Dünya müziklerinden bir 'nostalji' ziyafeti...
Neden nostaljinin tadını en çok müzik dinlerken çıkarırız? Çünkü hayat boyunca tüm 'özel anlarımızı' işaretleyen ezgiler vardır ve onlar ister istemez belleğimize kopyalanmıştır. Ne zaman birini işitsek, anı defterimizin sayfaları aralanıverir. Ardından eski günler fotoğraf kareleri gibi geçer gözlerimizden.
Neler canlanmaz ki o çerçevelerin içinde? Sevdalarımız, dostlarımız, sevinçlerimiz, hüzünlerimiz, çocukluğumuz, gençliğimiz, hayallerimiz birer birer çağrışır hafızamızdaki şarkıların tozu silindikçe...
***
O yüzden hangi dilde olursa olsun ziyafeti doyumsuzdur eski(meyen) şarkıların. Zaman-mekan gerçekliğinden kopuverir, geçmişin buğulu koridorlarında buluruz kendimizi.
Tabii şu sıralar, eskiye özlem duymanın keyfini yaşayabileceğimiz fırsatlar da az bulunur hani. Ama ben geçtiğimiz cuma gecesi tanıştığım 'Özgen Akçagül Blue Note Orkestrası' sayesinde, uzun zamandır hasret kaldığım nostalji yolculuğunun en keyiflisine çıktım. Unutulmaz bir geceydi. Hiç bitmesin, hiç dönmeyeyim istedim, gerilere doğru ilerledikçe...
***
Orkestranın kurucusu ve şefi, öğretim üyesi Özgen Akçagül konser boyunca piyanosunun başındaydı. 5'i bayan, 8 nadide genç solist, iki bölümden oluşan konserde seslendirdikleri 24 parça ile Atatürk Kültür Merkezi'nin salonunu dolduranları duygulandırdı, coşturdu, hüzünlendirdi... 'Blue Note Orkestrası'nın, yüzlerce hayranını ezgilerle zaman yolculuğuna çıkardığı repertuvar yelpazesi, dünya müziklerinin en beğenilen ve klasikleşmiş örneklerinden oluşuyor. Üstelik her konserlerinde farklı parçaları listelerine alarak, sürekli 'yeni' kalmayı da başarıyorlar.
***
Ya o danslar... Evet, sadece kulağa hitap etmekle kalmayan 'Blue Note' konserinde, bazı şarkılara dansçı çiftler mükemmel koreografileriyle görsel tat kattılar. Özgen Hoca gerçekten alkışlanacak, kutlanacak bir konseptin temelini atmış.
Dünya müziklerini ve danslarını genç kadrosuyla sahneye taşıyan bu orkestranın geleceği çok parlak. Şahsen, bundan sonraki her adımlarını fire vermeden takip etmeyi sürdüreceğimi gönül rahatlığıyla duyuruyorum. Eminim onları ayakta alkışlayan tüm izleyiciler de yaşadığım duygulanımı paylaşıyordur.
***
Bitmedi... Aslında en baştan söylenmesi gerekeni sona bıraktığımın ayırdındayım. Nedeni, bu köşenin sanatsal boyutu öne çıkarmayı ilke edinmesidir. Cuma geceki konser, Yeni Asır gazetesinin sponsorluğunda, Ege Lösemili Çocuklar ve Onkoloji Derneği'nin desteğiyle düzenlendi. Gişeye bırakılan gelir ise Ege Üniversitesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi'nde tedavisi süren minikler için kullanılacak. Dolayısıyla sanat ve sosyal sorumluluğu buluşturan konserin genel koordinatörü, öğretim görevlisi Şahin Ünal, teşekkürün en büyüğünü hak ediyor. Sağolun hocam...
Neler canlanmaz ki o çerçevelerin içinde? Sevdalarımız, dostlarımız, sevinçlerimiz, hüzünlerimiz, çocukluğumuz, gençliğimiz, hayallerimiz birer birer çağrışır hafızamızdaki şarkıların tozu silindikçe...
***
O yüzden hangi dilde olursa olsun ziyafeti doyumsuzdur eski(meyen) şarkıların. Zaman-mekan gerçekliğinden kopuverir, geçmişin buğulu koridorlarında buluruz kendimizi.
Tabii şu sıralar, eskiye özlem duymanın keyfini yaşayabileceğimiz fırsatlar da az bulunur hani. Ama ben geçtiğimiz cuma gecesi tanıştığım 'Özgen Akçagül Blue Note Orkestrası' sayesinde, uzun zamandır hasret kaldığım nostalji yolculuğunun en keyiflisine çıktım. Unutulmaz bir geceydi. Hiç bitmesin, hiç dönmeyeyim istedim, gerilere doğru ilerledikçe...
***
Orkestranın kurucusu ve şefi, öğretim üyesi Özgen Akçagül konser boyunca piyanosunun başındaydı. 5'i bayan, 8 nadide genç solist, iki bölümden oluşan konserde seslendirdikleri 24 parça ile Atatürk Kültür Merkezi'nin salonunu dolduranları duygulandırdı, coşturdu, hüzünlendirdi... 'Blue Note Orkestrası'nın, yüzlerce hayranını ezgilerle zaman yolculuğuna çıkardığı repertuvar yelpazesi, dünya müziklerinin en beğenilen ve klasikleşmiş örneklerinden oluşuyor. Üstelik her konserlerinde farklı parçaları listelerine alarak, sürekli 'yeni' kalmayı da başarıyorlar.
***
Ya o danslar... Evet, sadece kulağa hitap etmekle kalmayan 'Blue Note' konserinde, bazı şarkılara dansçı çiftler mükemmel koreografileriyle görsel tat kattılar. Özgen Hoca gerçekten alkışlanacak, kutlanacak bir konseptin temelini atmış.
Dünya müziklerini ve danslarını genç kadrosuyla sahneye taşıyan bu orkestranın geleceği çok parlak. Şahsen, bundan sonraki her adımlarını fire vermeden takip etmeyi sürdüreceğimi gönül rahatlığıyla duyuruyorum. Eminim onları ayakta alkışlayan tüm izleyiciler de yaşadığım duygulanımı paylaşıyordur.
***
Bitmedi... Aslında en baştan söylenmesi gerekeni sona bıraktığımın ayırdındayım. Nedeni, bu köşenin sanatsal boyutu öne çıkarmayı ilke edinmesidir. Cuma geceki konser, Yeni Asır gazetesinin sponsorluğunda, Ege Lösemili Çocuklar ve Onkoloji Derneği'nin desteğiyle düzenlendi. Gişeye bırakılan gelir ise Ege Üniversitesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi'nde tedavisi süren minikler için kullanılacak. Dolayısıyla sanat ve sosyal sorumluluğu buluşturan konserin genel koordinatörü, öğretim görevlisi Şahin Ünal, teşekkürün en büyüğünü hak ediyor. Sağolun hocam...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.