Yıllardır tutturmuş gidiyorlar, 'eski bayramlar ne güzeldi, çok farklıydı...'
Ne bekliyordunuz? O zamanlar cep telefonu yok, SMS yok, internet yok, facebook yok, twitter hak getire...
Tüm bunların yerine 'utanmak' var. Yani bayramı yıllık iznin bir bölümü havasına sokarak soluğu yazlıklarda ya da tatil cennetlerinde almayı 'ayıp' saymak...
Evinde el öptürmeyi bekleyen büyükler, onları ziyarete giden küçükler var.
Artık bakıyorum da, eskileri ballandıra ballandıra anlatan amcalar, teyzeler bayram kapıyı çalınca çoktan topuklamış. 'Yaşlılar kenti' İzmir'in sokaklarında in cin top atıyor.
***
Kimin evine varsak kapı duvar.
Herkeste benzer yanıt ve dostane davetler...
- Şöyle tatili fırsat bilip çoluk çocuk yazlığa kaçtık. Buyurun, sizi de bekleriz... Eh, gelemezseniz bayramdan sonra görüşürüz artık.
Çok beklersiniz!
Bence bu 'Geçmiş bayramınız kutlu olsun' özdeyişi de bayram yazlıkçılarının icadı. Ziyaretleri tatil dönüşüne erteleyenlerin... Yoksa ne diye tarihi geçmiş bir bayram tebriğini kabul edelim?
***
Hele kimileri iyice kabak 'pişkin'liği veriyor. Eski bayrama yeni adet getiren onlar değilmiş gibi hayretle soruyorlar: "Bu güzel havada evde mi oturacaksınız ayol. Kaçmıyor musunuz bir yerlere?"
- Yoo, bir şey düşünmedik...
Hemen kesiyorlar, acınası bir hale düşmüşüz gibi yüzlerini ekşiterek: "Aaa gelin bizim oraya. Denize gireriz, akşama mangal yakarız..."
Zaten yakmasanız şaşarım.
Hani, 'birlik ve dayanışma duygularıyla kenetlendiğimiz...' diye uzayıp giden Ramazan mesajları var ya. İşte orada belirtilen kenetlenme ruhunun kesiştiği en önemli nokta 'mangal'.
Türk milleti için havada tüten et kokuları kadar çekici bir çağrı merkezi var mı?
***
Tepki gösterince de bozuluyor bizim bayram alemcileri.
"Canım, tatil yapmayalım mı..."
Yapmayın arkadaş, yapmayın... 'Bayram' diye bir kavram var ama 'Bayram Tatili' sizin uydurmanız! Resmi tatilin amacı da yakınlarınıza gidip gelebilesiniz diye, kaçıp Marmaris'te keyif çatasınız diye değil.
Hoş, teknolojide çareler tükenmez. Nasılsa kısa mesajdan 'toplu iletişim'in yolunu bulmuşuz. Herkese hitap edecek şekilde ortadan bir şeyler yaz, tüm sevdiklerine-sevmediklerine cepten aynı anda ve hızda gönder. Gönül almak uğruna tek tek aramaya değer mi?
İçin rahat etmediyse, aynı satırları bir de facebook ve twitter'dan 'kopyala yapıştır' yap, yolla...
***
Ebeveynlerin kitleler halinde facebook hesabı açtırması boşuna mı? Maksat oradan da bir hakimiyet kurmak; çoluğuna, çocuğuna, yeğenlerine laf yetiştirmek.
Elbette bu yıl bizim akrabaların da fırsatçılıkta kimseden kalır tarafı yoktu. İşgalci devletler gibi Ege kıyılarını paylaşmışlar. Bodrum, Seferihisar, Mordoğan, Kuşadası, Çeşme, Burhaniye, Çanakkale...
Apışıp kaldık, kimin elini öpeceğiz diye.
Rahmetli babaannem ve anneannem yaşıyor olsaydı görürdüm ben sizi!
***
Sonra lafa gelince, 'eski bayramlar şöyleydi...'
Evet öyleydi ama sizler de 'böyle' değildiniz. O yüzden şimdiki bayramlar, 'şöyle böyle' kutlanıyor işte.
Eh ne yapalım, tatilden dönen tüm 'geçmiş bayramcı'lara selam olsun. Hepinizi köşemden öpüyorum, idare edin artık!
Ha, bu arada birisi çıkıp da, "Hadi oradan köftehor, sen her bayram çalışıyorsun da garezin ondan" derse, ne diyeceğimi bilmiyorum. Çaktırmayın...