• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ALİ KOCATEPE

İzmir'de iki gün

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31 Mart 2012, 16:20
Ege Üniversitesi'nden davet aldık. Ödül vereceklermiş. Benim Üniversitem. 1974'te mezun olmuştum Dış Ticaret ve Turizm bölümünden. 1995'te de 40'ıncı kuruluş yıldönümü için marşını yazıp bestelemiştim. Gitmez olur muyuz...
Aysun'la gittik. Bornova'da misafirhanede kaldık. Ödül günü Halit abi (Kıvanç), Uğur Dündar ve Bülent Ortaçgil'le birlikte hem hasret giderdik hem de Üniversite'nin radyosu Ege Kampüs'ün ödüllerini aldık. Gençlerle, öğretim üyeleriyle bol bol fotoğraf çektirdik. On yedi yıl önce bize şarkıyı yaptıran Beyhan Tuna'nın, şimdi öğretim görevlisi olan kızı Yeliz Tuna sunuculuk yaptı. Ve 62 bin öğrencinin internetten verdikleri oylarla belirlenen Radyo Ege Kampüs ödülleri sahiplerini buldu...
***
Çarşamba akşamı İzmir'de uçaktan inip her zaman olduğu gibi Deniz Restoran'da almıştık soluğu. Kuzenlerimle buluşmuş, yemek yemiş, sohbet etmiş, hasret gidermiştik. Bendeniz Giritli Ali, yine şevketi bostana, cibeze saldırıp Ege otlarıyla da hasret gidermiştim. Deniz'den çıkarken kapının önünde İstanbul'dan bir dostla çarpıştık. Ve yazımızın ikinci bölümü bu çarpışmayla başladı...

YENİ BİR "YENGEÇ"

"Aaa, Ali, Aysun!", "Aaa, Ercan!". Birbirimizi aylardır görmemişiz. Öpüşme ve hatır sorma, "burada ne işin var?" sorularına cevap faslından sonra Perşembe akşamı için sözleşme... Nerede? "Yengeç"te...
***
Nereden çıktı bu Yengeç?
"Yengeç" İzmir'in Kordonboyu'ndaki simge restoranlarından biriydi. Yıllar önce kapanmış, anılarımızda kalmıştı...
"Nerede bu 'Yengeç'?"
"Eski yerinde."
Allah allah! Zaman tüneline biniyorum ve 70'li 80'li yıllara uzanıyorum. Alsancak vapur iskelesinin biraz ötesinde, İzmir'in kalburüstü kesiminin balık yediği, İstanbul'dan gelen sanatçıların buluşma yeri "Yengeç Restoran"... Gözümün önünde Erol Simavi, rahmetli Haşmet Uslu, Mazhar Zorlu ve daha kimler kimler...
O muhabbetli, şarkılı akşam yemeklerinden ben de zaman zaman nasibimi alırdım. Yengeç'in sahipleri Turan Ataş'la, soyadını hatırlayamadığım Selahattin beydi. Ben İstanbul'a yerleştikten sonra İzmir'e gelişlerimde şimdi nasıl Deniz Restoran'a uğruyorsam o zamanlar Yengeç'e ve Erol'un Yeri'ne mutlaka uğrardım. Sonra bu iki mekan da kapandı.
***
Ercan Canmutlu, "altı aydır haftanın beş günü İzmirdeyim, burada iş kurdum" dedi. "N'apıyorsun?" "Yağ fabrikası satın aldım"...
"Yengeç'le bir alakan var mı?" "Kerim'le (Özsoydan) ortak oldum. 'Yengeç' bizim yerimiz..."
Standardın dışında, olağanüstü lezzetlerin ardı ardına insanı mest ettiği bir yemek şöleni. Abartmıyorum. O akşam damağımın nasıl bayram ettiğini anlamak için sizin de gidip yemeniz gerek. Ama seçimi siz yapmayın. "Bana bir şölen sunun" deyin. Onlar azar azar getirsin. Bir başka sefere tatmadıklarınızı sipariş edin, onlarla da tanışın... Bana dua edeceksiniz...
***
"Bu işin sırrı ne?" dedim. Kerim Özsoydan aldı sazı eline, anlattıkça anlattı. Neler neler öğrendim. Sır aramızda kalır, paylaşılmaz. Bu nedenle size tüyo veremiyorum. Ercan zaten bir gurme. Kendi zevki için yemekler pişiren, Yengeç'te de dostları için mutfağa giren bir hayat adamı. Daha önce restoran zincirleri de olmuş. Neredeyse yapmadığı iş yok. Asıl işi borsacılık. Bu yağ işinde de altı ayda müthiş yol almış. Sızmasını tattım, bayıldım. "Ben yıllardır Tariş kullanırım" dedim. Güldü, "şimdi Tariş'e kim veriyor yağı?" dedi...
***
Arkadaşları Serkan da takımın içinde. Sabahın dördünde arabalarının bagajında duran çizmeleri ayaklarına geçirip balık halinin yolunu tutuyorlar. Lezzet fırtınasının başlangıç noktası, tüm ürünleri kendilerinin seçmeleri...
O akşam öğrendim ki balık kadar et yemeklerinde de iddialılar. 140 metrekarelik mutfaklarıyla 400'e yakın müşteriye aynı kalitede servis verebildiklerini söylüyorlar. İçki fiyatlarının diğer restoranların altında, hatta market fiyatında olduğunu söylüyorlar.
"Bu nasıl oluyor?" dedim. Onun sırrını da anlattılar...
İzmir kaçamağının finali harika oldu.
Şimdi 14 Nisan Cumartesi akşamına hazırlanıyorum. O gün İzmir Kitap Fuarı'nda kitaplarımı imzalayacağım. Ercan'la Kerim'e söz verdik. Aysun'la İstanbul'dan Ayla Dümer'i ve Müge'yi de getireceğiz. Ercan, modacı Ayla Dümer'in damadı. Yani eşi Müge'yi ve kayınvalidesini alıp Yengeç'teki şölene getirmek için de söz verdik...
Ama Kerim şart koştu. "Geç kalmayın, güneşin batışını çok özel bir rose şarapla izleyeceğiz" dedi...
Tamam, söz Kerimcim...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.