Dimağından kültür fışkırıyor... İçi içine sığmıyor, yüreğindekiler ekrandan taşarken... Bir anda şaşırtıveriyor hayata bakışıyla, sonra tam kahkahalara boğarken gözlerinizden yaşlar süzülmeye başlıyor. Ama izlerken, kendi ışıltınızın yansıdığını hissediyorsunuz onun gözlerinden...
Ne rol yapıyor, ne de oynuyor karşınızda. Usta tiyatroculuğu da oradan geliyor. Anlattıklarını yaşıyor, bize de basbayağı yaşatıyor Ali Poyrazoğlu. Onun kadar içten 'Bendeniz Ali Poyrazoğlu' diyen, onun kadar sevgiyi dokunaklı cümlelerle insanın kalbine işleyen bir gönül adamı daha zor çıkar bu sahne dünyasından.
***
İnanılmaz etkileyicidir şiir okuması... Ama asıl hayranlık uyandırıcı olanı, hatalarımızı da şiir okurcasına yüzümüze vurması. İster espriyi patlatsın, ister ağlatsın, isterse küfrü bassın... Fark etmez, her koşulda sorguladıklarımızdan arta kalan bilgi kırıntılarıyla zenginleşerek uğurlayacaktır bizi Ali Poyrazoğlu. Onu ayrıcalıklı kılan, aydınlığı ve çok yönlülüğü zaten. Hem tiyatronun hem konuşmanın hem şovun hem de hocalığın üstadı...
***
Şimdilerde pazar akşamları Habertürk'te yayınlanan 'Gölgede Muhabbet' programında izliyorum üstadın doyumsuz sohbetlerini. Dilimize 'talk show' terimiyle dolanan 'konuşma gösterisi' ile 'stand up' denilen tek kişilik sahne şovunun ustaca karışımından olağanüstü bir lezzet sunuyor Poyrazoğlu.
Hani o iki lafı tutkalla dahi birleştiremeyenlerin, yanlarındaki koltuğa oturttukları şarkıcılara üç dakikada bir 'hadi kalk bir şarkı söyle' diyerek 'talk show' yerine 'kalk şov'a dönüştürdükleri programlardan kaçanların sığınacağı bir yuvayı andırıyor 'Gölgede Muhabbet'. Sanki Ali Poyrazoğlu, geçerken evimize uğramış gibi...
***
Elbette kendini 'konuşma sanatının ustası' sayanların da benzeri programlarını izliyoruz. Ama Poyrazoğlu'nun karşısına geçince, gözünüzü alan ışığın farkı kendini hemen belli ediyor. Çünkü o egolarıyla kendini tatmin ederek, herkesi aşağılamaya çalışmıyor.
Ali Poyrazoğlu bizimle konuşuyor, dertleşiyor, zaaflarımıza ayna tutuyor. Hayata aşkla, sevgiyle tutunmanın inceliklerini, sevdiğimiz insanın göğsünde geçirdiğimiz zamanın değerini yüreğimize dokunarak anlatıyor... Ve aynı anda, ne kadar boş şeylerde mutluluk aradığımızı da aklımızın kıyısına yerleştiriveriyor.
***
Onun heyecanı, enerjisi ve bilgeliği, stüdyosunu dolduran gençlerin gözlerinde ışıldıyor. Hayranlıkla dinliyorlar, duygulanıyorlar, gülüyorlar ve anlıyorlar her şeyden önce. Ruhun, aç gözlerimizden daha çok beslenmeye ihtiyaç duyduğunu... Boş boş güldürüp, boş boş baktırıp, bomboş yollamıyor insanı zekanın gölgesindeki muhabbetler.
Ayrıca muhteşem bir stüdyo tasarımı var Gölgede Muhabbet'in... Kuklaların, oyuncakların, maskotların, resimlerin süslediği bir sanat galerisinden yayın yapıldığı hissine kapılıyorsunuz. Ali Poyrazoğlu, konuklarının alkışlarını içinde topladığı ve yeryüzünden göç etmiş sanatçılara yolladığı 'alkış kutusu' espirisiyle de arkalarında derin izler bırakan ustalara vefanın önemine dikkat çekiyor.
***
Programına davet ettiği birbirinden değerli sanatçılarla kurduğu sohbetler de büyük tat veriyor izleyicilere. Onlarla paylaşımları, tazeledikleri anılar ve anlatılan komik hikayeler, zaman yolculuğunun tünelinde kahkahalarla getirip götürüyor Ali Poyrazoğlu hayranlarını...
Bu programın tek eksiği var! O da on yıldır Ali Poyrazoğlu tarafından radyoda saklanarak, televizyona sıçramasında çok geç bırakılmasıdır. Ama ünlü tiyatrocu, TV'de uzun zamandır eksikliği hissedilen bir boşluğu, her pazar 'dolu dolu' telafi edecektir.
İyi seyirler...