50'inci sanat yılı konserimin ardından Soma'ya geldik. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin (ÇYDD) davetiyle. Maden faciası sonrası Soma'da yaptıkları yaz etkinlikleri, babalarını kaybeden çocukları rehabilite ettikleri bir dolu çalışmanın finalinde bir moral konseri için.
***
Hayatımızdaki en zor sahnemizdi. Çocuklar biz sahne almadan önce müzik öğretmenlerinin yönetiminde hem çaldılar hem de şarkı söylediler. Sahneye çıktığımızda onları yanımıza aldık. Moral aşılayan, sevgi dolu şarkılar seçmiştik onlar için. Hükümet Meydanı'nda Atatürk heykelinin önünde tüm şarkıları onlarla birlikte söyledik. Sesleriyle, danslarıyla en önemlisi yaşadıkları kapkara günlerin ardından yeniden buldukları neşeleriyle o kadar güzel eşlik ettiler ki. Fotoğraflar çektirdik. Zaman zaman çok duygulu anlar yaşadık. Paylaşımları çok güzeldi ve ÇYDD, yaz etkinliklerinin finalinde amacına ulaşmıştı...
Genel Başkan Prof. Dr. Aysel Çelikel'e ve Genel Sekreter Nihal hanıma Soma'da bize böyle bir fırsat verdikleri için Aysun'la birlikte orkestramız adına da teşekkür ediyoruz...
CUNDA'DA İKİ GÜN
Hazır İzmir'e gelmişken Aysun'la iki günlük bir tatil düşündük. Plansız, programsız. Kimseyi tanımadığımız, daha önce gitmediğimiz bir yerde... Cunda'yı kestirdik gözümüze. Soma dönüşü denizin kıyısında bir otel seçtik ve Cunda'ya geçtik. Deniz Otel iyi bir seçimdi. Deniz üzerindeki iskelesinden hem denize girdik hem de iki akşam mavi beyaz örtülü masalarında İrfan Usta'nın nefis yemeklerini yedik. Daha önceden şöhretini duyduğumuz restoranların hiç birine gitmemize gerek kalmadı. İrfan Usta gerçekten bize lezzet yağdırdı. Otelin sahipleri ve işletmecileri Güven bey ve Meral hanım bize evimizdeymişiz duygusunu tattırdılar... Arzu ettiğimiz gibi mütevazi ve sakin bir tatil oldu.
***
Dönüşte Rahmi Koç'un Taxiarches klisesini restore ederek açtığı müzeyi ziyaret ettik. Ardından Muhtar Kent'in babasına ait bin üçyüzü aşkın kitabı bağışladığı, Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı adını taşıyan kütüphaneyi gezip Cunda'nın tepesindeki Cafe Nostalji'den Cunda'ya veda ettik ve tatili bitirdik.
ARDA'YA VEDA
Arda Uskan 40 yıllık dostumdu. İnsan sevgisiyle dolu çok yönlü arkadaşımdı. Yetmişlerde foto roman furyası zamanında en güzel fotoromanların yönetmeni, fotoğrafçısı kısaca yaratıcısı olmuştu. Hey Dergisi'nin kaleminden bal damlayan yazarıydı. O dönemlerde Seyyal Taner için "Nene Hatun" diye bir şarkı yazmıştık ben de bestelemiştim. Daha sonra evlendiği Selda Uskan da çok iyi arkadaşımdı. Sık sık giderdim evlerine. Oğulları Ali'nin doğumunda da yanlarındaydım. Gelişim yayınlarında o Nokta Dergisi'nin yönetmenliğini yaparken ben de Erkekçe'nin yazı işleri müdürüydüm. Gazetecilik ve sinema yönetmenliği tutkularıydı. Yılar önce Hıncal Uluç, Mehmet Y. Yılmaz ve beni Erkekçe'nin üç silahşörleri başlığıyla bir röportajda bir araya getiren de oydu. Dört yıl kadar önce de Ustalara Saygı gecesinde Abbasağa Parkı'nda benim için güzel şeyler söyleyen de...
***
Benimse onun için yazmam ölümünden sonra oldu. Bu değerli ama son yıllarda sahip çıkılmayan sevgili dostumu iki gün öce kaybettik ve toprağa verdik. Çok üzgünüm. Selda ve Ali, Arda'sız kaldılar. Basınımızın en kıvrak kalemlerinden biri kırıldı ve bizleri onu okuma zevkinden mahrum bıraktı...
Üzgünüm son mohikan da gitti. Seni çok özleyeceğiz sevgili Arda. Ama cenazende arkadaşların sözleştik. Birinci yildönümünde Arif'te içkilerimizi seni yadetmek için tokuşturacağız. Huzur içinde yat. Işığın bol olsun...