Gelenlere bak!
***
Stevie Wonder deyince öncelikle iki şarkının tınıları geliyor kulaklarıma. "Pastime Paradise" ve "I Just Call To Say I Love You". Piyanosunun başında, yüzünden tebessümü hiç eksik olmayan Stevie Wonder canlanıyor gözlerimde. 62 yaşında, çocukluğundan beri görme engelli Wonder, 22 Grammy ödülü sahibi (yaşayan sanatçılar içinde rekor onda)... Yüz milyonlarca albümü satılmış. Benim de arşivimde 45'lik ve 33'lük albümleri yer alıyor. 14 Eylül'ü sabırsızlıkla bekliyorum...
***
Leonard Cohen belki de 78'inci doğum gününü İstanbul'da kutlayacak. Konser 19'unda, doğum günüyse 21 Eylül. "Güzelliğinin şerefine, alev alev yanan bir keman eşliğinde danset benimle. Aşkın sonuna kadar danset benimle" dediği "Dance Me To The End Of Love" şarkısıyla, o bas bariton sesiyle yüreklerimize bir çizik atmıştı Leonard Cohen.. Yahudi asıllı, Kanadalı bu yazar, şair, müzisyen, şarkı yazarı aslında ilk kez "Suzanne" adlı şarkısıyla 1960'ların sonlarına doğru adını duyurmaya başlamıştı. Sonraları şarkıyı büyük bir aşkla 70'lerde evlendiği Suzanne Elrod için değil, yakın arkadaşı heykeltraş Armand Vaillandcourt'un eski eşi Suzanne Verdal için yazdığını açıkladı.
İlişkiler, cinsellik, yalnızlık gibi temaları işlediği eserleri 1000'den fazla sanatçı tarafından yorumlandı. Kanada'nın en büyük sivil şeref madalyasına sahip Cohen'e bir çok sanatçı da kendi yapıtlarında gönderme yapmıştır. Örneğin Nirvana'nın "Pennyroyal Tea" adlı şarkısında şöyle bir söz var: "Öbür dünyada bir Leonard Cohen ver bana. Sonsuza kadar iç çekebilirim böylece..."
Skyhooks'un "Ego is not a dirty word" albümünde de şöyle bir göndermeye rastlıyoruz: "Bazı insanlar egolarını alt çekmecede saklarlar. Leonard Cohen'le dolu bir buzdolabı kapıdan çıkmak için sarhoş olmak zorunda."
Cohen'i keşfetmek isteyenler için henüz zaman geçmiş değil. Ama hayranları bu konseri kaçırmayacaklardır. Elinizi çabuk tutun...
***
Ve Sting... Nasıl, Stevland Hardaway Judkins denince kimsenin aklına Stevie Wonder gelmiyorsa, Gordon Matthew Thomas Sumner deyince de kimsenin aklına Sting gelmez.
1951 doğumlu bu İngiliz müzisyen Phonix Jazzmen adlı grupla çalışırken bir konsere sarı siyah çizgili süveterle çıkar ve grubun lideri, sanatçıya Sting (arı iğnesi) diyerek takılır. O gün bugündür Gordon'un adı Sting olur....
Önce Police grubuyla adını duyuran Sting'in iki şarkısı benim best of'umun da ilk sıralarında yer alıyor. "Fragile" ve "English Man In New York"... Hatta English Man In New York"u 80'lerin sonlarında Arnavutköy'de Merhaba Bar'da çalışırken ben de söylerdim her performansta en az iki kere...
Sting de Beatles'ın dört üyesi gibi vejeteryan. Bu durumda İstanbul'da şiş kebap yediremeyecek kimse ona. 26 Kasım'da beş kişilik orkestrasıyla Ataköy'de buluşacak hayranlarıyla. Daha önce 2006'da Kuruçeşme Arena'ya gelmiş ve 15 bin müziksevere konser vermişti. "Back To Bass" adını taşıyan dünya turnesi 2011'de başlamıştı. Şimdi bir kez daha Avrupa'ya geliyor. 7 Kasım'da Fransa'da, ardından Slovekya ve Çek Cumhuriyeti'nde sonra da Türkiye'de...
Müzik ziyafetine hazır mısınız?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.