Bir hafta daha geçti, sıcaklar umarım epey arttı oralarda... Pazarları daha da uzadı. Sayfiyede olanlar, İzmir'de kalanlar... Dilerim herkes mutlu bir pazar geçiriyordur. Bu satırları size Las Vegas yolunda uçaktan yazıyorum. Dünyanın en önemli kuyumculuk fuarlarından birine, Ekmel Anda'nın sahibi olduğu 'Unique settings of New York'un standlarına gidiyoruz. İyi bir ekip oluştu, uçakta sohbetler, yemekler, keyifli müzik ve Las Vegas yeniden... Pek havalı indik, uçağın önünde karşılayan limuzinler, otelin kapısında özel karşılamalar ve buralarda en sevdiğim Rosie... Size geçen Vegas yazımda bahsettiğim buralardaki en önemli otel zincirinin başındaki birinin sağ kolu. Geçen sefer aklımda kalan Mandalay Bay'in hemen bitişiğindeki yepyeni 'Delano'da ayırmış benim yerimi. Hava çok sıcak demelerine rağmen tahammül edilebilir bir sıcak. Buraya bir tek gelmediğim temmuz ve ağustosta fena imiş.
Şu an sabah 6 burada, yazımı pazar ilavesine yetiştirmek için yolluyorum. Bugünkü ve yarınki fuar anılarını hafta arasına yetiştireciğim. Dün gece Simit+ Smith'in herşeyi Gökhan'la (Çakmak) buranın en ünlü hamburgercisi 'In and out'a gittik. İlk kez gittim, çok ünlü olmasına rağmen; daha önce gitmediğime pişman oldum. Dışarıdan bakınca vasat bir hamburgerci. Kuyruğu görünce 'iyi bir yer' diyorsunuz. Burger'i tattığınızda 'bu ne tat ne lezzet' diye ikincisi için kuyruğa giriyorsunuz.
NY'a geldiğinde arkadaşım Leyla (Kırca Mesulam) Kıbrıs Merit'le Vegas arasında yarışmalar anlaşmalar ve görüşmeler için Vegas'ta mini card'la dolaştığını söyleyince epey ilgimi çekmişti. Bu gelişime nasipmiş, uçsuz bucaksız Mandalay Bay Casino ve otelini birkaç kere dolaştım bu nefis aletle... O kadar ki şehre çıkmayı düşünüyorum tabii ki Demet'le (Sağıroğlu) ile.
Gelelim geçen hafta NY gündemime... Hafta sonu her zamanki gibi benim (hele burada) can arkadaşlarım Zeynep- Ziya'lara gittim Greenwich'e. Çok güzel bir yer, hem tabiat hem o birbirinden güzel evler, hem inanılmaz güzel arabalar, hem insanlar... İnsan görgü kelimesini burada doya doya yaşıyor. Bu hafta sonu da bol bol alışveriş yaptık dev marketlerden, Nur'umuzun yıllarca tanıdığı ve de yemeklerini yediği dünya çapında kişilerin de ahçılığını yaptığı Apo ve Zeynep ile. Apo eve gelince bir menüler döktürdü ki, inanamadık. Bu güzelliklere bir de nefis 'tarot'uma bakıldı. Her şey çok iyi çıktı, doğru da... Yakında geliyormuşum İzmir'e. En çok bu mutlu etti beni. Çok özledim oraları. Gelelim bu hepsi gerçek çıkan 'tarot'a; Kiki baktı, Kiki Kennedy. Bob Kennedy'nin kızı. Biraz evvel dediğim gibi, Greenwich kalitesi ve mütevazılığı. Böyle bir ailenin bu kadar mı olur mütevazı kızları. 2 gün dolu dolu sohbetler ettik, bol bol da temiz hava alarak, 4 köpek 9 kedi ile.
Veeee her haftaki gibi NY'a gelen sadece benim değil sizin de tanıdığınız mutlu kişilerin ardı kesilmiyor. Kesilmesin de... Bu kez benim yıllara dayanan dostluğu, sağlamlığı ile değişmediğim arkadaşım Seyyal (Taner) geldi. Kanada'dan 4 günlüğüne. Kayser'e kahvaltıya mı gitmedik, Central Park'ta yürüyüş mü yapmadık, Broadway'de, Lincoln'de sanat turları mı atmadık, Simit+ Smith'te Türk kahvesi mi içmedik?
Hele Broadway'de rastladığımız 'Chicago' müzikalinin kızı ile pozlarımız çok güzel oldu. Bu arada mutlak bir Broadway şov diye uçan Seyyal yepyeni gösteri 'Something rotten'a da yetişti. Eeeeee içten gelir bunlar. 3 günlüğüne NY'a gelen az kişi koşar bu paha biçilmez gösterilere. Bodrum'da yürüyüş ve laflamalarımıza devam etmek üzere ayrıldık canım cıvıl cıvıl Seyalim'den ve de bir o kadar kaliteli Aydın'dan.
Bu ara bunu söylemeden geçemiyeceğim. Seyya,l Niyagara'yı anlata anlata bitirmedi. İlk seyahatlerden biri orası gözüküyor Allah isterse.
Bu pazar gününüzde beni okuduğunuz (okuyanlara tabii) ve de anılarımı paylaşabildiğim için çok mutlu oldum yine. Hepinize harika bir hafta diliyorum.
