Opera Genel Müdürlüğü'nün taslağı, görüşlerinizi bekliyor
Bu yüzden demiştim ki, alternatif bir açılım için tüm opera bale, tiyatro ve orkestra sanatçılarının temsil edileceği bir zemin oluşturulmalı.
***
Ve artık bu hareketlenmenin daha hızlı ve örgütsel bir şekilde gerçekleşmesi gerekiyor. Çünkü Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Bakanlığın taslağına karşı, sanatı ve sanatçıyı devlet çatısı altında tutmayı, ama sanatı kariyer edinmeye dönük bir rekabet ortamında, performansa dayalı bir üretkenlikle sürdürmeyi amaçlayan kendi taslak örneğini tamamladı.
Üstelik sanatçıların fikir ve önerilerini almak, eteklerindeki taşı dökmelerine fırsat vermek amacıyla, bu taslağı tüm opera müdürlüklerine pasladı. Diğer illeri bilmiyorum ancak, İzmir Operası'nın Teknik Kurulu iki gün önce toplanarak Genel Müdürlüğün taslağı üzerinde bir düşünce fırtınası estirdi...
***
İyi de o teknik kurullar, sanat kurumlarının akıbetini belirlemeye yönelik fikirler üretirken, temsil ettikleri diğer arkadaşlarının konuya yaklaşımı hakkında ne biliyorlar? Acaba tüm sanatçıların, Genel Müdürlük'ten gelen metni görmesinde fayda yok mu? Daha geniş tabanlı bir mutabakat için, opera müdürlerinin bu açılımı diğer çalışanlarıyla paylaşma konusunda bir gayreti olacak mı?
Ya da örneğin orkestra, solist, koro ve bale temsilcilerinin, kendi gruplarıyla fikir alışverişinde bulunarak, ortak beklentilerini üst makamlara iletmesi daha doğru, ciddi ve katılımcı bir anlayışın temelini oluşturmaz mı?
***
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü kaynaklarından öğrendiğime göre, Kültür Bakanlığı'na sunulması planlanan taslakta, devletin sanatçıyla bağını sürdürmesini sağlayan ve özlük haklarını güvencede tutan 1309 sayılı yasanın korunması talep ediliyor.
Bununla birlikte, opera bale kurumlarına sanatçı alımının 5 yıla yayılması öngörülüyor. Genel Müdürlüğün açılımında, sanatçının yıllar içinde sürekli kendini geliştirme, yenileme ve başarısını kanıtlayacak bir 'kariyer' çizgisinde kadro hakkına sahip olması gerektiği öne sürülüyor.
Buna göre 'deneme süresi' olarak tanımlanan 5 yıllık zaman diliminde, 3 kez sınav yapılacak. Ve üçüncü sınavı da başarıyla veren sanatçı kadro almaya hak kazanacak. Peki uzun senelerdir bu kurumlarda ter döken, belli bir yaşa ve mesleki seviyeye ulaşmış insanlar, konservatuvardan yeni mezun bir genç gibi 'aynı sürece' oturtulmayı nasıl karşılanacak?
***
Bu arada sanatçının kimi kazanımlardan faydalanması da belli koşullara bağlanacak. Teşvik ya da ikramiyeler, performanslara göre belirlenecek. Taslak, performans hesaplamasında ayrıntıları belirginleştirmese de, solistin hangi eserlerde rol aldığına, kaç kez sahneye çıktığına, koro ve orkestra sanatçılarının ise belirlenecek bir limit üzerinden değerlendirmeye tabi tutulacağına yönelik bir düzenlemeyi içeriyor.
Burada başarı, çalışkanlık ve yeterlilik düzeyi açısından, sanatçıların daha çok kendini gösterme ve esere uygun görülmeye dönük bir 'rekabetçi' kimlik takınmaları amaçlanıyor. Yani çalışanla çalışmayanın ayırdedilmesi gerektiği ilkesini hayata geçirmenin de ötesinde, 'daha iyi' görünme yarışının kamçılayacağı rekabetçiliği, çalışma sisteminin merkezi haline getirme anlayışı öne çıkıyor. Bu noktada en hassas konu ise, başarıyı, yeterliliği ve performans derecelerini kimin (kimlerin), hangi koşullarda saptayacağı ve hakkaniyetli bir tablo ortaya çıkarıp çıkaramayacağı
Siz ne dersiniz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Karşıyaka Sahnesi'nde sanat fırtınası sürecek (09 Temmuz 2013)
- Bundan sonraki ilk baskın sanat cephesinden gelmeli (04 Temmuz 2013)
- Açık hava tiyatrosu Harlem'le şenlendi (03 Temmuz 2013)
- Çapulcuların sosyal medya esprileri kitapta toplandı (28 Haziran 2013)
- 'Direniş ruhu'nu yansıtan Harlem dansçıları İzmir'de (27 Haziran 2013)