Adını duyunca, hepimizin belleğinde o ünlü oyuncu kadrosunun canlanıverdiği Lüküs Hayat müzikalini bilmeyeniniz var mı?
Hani Zihni Göktay'lı, Suna Pekuysal'lı, Sezai Altekin'li, Ali Berge'li, Bilge Zobu'lu, Şenay Saçbüker'li Lüküs Hayat, yıllarca müziği, şarkıları ve danslarıyla zihnimizden, dilimizden düşmedi.
Sonunda tarih, anlı şanlı Lüküs Hayat ile hayranlarını tiyatro ve beyaz perdenin ardından opera sahnelerinde de buluşturmayı başardı. Uzun yıllar bu müzikale kendini adayan ve 1973'te televizyon için filme de uyarlayan ünlü tiyatrocumuz Haldun Dormen, geçen sezon Mersin Operası'nda seyirci karşısına çıkardığı Lüküs Hayat'ı bu kez İzmir Operası'na taşıdı.
***
Lüküs Hayat, İstanbul Şehir Tiyatroları Müdürü Muhsin Ertuğrul'un, Cumhuriyet'in 10'uncu yıl kutlamalarını güzel bir müzikalle taçlandırma düşüncesiyle verdiği sipariş üzerine, 1933'te Cemal Reşit Rey tarafından bestelenmiş ve o sene ilk kez sahnelenmiştir. Eseri kaleme alan ise kardeşi Ekrem Reşit Rey'dir...
Oyun, o dönemde Batılılaşma özentisindeki kesim ile halk tabakasından insanların karşılaşmasıyla ortaya çıkan komiklikleri anlatıyor. Elbette belli bir tarihsel dönemi yansıtan operetin konusu ve esprileri günümüz izleyicisine görünüşte pek hitap etmiyor.
***
Ancak hem Türk toplumunun Cumhuriyet'le yaşadığı dönüşüme ışık tutması hem de Cemal Reşit Rey'in bestesinin ve şarkılarının hala müzikal etkisinden bir şey yitirmeyişi, 'Lüküs Hayat'ı tüm zamanlarda değerli kılacak bir klasik haline getiriyor.
İyi ama klasikleri de farklı toplumsal dönemlerde izleyici açısından ilginç kılacak değişikliklerle sahnelemek gerekmez mi? Eseri 80 yıldır aynı biçimde seyircinin karşısına sürmek 'kabak tadı' vermez mi?
Bence verir!
***
Bu yüzden rejisör klasik bir eseri günümüze uyarlamak yerine kendi tarihselliği içinde sahnelemeyi tercih etse bile, en azından gelişen teknolojinin sağladığı sahne imkanlarından faydalanmalı...
Tema, olay dizisi, konuşmalar ya da müzik değişmese de bugünün reji imkanlarıyla görsel şov ve zenginliklerle özgün bir tada ulaşılmalı... Sonuçta Lüküs Hayat opereti şarkıları, dansları, esprileri ve aksiyonuyla sahne üzerinde yeni yaratıcılıklara gayet açık bir eser! Çünkü bunlar yıllar içinde sanatsal vizyon ve tekniğin işbirliğiyle sürekli yenilenen, çağına özgü bir kimlik kazandırılabilecek disiplinler.
***
İzmir Devlet Opera ve Balesi'nde, "Haldun Dormen'in Lüküs Hayat rejisi farklılık yaratabilmiş mi?" sorusuna gelince... Haldun hoca oyunu tamamen klasik kalıplar içinde sahnelemiş; günümüzün çıkar hesaplarına ve siyasi yapısına göndermede bulunan birkaç eklentinin dışında, yıllardır alışkın olduğumuz tarzın dışına çıkmayan bir Lüküs Hayat izledik.
Zaten bizim operanın Elhamra Sahnesi, 'teknik kapasite ve yeterlilik' açısından rejisöre büyük prodüksiyon imkanı ve ilhamı sağlamaktan aciz! Bunun dışında, müzikalin koreografisi gayet hoş ama dünden bugüne aşina olduğumuz hareketlerin benzeri tadındaydı.
***
Opera versiyonunun Lüküs Hayat'a kattığı en önemli özgünlük, eserin müziğini orkestramızdan dinlemek, dans sahnelerine bale sanatçılarının kattığı estetik ve pek tabii ki o güzelim şarkıların İzmir Operası'nın solistleri tarafından seslendiriliyor olmasıydı.
Sonuç olarak, ilgi çekmek adına Lüküs Hayat'ın adı bile yeterken, 'opera kadrosu' kendiliğinden bir seyir zevki doğuruyor. Tüm oyuncuları kutluyorum...
Bu arada eserde Tayfun Çebi'nin dekoru, dönemin karakterini çekici bir tablo misali yansıtıyordu. Sevgili Gülay Korkut'un kostümleri ise başlı başına bir kreatörlük şaheseriydi, bayıldım diyebilirim...