Genellikle kar amacı gütmeyen toplum yararına tüm çalışmaları, elimizden geldiği kadar destekliyoruz. Olumluya odaklanıyor görece küçük sayılabilecek hataları görmezlikten geliyoruz. Ancak fark ettim ki iyi niyetle, destekçi olmak adına görmediğimiz hatalar zamanla büyüyor, tekrarlanıyor ve kemikleşiyor. Kimse darılmasın diye ortaya konuştuğunuzda da üzerine alınan olmuyor. Kısır döngü sürüp gidiyor.
Bugün bu kısır döngüyü biraz kıralım istedim.
Türkiye İnsan Yönetimi Derneği Peryön Ege Şubesi tarafından düzenlenen 9. İnsan Yönetimi Zirvesi'ne gerek televizyon olarak gerekse gazete olarak en büyük desteği kanaatimce biz verdik. Acaba doğru mu yaptık?
İşte size zirveden küçük notlar...
- Cuma günü 09.45'te başlaması gereken etkinlik benim saatime göre en az yarım saat gecikti. Ne birisi çıkıp özür diledi, ne bir açıklama yapıldı.
- Genelde bu tür organizasyonların en kalabalık olduğu saatler açılıştır ama katılım benim kriterlerime göre fiyaskoydu. Salon ekseri boştu. Standları gezen görevliler dışında pek katılımcı yoktu.
- Sunucu hep "Sayın Valim" diye hitap etti ancak salonda vali yoktu ve sadece yardımcısı vardı. Zaten sayın vali yardımcısı da konuşmasında ne söyleyeceğini bilemedi. Belli ki hazırlıklı değildi. Yani tahmin ettiğim kadarıyla vali yardımcısı zirvenin konusu hakkında bilgilendirilmemiş.
- Yine protokolde yer alan İş-Kur İl Müdürü Sn. Kadri Kabak, "Kadir Bey" olarak takdim edildi.
- Organizasyonun sahibi Peryön, etkinliğin açılışında kendini anlatan kısa bir film hazırlamış. Filmden kimse bişey anlamadı çünkü önceden teknik cihazlar test edilmemiş ve gerekli ayarlamalar yapılmamış. Görüntünün sadece yarısı ekrana geldi. Bu tür etkinliklerde etkinliği düzenleyenler salona çok önceden gider, tüm kontrolleri yapar ve sürprizlerle karşılaşmaz.
- Günün yıldızı olması gereken dernek başkanı, ilk müsameresine çıkan öğrenci gibiydi. Elindeki metni sanki ilk kez orada okuyordu. Heyecanlandı, kekeledi, cümleler kayboldu gitti. Oysa başkanlık biraz hitabet ve temsil becerisi de gerektirir öyle değil mi?
- Konuşmacılar bence özensiz seçilmişti ve bildiklerini okudu. Şüphesiz tüm konuşmacılar kendi alanlarında yetkin insanlar ancak bu tür etkinliklerde konuya uygun konuk seçmek gerekir. Konuşmacılardan Murat Yeşildere bence iyi bir sunum yaptı ancak "Dijital dünyada yeteneklerin yedek kulübesi değişecek mi?" konusunun X, Y, Z kuşağıyla ne ilgisi var? Ayrıca kendisi de bu konuyu nasıl olup da kuşak meselesine bağlayacağını söyledi durdu.
Malesef İzmirli STK'larda bir "İstanbulperverlik" var. Adam İstanbul'dan gelsin de ne anlatırsa anlatsın. Onlar da yüz yerde anlattıkları sunumları elifine dokunmadan tekrarlasın.
Peryön bu etkinliği 9'uncu kez yaptığını söylüyor ancak bana ilk organizasyonlarıymış gibi geldi. Eğer bir etkinlik tam 9 kez yapılıyor ve bu görüntüyü veriyorsa daha ciddi bir sıkıntı var demektir. O da deneyimlerin yeni yönetimlere devretmediği ve her yönetimin silbaştan yaptığıdır. Üzücü...
Son söz olarak organizasyon yapmak profesyonel bir iştir. Dernek personeliyle veya yönetim kuruluyla bu işler olmaz. Ücretini öder ve hizmeti satın alırsınız.
Peryön'deki sevgili dostlarıma, eğer hala varsa, son tavsiyem profesyonel bir halkla ilişkiler uzmanı istihdam etmeleri çünkü yokmuş gibi görünüyor.
İyilikle kalın...
