Dinçer'in, İzmir'de 'Kukla Okulu' ısrarı
Oturmuş, tüm öfkemi satırlara boşaltmıştım.
***
Selçuk Dinçer'le de 4 yıl önceki o yazımdan sonra tanışmıştık. Çılgınca fedakarlıklarla yola çıktığı festivalin yerel yönetimler başta olmak üzere, eğitim, kültür, iş ve basın camiasında beklediği reaksiyonu yaratmayışından dertliydi.
Bunun nedeni, İzmir'de güzel gelişmeleri sahiplenme duygusunun geç gelişmesiydi. O refleks zayıflığını, insanı delirten duyumsamazlığı aşmanın sabır gerektirdiğini biliyordu Selçuk Dinçer... Ben de bu savaşın karargahını öncelikle basında kurmak gerektiğinin farkındaydım elbette. O yıldan itibaren, Yeni Asır gazetesi 'İzmir Uluslararası Kukla Günleri'nin basın sponsorluğunu aralıksız üstlendi.
***
Yıllar geçtikçe salonları dolduran kitlelerin enerjisi, dünyanın en saygın kukla gruplarını, sergilerini ve usta kuklacıların workshop'larını ilimize taşıyan Dinçer'in dinamosunu güçlendirdi.
Halkın ışığından gözlerini kaçıramayan yerel yönetimlerin, üniversitelerin, kültür ofislerinin, firmaların ve medyanın da elini taşın altına koymasıyla, kukla sanatı İzmir'de bir dünya markasına dönüşmenin kilometre taşlarını bir bir döşedi.
Selçuk Dinçer bir yandan da kuklanın eğitim aracı olması, öğrenci ve öğretmenlerin kukla yapımına ilişkin teknik beceriler kazanması için, Milli Eğitim işbirliğiyle bir çok proje geliştirdi.
***
Geçtiğimiz hafta Sabancı Kültür Merkezi'nde, belediye başkanları, sanatçılar, eğitmenler, destekçi kurum temsilcileri ve davetlilerin katıldığı törenle, yedinci kez kapılarını açtı Kukla Güleri...
Opera sanatçımız Altuğ Dilmaç'ın renkli sunumunun ardından sahneye çıkan İzmir Uluslararası Kukla Günleri Direktörü Selçuk Dinçer, tüm destekçilere tek tek plaketlerini verirken, Yeni Asır için şu sözleri sarf etti: "Dünyanın her yerinde festival gazeteleri çıkar. Ama İzmir'de Yeni Asır ve özellikle Sarmaşık gazetesi sayesinde buna ihtiyacımız yok."
Eh, bu gurur bize yeter işte!
***
O akşam festivalin geldiği noktayı anlamak için, seramik üzerine deniz kızı motifinin işlendiği ödüllerini alan kurumları saymak yeterliydi.
Gururu gözlerinde ışıldayan Dinçer'in ise tek sitemi, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları bünyesinde kurulmasını istediği 'Kukla Bölümü'nün bir türlü açılmayışınaydı...
Artık kukla sanatının merkezi durumundaki İzmir'in kendi ustalarını yetiştirmesi, hatta üreteceği kukla ve oyunlarla festivalin lokomotifi kimliğini kazanacak bir kukla okulunun açılması için diretmekte son derece haklı değil mi Selçuk Dinçer? Üstelik GSF'de açılacak bir 'Kukla Bölümü'nde ders verecek hocaları, workshop'lar düzenleyecek üstatları getirmeyi bile vaat ediyorken...
***
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Recep Yaparel hocamız da kukla okuluna duyulan ihtiyacı yerinde karşıladı ve açılmasını hızlandıracak çalışmalarla yakından ilgileneceğini sahneden duyurdu.
Yedi yılda çapı, kalitesi ve izleyici potansiyeliyle 'dünya adresi' haline gelen İzmir, Türkiye'deki kukla sanatını daha ileri noktalara götürecek sanatçıların yetişmesine de önderlik etse fena mı olur?
Üstelik Dinçer, İzmir Kukla Tiyatrosu'nu kurup ilk oyunu 'Ben Yapmadım'ı izleyiciyle buluşturdu bile.
Yarın da bundan bahsedeceğiz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- 8 Mart ve İzmir'in Büyümeyen Kızı... (08 Mart 2013)
- New York'ta İngilizce bilmeden oyuncu olunur mu? (07 Mart 2013)
- Görsev'in 'Therapy'siyle caza coşkulu bir merhaba (06 Mart 2013)
- Çamlaraltı'nın sanat sevgisi ve Keçiler Adası (05 Mart 2013)
- Kendine rapor tutturan opera müdürünü uğurlarken (01 Mart 2013)