Ege Üniversitesi Ege Meslek Yüksekokulu Türk Sanat Müziği Akademisyenler Topluluğu'nun 60'ıncı sanat yılında Erol Sayan için, şef Engin Karadağ yönetiminde, düzenlediği konsere katıldım. Bir müzik eleştirmeni değilim ve bu konuda çok da bilgili olduğum söylenemez ama eşimle birlikte çok uzun süredir böyle bir keyif yaşamamıştım açıkcası.
Başta Ege Meslek Yüksekokulu Müdürü değerli hocam Prof. Dr. Semih Güneş olmak üzere tüm öğretim görevlisi arkadaşlarımı performansları için kutluyorum. Arkadaşlarım diyorum çünkü ben de Ege MYO'da üç dönemdir iletişim dersleri veriyorum. Böyle bir ailenin içinde olmak benim için gurur verici.
Bu arada Bornova Belediye Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır'a etkinliğe verdiği büyük destek için teşekkür etmek gerek.
BÜYÜK USTA
Gelelim üstada. Erol Sayan sadece benim değil herkesin hayranı olduğu ve ölümsüz eserlerini keyifle dinlediği bir sanatçı. Kendisi cumhuriyet tarihih en büyük bestekarları arasında gösteriliyor.
Size, "Yine yakmış yar mektubun ucunu", "Kadehinde zehir olsa ben içerim bana getir", "Kordon Boyu Seyrine Düştü", "Aşk Denilen Ateşe Yanalım mı" şarkılarını söylesem ne dersiniz? Hemen mırıldanmaya başlıyoruz değil mi?
156'sı TRT repertuarında olmak üzere, değişik form ve makamlarda 310 civarında eser üreten üstad, kariyeri boyunca pek çok soliste de hocalık yaptı. Onunla ilgili sayfalarca biyografik bilgiye ulaşmak mümkün ancak benim en çok dikkatimi çeken benim gibi endüstri meslek lisesi mezunu olması.
Saygınlık kazanmak için hep bir yerlerden, bir takım referanslara ihtiyaç duyuyoruz. Akademik unvanlar, devlet kademelerinin verdiği unvanlar veya özel sektörde alacağımız unvanlar... Ancak bunların içlerinde en değerlisinin ve kalıcı olanının halkın verdiği unvanlar olduğunu konser gecesi bir kere daha anladım.
Konseri üstad ve eşinin hemen arkasındaki koltukta izledim. Sahne alan tüm değerli sanatçıların üstadın önünde nasıl içten gelen bir saygıyla eğildiğine, gözlerindeki mutluluğa, heyecana şahit oldum. Biz "sıradanların" kabul görebilmek için unvanlarımızı döküp saçmamız gerekirken onun bu sıfatlara ihtiyacı yok sadece ismini söylemesi yeterli, "Ben, Erol Sayan".
Ne büyük mutluluk değil mi?
İyilikle kalın