Davetler ve kutlamalarla İzmir’de bir hafta

Günaydın, iyi haftalar.
Bir hafta oldu İzmir'deyim.
Her seferki gibi doyamadım güzel İzmir'e.
Uçaktan iner inmez valizleri eve attığım gibi Aysel'ime (Uysaler) koşturdum onu alıp Reyhan Pastanesi'nde soluğu aldım. Peynirli, zeytinli, yumurtalı, su börekli, simitli, boyozlu, bergamotlu çaylı nefis bir brunch'a başladık ki gözümde tüten Şebnem (Bursalı) ve ardından Yasemin (Şenkula) katıldı.
Bu brunch'ın tadından yenmez oldu. Kardeşim kadar sevdiğim bu 3 hanımla 11.00'den 03.30'a kadar doymaya çalıştık birbirimize. Ardından minik bir market alışverişi...
EKOL AİLESİ
Buzdolabı boş kalmasın misali.
Kadim dostlarımız Ekol ailesi yani Figen- Mehmet Baz ile hasret yemeği. Eve döndüğümde valiz açma, eşyaları yerleştirme faaliyeti sabaha kadar sürdü diyebilirim serettiğim filimlerle. Uçağa binmeden son gecemde canım arkadaşım Şule'min evinde kalmıştım New York'ta iken. Trumph'ın olaylı geçen gecesinde TV'den sabaha kadar gelişmeleri takip ettiğimiz, sabah bindiğim uçakta film seyredip 9 saati doldurduğumdan, iner inmez güne devam ettiğimden, bunun üzerine 2 gece de çok az dinlenebildiğimden aşagı yukarı 70 saat uykusuz kaldım.
Dostlarla olmak için feda olsun...
Sabah 'Alsancak Unlu Mamulleri'...
Aile hekimliğine uğrama, küçük kontroller, akşamüstü yılların arkadaşı Alsancak'ta butiğinin devamlı açık olduğu 25 altın yılını kutlayan Miraç'a tebrik öpücüğü... Dostları ve müşterilerinin katılımı ile renkli bir parti veren arkadaşımın neşesine bayıldım.
Güzel de kıyafetler getirmiş İzmirli güzel giyinen hanımlara.
Tebrikler başarılar Miraç...
TAM BİR ZİYAFET
Açıldığı günden beri (Defne Atakan Başer ile) lezzetlerine doyamadığım Alsancak'ın en iyilerinden 'Leone'a gidildi. Enginarlı quiche lorraine'den sonra yepyeni lezzetler yapmış 'Leone'...
Beni tanıyanlar iyi bilirler ve yemeğe davet ettiklerinde mutlu olmam için patatesli köfte hazırlarlar.
İşte patates-köfte diye gittik.
Saydım, 17 çeşit yemek vardı benim favori yemeğime ek olarak.
Ama ben 2.5 tabak yemeyi becerdim köfteden. Yıkılıyordu Figen Baz'ın hazırladığı inanılmaz ziyafet.

İYİ Kİ DOĞDUN MEHMET BAZ JR.
Pazar günü bahsettiğim İzmir'in sağlık ve kültür İmparatorluğu Ekol'un, Halil Akdeniz sergisinin açılış gününün akşamı 'Deniz Kent Restaurant'ta verdiği yemek çok ama çok güzeldi. Ardından öğlenden başlayıp akşam yemeği dahil o saatlere kadar süren çok haz aldığım pazar günümüz geldi. Mehmet Baz'ın nazarlar değmesin ender yakışıklılıkta 1 yaşına basan torunu Mehmet Baz jr.'un yaşgünündeydim. Anne Aşkın ve baba Sami'nin misafirperverliğinde harika bir gün geçirdik.
Ama NY'ta verdiğim kiloları sayelerinde geri almaya başladığımdan İstanbul'a yol alıyorum. Tabii haftaya Ekol'e gelmek üzere...
BROADWAY müzikalleri gibi
Ardından eve gidip artık uyumam gerekirken dostlarım Ömer (Yılmaz) ve Uğur'un (Babürhan) oynadıkları 'Marko Paşa' Fuar İnönü Sanat'ta Uygur Kardeşler'le sergilendiğinden kendimi kuliste buldum.
İyi ki de gitmişim, özlemişim hepsini. Nefis bir gösteri. Tekar izledim kulisten. Geçen yazdığımda da anlatmaya çalışmıştım, bayıldığım Broadway müzikalleri gibi bu başarılı ekibin oyunu. Rol alan tüm kızların mı sesleri bu kadar güzel olur.
BAŞARIYA ALKIŞ
Bu kadar mı iyi oynarlar.
Kostümünden dekoruna, müziklerine, şarkıların sözlerine kadar her şey bu kadar mı mükemmel olur. Hele rahmetli Nejat Uygur'un harika eşi Necla Uygur'u tekar alkışladığıma ne kadar mutlu oldum anlatamam. Süheyl ve Behzat kardeşler, tiyatroların bu kadar zorlandığı bugünlerde yılmadan bu yenilikleri yapıp başardığınız için de sizi alkışlıyorum. 'Yeşilçam Şarkıları' diye bir şov hazırlıyorlar ki eminim yıkıp yıkıp geçecek.
Akşam gösteriden sonra kaldıkları otelin restoranında verdikleri yameğe gittik. Eski Fuar günleri akşamlarını yaşadım hani bir an olsa bile. Bir de güzeller güzeli Emine Ün katılıp 'Marko Paşa'yı daha da renklendirdi.
Yeni tanıdığım bu kızı çok sevdim.
Hayırlı olsun derim.
Türk Mutfağı'nın LEZİZ ÖRNEKLERİ
Veeeee İstanbul'dan evvel minik İzmir turları. Benim çok sevdiğim güzel kızım Yasemin (Şenkula) ile iş çıkışı pek merak ettiğim 'Mavi Bahçe Alışveriş Merkezi'ne gittik. Devasa bir mağaza, restoran, kafe, sinema ve renk dünyası... Epey uzun sürüyor dolaşması.
Çok büyük bir konsept. Makro Center, Starbucks, Midpoint, Adabeyi ve onlarca isim arasında yeniler de var. 'Defne Ağacı'...
ÖZEL BİR MEKAN
Bana yeni bir mekan gibi gelse de başta enginar çorbası, Alaşehir kapaması, ciğer sarma, Şevketi bostan, enginarlı kuzu, gömme patlıcan ile İnanılmaz lezzetli bir Türk mutfağı sunuyor. Benim diyen Türk mutfağı eksperleri bir uğrasalar da bu leziz mutfaktan tadım alsalar. Bu tertemiz mutfaklı pırıl pırıl lokantanın işletme müdürü Erdoğan Okan, konseptin sahibesi Meral Enç'in başta Antakya mutfağı olmak üzere değişik yörelerin Türk mutfağından esinlenerek bu harika menüyü hazırlayıp sunduğunu anlattı.
TELEFONUN hızlı ustaları
İzmir'in telefon dahileri... Evet, NY'ta arka cebime (büyük hatayla) koyduğum telefonum maalesef aynı cepte olan anahtarımın azizliği ile bir nokta ile başlayan ekran faciası 1 saat içinde noktanın tüm ekranı kaplaması ile hayatını sona erdirdi. Gittiğim tüm mağazalarda, bayilerde çok fazla bir ekran ücreti çıkınca karşıma yeni telefon almayı tercih ettirdi bana. İzmir'e getirdiğim telefonuma ekran aradım. Hani belki daha uygun bir fiyat olabilir diye. Fiyatı kabullendim, bu kez 15 günden başladı bekleme süresi.
DÜĞÜN HEYECANI
Tesadüfen Kıbrıs Şehitleri'nin başında önünden geçtiğim telefon mağazası hem uygun bir fiyat hem de kısa bir süre verdi... 45 dakika gibi. 'Telelife İletişim' süpersiniz. Patron Sercan Geniş, gencecik kibar mı kibar, bilgili mi bilgili. Bir de yardımcısı var ki, altın elli. Bir de bu ara pek heyacanlı (bu hafta Fuar Göl'de düğünü var). Helal olsun iki bu 2 delikanlıya teslim ettim telefonu. Hem görgülü hem bilgili hem de kıvrak zekalı olunabiliyormuş. Telefon sadece restoran kafe masalarında sokaklarda vaktimizi kendimizden geçercesine almıyormuş.
İlmi de varmış. Tebrik ediyorum bu tarz gençlerimizi... Başarılar gençler...