Bayramdan bayrama aklımıza gelen insani değerlerimizi, günümüzün tüketim ve rekabet kültüründe gözardı etmemizin sonuçlarıyla ilgili bir yazı tutturmuştum önce. Ve buna dayanarak, insanın en büyük yaşama gücünü alacağı sanata nasıl da dört elle sarılması gerektiğini anlatacaktım.
Sonra düşündüm ki, zaten olumsuzluklarla seyreden hayatımızda, hiç değilse bu bayram gününde tebessüm uyandıracak bir pencere açayım. Aklıma beni bol bol gülümseten, mail yoluyla aldığım bir yazıyı sizinle paylaşmak geldi.
Ha, bugün kaleme almayı düşündüğüm yazı da çöpe gitmiş değil elbette. O da yarına kaldı sadece.
***
Olay: Bir piliç, yolda karşıdan karşıya geçer.
Soru: Piliç neden yolun karşısına geçer?
Eflatun: İyiliği için. Çünkü gerçek öbür taraftadır.
Rene Descartes: Yolun öbür tarafına geçmek için.
Aristotoles: Karşıdan karşıya geçmek piliç doğasının gereğidir.
Karl Marx: Tarihsel olarak kaçınılmazdı.
Sigmund Freud: Pilicin karşıdan karşıya geçmesiyle ilgilenmeniz, sizde güçlü ve latant bir cinsel güvensizlik duygusunu ele vermektedir.
Buda: Bu soruyu sormak, sizin kendi piliç doğanızı inkar etmenizdir.
Galilei: Oysa piliç karşıdan karşıya geçiyor...
Einstein: Pilicin yolun karşısına geçmesi ya da yolun pilicin ayakları altında yer değiştirmesi, tümüyle sizin gösterdiğiniz referansa bağlıdır.
***
Bill Clinton: Anayasa üzerine yemin ederim ki bu piliçle aramda hiçbir şey geçmemiştir.
Georg W. Bush: Pilicin bu yolda Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen cezalandırılmadan karşıdan karşıya geçmesi, demokrasiye, özgürlüklere ve adalete kafa tutmaktır. Bu durum, Amerika'nın o yolu çoktan bombalamış olması gerektiğini göstermektedir.
Süleyman Demirel: Piliç geçmişse geçmiş, geçmemişse geçmemiştir. Binaenaleyh, geçmek istemiş de biz mi engellemişizdir.
Turgut Özal: Benim pilicim işini bilir.
Bülent Ecevit: Bilmiyorum, Rahşan'a bir sormam lazım.
Tansu Çiller: Bu memleket için karşıdan karşıya geçen piliç de bizimdiiir, onun üzerinden geçen traktör de...
Tayyip Erdoğan: Ben tavuklu sandviç de satmıştım.
Abdullah Gül: Hayır, bana böyle bir bilgi verilmedi. Ama piliç karşıdan karşıya geçtiyse, hükümetimizin gereğini yapacağından kimse kuşku duymasın.
Ahmet Necdet Sezer: Pilicin karşıya geçtiği yer kamusal alansa, başörtülü geçemez.
Deniz Baykal: Piliç Cumhuriyet'in ilkeleriyle bağdaşmayacak bir adım attıysa, Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız.
Türk erkeği: Piliç sarışın mı, esmer mi?
Ya sizi pilicin hangi durumu ilgilendiriyor...
Atilla Olgaç, gerçekten düşman başınaymış!
Hatırlar mısınız bilmem. "Böyle sanatçı düşman başına" diye başlık atarak vermiştim, o zamanlar Devlet Tiyatrosu sanatçısı olan ve 'Kurtlar Vadisi' dizisinde oynayan Atilla Olgaç'ın bir TV programında döktüğü incileri...
Hani demişti ya sanatçı beyefendi, "Kıbrıs çıkarması sırasında, Ada'da askerliğimi yaparken Rum esirlerin kafasına sıkmıştım. Aha şu kadar mesafeden" diye.
Sonra da ayıbını temizlemek için, "Aha şaka yapmıştım canım" diyerek çark etmeye uğraşmıştı. Bu sözlerin şakaya gelmeyeceğini ve esirlerin korunmasıyla ilgili uluslararası yasalara aykırı davranmaktan dolayı Türkiye'nin cezalandırılabileceğini vurgulamıştık. Tabii 'ti'ye alıp dalgasını geçenler de olmuştu.
Ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, savaşta kaybolan 18 Rum askerinin ailesi tarafından açılan davaya gülüp geçmedi. Türk devleti suçlu bulundu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin kimi maddelerine aykırı davrandığı gerekçesiyle, kaybolan Rumların dava açan ailelerine 12'şer bin euro ödemeye mahkum edildi.
Hep böyle yalanlar sıkmaya devam et Atilla Olgaç, iyi mi!