Çocuklara tiyatro yapmak, yetişkin oyunlarından çok daha büyük bir sorumluluk gerektirir. Çünkü mantığı ve imgeleri algılaması belli bir olgunluğa ulaşmış insan doğruyu ve yanlışı ayırdedebilir ama çocuklar bu konuda nereye çekerseniz oraya gidecek eğilimdedir.
Çocukların aklına, iç dünyasına sızmanın, oyunlarla onların duygularını en kolay yoldan etkilemenin aracı olan 'illüzyon' tiyatronun sihirli değneği gibidir. Ama bunu bir silah gibi kullanarak, tiyatroyu sanatın çizgisinden çıkarıp ticaret haline getirenlerin sayısı ne yazık ki dudak uçuklatacak kadar fazla. Bu işe 'para kapısı' gözüyle bakarak, çocukların ve ailelerin tiyatro sevgisini istismar eden bir sürü sözde tiyatro ya da eğitim merkezi, gerek verdikleri kurslar, gerekse sahneledikleri ucuz oyunlarla miniklerin ruh dünyasında ömür boyu düzelmeyecek hasarlara yol açmaktadır.
***
İşin kötüsü, bu yüzden çocuklarını tiyatroya yönlendirme erdeminin suiistimal edildiğini fark eden ebeveynlerin güveni öylesine sarsılıyor ki, mesleğini düzgün yapanlar da haksızlığa uğruyor.
Çocuklarınızı sanatla ilgilenmeye teşvik etmeniz, etkinliklere taşımanız, yeteneklerine göre tiyatro, müzik, resim, dans kurslarına göndermeniz takdire şayan bir davranış. Ama lütfen iyi araştırın! Eğitimsiz, sorumsuz, incelikten yoksun paragözleri ayrıştırın...
Bu alanda İzmir'de markalaşan ve başında eğitimli tiyatrocu Erçin Sıcakkan'ın yer aldığı 'Sıcakkan Sanat Merkezi'nin kurslarını, oyunlarını, üretkenliğini, başarısını her zaman örnek gösteriyorum. Ama insaf, İzmir'de çocuk tiyatroculuğuna kalkışan toplulukların sayısı ikiyüzü aşmış durumda. Bunlar İl Milli Eğitim'den nasıl onay alabiliyor, hadi aldılar hiç mi denetlenmiyor!
***
Aslında anne babalar da çaresiz. Çünkü İzmir gibi bir yerde, salon sorunları ve repertuvar kısıtlılığı yüzünden devletin sanat kurumları yeterince çocuk oyunu üretemiyor. Miniklere yönelik her yıl sahnelenen oyun, bale ve müzikli gösteriler bir elin parmakları kadar.
İzmir aydın insanların yaşadığı, kapıları Batı'ya açılan, tarih ve kültür birikimiyle ülkemizin en çağdaş şehirlerinden biri. Ancak gelin görün ki, bu kimliğine yakışmayacak kadar çok eksiği var. Bunların başında, çocuklara ilişkin sanatsal faaliyetlerin azlığı geliyor. Yılda birkaç eser, az sayıda temsil yapıyor ve ne hikmetse bunların çoğu eğitim sezonunda hafta içine konuyor. O seansları da erken davranan bazı okullardan toplu rezervasyon yapan gruplar kapatıyor. Geri kalan on binlerce çocuk salon yüzü göremeden büyüyor.
***
Bu yüzden İzmirli çocuklar, kendi yaş gruplarına uygun sanatsal gösterilere ve eğlenceye aç. Bunu geçtiğimiz gün sona eren İzmir Uluslararası Kukla Günleri kapsamındaki temsillerde bir kez daha gördüm. Gördüm değil, adeta hayretle bakakalarak yaşadım!
Bırakın küçük yaştakilere yönelik oyunları, yetişkinler için düzenlenen kukla gösterilerine bile anne babalarıyla katılan çocukların yerlerinde duramayan heyecanları, neşeli çığlıkları ve kahkahaları damga vurdu. Kukla Günleri, çapı ve kalitesiyle İzmir'imizi dünya vitrinine çıkarmanın yanı sıra, kuklaların sevimli dünyasıyla tanıştırdığı miniklere coşkulu saatler yaşatarak, hayatlarındaki önemli bir boşluğu da dolduruyor.
Ama elbette yetmez. Çocuklarımızın ve ailelerinin bu konudaki talebini karşılamak için sorumluluk üstlenmesi gerekenlere sesleniyorum: Onları ihmal etmeyin ki, meydan para düşkünü istismarcıların eline kalmasın!