İki hafta önce kullandığım yıllık iznimde, İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin organize ettiği 'Türkiye Renkleri' konseri için Muğla'daydım. Halk ezgilerimizi, batı müziği formatıyla çok sesli hale getirerek opera tarzında seslendiren Türkiye Renkleri'nin hangi fikirden doğduğuna daha önce değinmiştim. Dört yıldır yurtdışı ve yurtiçi turnelerini sürdüren grubun amacı, yerel şarkılarımızı dünyanın her yerinde beğeniyle dinlenecek bir düzenlemeyle aktarmak. Ayrıca Türk izleyicisine de opera ve batı müziğini sevdirmek...
***
Opera sanatçıları soprano Aytül Büyüksaraç ve bariton Gökhan Koç'a, piyanoda Demet Eytemiz hocamızın yanı sıra klasik Türk müziği sazlarından bendir, kanun, ney ve kemençe sanatçıları eşlik ediyor. Ayrıca batı ve doğu müziğinin sentezini sunan Türkiye Renkleri'nde semazen ile klasik balenin eşzamanlı dansları da sahneye görsel bir zenginlik katıyor.
İznimde zamanı bol bulunca, Muğla Üniversitesi'nin daveti üzerine yola koyulan Türkiye Renkleri kafilesine bendeniz de katıldım. Akyaka sahiline kaçamak yapmayı da kapsayan turne programı oldukça zevkliydi.
Özellikle bariton Gökhan Koç'un, grubun adına uyan 'renkli' kişiliği sayesinde yaşadığımız sürprizler ve kendisiyle ilgili anekdotlara yarınki yazımda değineceğim. Çünkü turne izlenimlerimin bugünkü bölümünde, konserin düzenlendiği Muğla Üniversitesi'nden söz etmek istiyorum.
***
Muğla Üniversitesi'ne vardığımızda, kendimizi tahmin etmediğimiz kadar güzel ve ferah bir yerleşkenin içinde bulduk. Ardından Atatürk Kültür Merkezi binasına adımımızı attığımızda, başımızı ne yana çevireceğimizi şaşırdık doğrusu. Yapının mimari estetiği bile, üniversitenin eğitim kalitesine ilişkin ilk izlenimlerimizin oluşmasını sağladı. Hele bir de konserin verileceği salonu görmelisiniz. Her türlü gösterinin profesyonelce düzenlenebileceği donanımda bir salon yaratmışlar. Bin 50 kişilik devasa mekan, kapasite ve sahne büyüklüğü açısından İzmir'deki üniversiteleri utandırıyor.
Sahne mizanseni hazırlanırken bir piyano getirdiler orta yere, öyle bir aleti bizim Dokuz Eylül'ün konservatuvar tarihinde gören olduysa beri gelsin. Tam kuyruklu 'Steinway' marka... Hepimiz 'helal olsun' deyip kaldık.
***
Yerleşke içindeki AKM'de, büyük salonun yanı sıra 320, 220 ve 185 kişi kapasiteli üç salon daha yer alıyor. Üstelik sürekli faal olan bu mekanlar, birbirinden güzel etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Oradayken incelediğim, üniversitenin aylık faaliyet programında yok yok... Söyleşiler, konferanslar, konserler, oyunlar ve çeşitli kültür buluşmalarıyla, eğitimin sadece derslerden ibaret olmadığının en güzel örneğini oluşturuyor Muğla Üniversitesi.
Konsere özellikle öğrencilerin gösterdiği ilgi, Muğla'nın kültür gelişimine üniversitenin koyduğu katkıyı daha iyi görmemizi de sağladı. Yetiştirdiği gençlere kültür sanat alanında artı değerler yüklemeyi sorumluluk edinen üniversite Rektörü Prof. Dr. Şener Oktik ile tüm yetkilileri tek tek kutluyorum.
***
Bu arada Muğla'ya kadar gitmişken, Belediye Başkanı Osman Gürün'ün çabalarıyla geçtiğimiz yıllarda açılan Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi'ni ziyaret edemeyişime üzüldüm. Orkestra çukurundan, ses ve ışık düzenine kadar en üst düzeyde teknik imkanların kullanıldığı bir sahneye sahip olan merkezin, 2 yıl önceki açılışında da Türkiye Renkleri sahne almıştı. CHP lideri Deniz Baykal'ın da katıldığı törenle hizmete giren 650 kişilik salon, her yıl birbirinden değerli sanatçı ve grupları ağırlıyor. Bir gün ben de fırsatını bulup mutlaka gideceğim.