Çocuğuma rehber olabilmek
Örneğin iyi insan olması, savunmasız insanlara karşı onların ellerinden tutup kaldırabilecek vicdanını geliştirebilmek, önce kendisine saygı duymasını öğretmek ardından da kendisinden başka herkese, her şeye...
İnsanların duygularını anlayabilmesi ve onların duygularına saygı gösterebilmesini öğretmek istiyorum ama işte bunları yaparken de öyle öğretmen olarak değil anne olarak, yaşam rehberi olarak birlikte eğlenerek, gülerek kimi zaman ağlayarak kimi zaman kızarak rehberlik etmek istiyorum.
Bir ebeveyn olarak elbette kış geceleri saatin 3'ünde bir anda uyanıp kızımın yorganı açık mıdır diye kontrol de edebilirim, acaba bugün sınavı nasıl geçti diye endişelenebilirim ya da odasını toparlaması için onu uyarabilirim.
Bazen çok kızsam da ona gider boynuna sarılıveririm ya da en yorgun olduğum anlarda bile onunla oynayabilirim.
Bunların yanında kızıma mücadele etmesini, çabalamasını, pes etmemesini öğretmek için rehberlik etmek de istiyorum.
Mutlu olmak için bile çabalamanın gerektiğini düşündüğüm şu dünyada çabayı, mücadeleyi öğretmeden rehberlik yapmanın hiçbir anlamı olmaz sadece agucuk gugucuk, hoppala diyen bir ebeveyn olmaktan iki adım öteye gidilmez ki.
Yaşamda mücadele etmek, başarmak için çabalamak, iyi insan olmak için çaba harcamak, paraya tamah etmeden -biri- olmak için çabalamak...
Bunu daha iyi anlatmak için belki de şu öyküyü anlatmak gerekir; bir baba oğlundan hamallık yaparak para kazanmasını ister, oğlu da annesine yana yakıla durumu anlatır. Annesi oğluna kıyamaz ve parayı oğluna verir. Çocuk, parayı babasına verir ve "Ben kazandım bu parayı" der. Baba, parayı alıp yırtar, çocuk şaşırır ve boş gözlerle babasını izler. Baba "Git, çalışarak kazan" der. Bu defa çocuk gerçekten hamallık yapar ve parasını kazanır. Babasına gider parayı verir, baba parayı tam yırtacakken oğlu atılır, "Ne yapıyorsun baba? Ben o parayı nasıl kazandım biliyor musun?" der. Baba gülümser, "İşte şimdi çabaladığına inandım."
Tıpkı bu öyküde olduğu gibi sevgili okur, çalışmadan, mücadele etmeden elde edilenlerin insanoğlu için hiçbir anlamı yoktur.
Çocuklarımıza mücadele etmeyi öğrenmeleri konusunda rehberlik etmeliyiz. Bunu nasıl yapacağız diye sorduğunuzu duyar gibiyim; hepimizin içinde başarılı olmak isteyen, mücadele etmek isteyen bir tarafımız var ama elbette her duygu zıttıyla birlikte var olduğuna göre hiçbir şeyi başaramayacağını düşünen, ürken, yetersizlik duyguları içinde boğuşan bir tarafımız da var.
Tıpkı biz yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarımızın da içinde bu duygular var. Önemli olan bunun varolduğunu bilmek ve üstüne gitmek yani mücadele eden tarafı desteklemek, çocuğu spora yönlendirmek ama gittiği spor dalında "Ben gitmek istemiyorum, çok sıkıc" dediğinde "Peki çocuğum" deyip onu spordan almamak tam tersine hangi duygu gitmesini engelliyor ise o duygu ile mücadele etmesini sağlamak için gerekiyorsa mücadelesinde ona destek olmak.
Ya da dersini tek başına yapamayan bir çocuğa "Tamam beraber yapalım" demektense sen başla ben de odanda oturup bir şeyler okurum yardıma ihtiyacın olursa gel burdayım mesajını vermek.
Zaten biz yol göstericilerin de yapması gereken bu değil mi? "Git dene, bir daha dene, bir daha dene... Baktın denemekten yoruldun ben buradayım. Mücadelende seni destekliyorum."
Ama mücadele çocuğun mücadelesi, başarı da onun başarısı. Çocuğunuza bunu öğrettiğinizde sırtınız yere gelmez, hiç korkmayın!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.