Yoğun kış döneminin ardından bir kaç gün tatil yapıp kızımla zaman geçirmek istediğim için Ürkmez'de kaldım. Yaşı gereği kızım benden çok arkadaşlarıyla tabiri caizsse "takılmayı" tercih etti. Bahçede köpeklerle, kedilerle oynadılar. Sokak köpeğimiz peynir de 10 tane yavru doğurunca bizim çocuklar daha bir heyecanlandılar. Evmizin içi her yaz olduğu gibi bu yaz da kreş durumuna geldi. Biz de anneler biraraya gelip malum çocuklarımızla ilgili konuştuk, dertleştik.
Hepimizin ortak kanısı bu çocuklar kışın farklı yazın farklılar. Nasıl yani diyeceksiniz? Kışın okul zamanı çocuklar hırçın, endişeliler. Yazın ise kafalarını oyundan kaldırmadıkları için rahat ve mutlular.
İlginç o halde düşünmeden ve hatta birbirimize sormadan edemedik; peki okullarda ne oluyor da çocuklar hırçın, endişeli hale geliyorlar? Açıkcası benim de aklımı çok kurcalıyor bu soru. Psikolog olduğum için bana da aynı soruyu sordular; neden çocuklar kışları negatifler ve yazları mutlulular? Bir anda gözümün önüne kızımın karnesini aldığı an parkta iki kolunu açıp "3 ay özgürümmmm" diye bağırışı geldi.
ESARET ALTINDA GİBİ
Demek ki acaba çocuklar okulu bir esaret olarak mı görüyorlar? Okullar bu hale ne zaman geldi? Temel kural şu değil mi? Okul çocukların sosyalleşmesini ve yeni bilgi edinmesini sağlamak için öğrenmeye karşı çocukları teşvik eden bir kurum değil mi? Değil demek ki çünkü çocuklar okul başladığında daha endişeli, daha hırçın hale gelebiliyorlar. Baskının ve rekabetin olduğu yerde çocuklarda da "sanki başaramayacaklarına" dair yoğun bir endişe hali başlıyor ki buna bilimce adıyla performans kaygısı diyoruz.
Ebeveynler biraz uyanıksa çocuklarının içinde bulundukları ruh halini algılayabiliyorlar ve bu konuda çözüm yolları bulmaya çalışıyorlar. Ama ebeveynler çocuklarının ruhsal durumlarını bir şımarıklık, edepsizlik olarak algılıyorlarsa maalesef çocukların okuldan kaynaklanan endişeleri çok fazla artıyor ve adeta kendilerini esir gibi hissediyorlar.
YARIŞ ATINA ÇEVİRİYOR
Şu anki eğitim sistemi maalesef çocukları adeta bir "yarış atına" çevirmiş durumda. Çocuklar bütün gün okulda "başarılı olmak-başarısız olmak" kavramıyla yüzleşiyorlar ve rahatlayacakları hiçbir alan da yok. Enerjilerini boşaltacakları hiçbir ders yok. Buna laf olsun diye kısıtlı saatlerde koyulan beden eğitimi dersleri de dahil. Ondan sonra da çocuklarda dikkat dağınıklığı, öğrenmeyi redetme, aşırı hareketlilik, kaygı bozuklukları görülüyor! İçimden bu tanılara "hadi canım siz de" demek geçiyor. Eğitim sistemi çocuklara göre düzenlenmedikten sonra çocuklarımız daha çok "sonradan oluşma dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu", anksiyete bozukluğu, öğrenme güçlüğü tanıları alırlar ve avuç avuç ilaç kullanırlar.
Çocukların yeni bir bilgiyi öğrenebilmeleri için endişe miktarlarının onları motive edecek kadar olması gerekir oysa çocukların endişeleri o kadar fazla ki yeni bir bilgiyi öğrenmekte zorlanıyorlar. Adeta "hedef baskısı" altında eziliyorlar. Şu anki eğitim sisteminin kesinlikle değişmesi ve sistemi şekillendirenlerin çocukların psikolojilerini de gözönüne almaları gerekiyor. Aksi durumda çocuklarımızı bekleyen ruhsal sorunlar adeta mıknatıs gibi çocuklarımızı çekecekler. Demedi demeyin!