhammed'i ve dolayısıyla İslam'ı simgelemektedir. Fatih'i azametli bir şekilde tasvir etmiştir. Bellini'nin Fatih portresi ile benzerliği dikkat çekicidir.
LEVNİ
II. Mustafa ve III. Ahmet döneminde başnakkaşlık yaptı. Asıl adı Abdülcelil Çelebi'dir. Levni lakabı Farsça renk ve boya anlamına gelen "levn" kelimesinden gelmekte olup renklerle uğraşan anlamına gelir. Resimlerinde perspektife ve resmettiği insanların kişilik özelliklerini yansıtmaya verdiği önem, resimdeki renk ve kompozisyon uyumu, Osmanlı minyatürü için oldukça önemli bir yeniliktir. Minyatüründe konuları yaşanan ve zevk duyulan aleme çevirmiştir.
NAKKAŞ HASAN
III. Murat dönemi nakkaşlarındandır. Nakkaş Osman'ın yanında çalışanlar arasında adı geçer. Kültürel kimlikleri giyimlerle ve önemli kişileri yüz ifadeleriyle belirtir minyatürlerinde. İranlı minyatürcülerin üslubu olan Kazvin üslubundan etkilenmiştir. Detaylar önemlidir. Sade değildir. Pembe, turuncu, yeşili sık sık kullanmıştır.
NAKKAŞ OSMAN
16.YY sonrası Osmanlı Sarayı'nın Başnakkaşı'dır. Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı romanındaki Başnakkaştır. Tabii ki romandaki olayların bir kısmı kurgusaldır. Osmanlı minyatürlerinde en küçük detaylara dikkat çeker. Hayali sahneler yerine tarihsel gerçeklere odaklanır. Bu minyatürü, mimarlar loncasını anlatıyor. Osmanlı'da mimarlar resim üzerinde değil de maketler üzerinde çalışırdı. Bir cami maketi üzerinde çalışan mimarların el, kol hareketleriyle duygularını yansıtmaya çalışmış.
NAKKAŞ NAHŞİ
16.YY sonları, 17 yy başlarında eserler vermiştir. Osmanlı minyatürüne yön veren nakkaşlardandır. Onun üslubunda başlar büyüktür. Gövdeler kimi zaman deforme edilmiştir. Bu şekliyle figürlerine mizah katan Nakşi, perspektif kurallarını dikkate alarak çizdiği, gözü derinliklere çeken kapı, pencere, kemer, kale, kent tasvirleri yapmıştır.
NAKKAŞ NİGARİ
Asıl adı Haydar Reis'tir. Ünlü kişilerin minyatürlerini yapmasının, portre minyatüründe çok başarılı olmasında rolü büyüktür. Çizdiği insanların, yüzlerini asıllarına benzetmekte çok başarılıdır. II. Selim, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Barbaros Hayrettin Paşa'nın minyatürlerini yapmıştır. Bu minyatürde, II. Selim'i (Sarı) çizmiştir. Selim'i sol elinde yay, sağ elinde de ok fırlatmış olarak, arkasındaki silahtar ağasını sağ elinde karanfil, sol elinde de birkaç ok ile çizmiştir. Kaftanın sol kolunun çıkmış, sağ kolunun giyilir vaziyette olması, ok atarken ağırlığı hafifletmek için olsa gerek.