‘Ergen belgeseli’ diziler bıktırdı!

TV'lerin gündemi kamufle etme malzemesi haline getirdiği sürüyle anlamsız dizi, her geçen gün toplumsal hafızamızı körleştiren bir tümör misali beynimizin kıvrımlarına yayılıyor. On hafta ara versen bile bıraktığın yerde bulabileceğin kadar ağır ilerleyen bölümlerin tekrarları yetmiyormuş gibi, aynı sahneleri reklam arasından sonra başa sarıp sarıp izletmek de neyin nesi!
Zaten tümünde kişiler, olay akışı, mekanlar değişse de konu hep aynı! Dert edinecek hiçbir şey kalmamış gibi, ekranda çemkirip duran ergenlerin, birbirinin sevgilisini ayartmak için peşi sıra koşmalarından, kavgalarından, seviyesiz oyunlarından başka bir şey göreniniz var mı? Televizyon dizisi değil, en ucuzundan 'ergen belgeseli' seyrediyoruz sanki.




***
Sevgiliye ve genelde de başkasınınkine susamışlığın dışında hiçbir ihtirasları, amaçları, sosyal bağları olmayan ergen zibidilerle dolu televizyon dizileri çoğaldıkça çoğaldı. Bir tane kendini bilen, davranışları mantık ve akılla örtüşen karakter yok. Hele giyim kuşamlarıyla üzerlerinden asalet akan o süslü kızların her an yırtıcı bir kuşa dönüşüvermelerine ne demeli!
Maşallah tüm 'dişi' dizi karakterleri o ihtişamlı, parıltılı görünüşlerinin altında mahalle kabadayılarını aratmayacak bir yürek taşıyor! Kavga, küfür, entrika ve kötülüklerinin sonu gelmiyor.




***
İş sadece ergenlerle kalsa iyi. Koca koca adamların, kadınların da bütün mahareti 'aşk pençeleşmesi'... Hayatımızın ancak bir anını kapsayabilecek bir duygu sıçramasıyla bile kılçıksız üç bölüm ekmek yiyor dizi senaryoları.
Bunca saçmalığın, mantık hatasının, hayattan kopukluğun, uyduruk diyalog ve olay örgülerinin seyirciyi ağına düşürdüğü başka bir dönem yaşamamıştık! Karakter yaratmak hak getire... Dizi insanlarının davranışlarında mesleki ve sosyal kimlikleriyle örtüşecek bir tavır, insani refleks, bilgi, birikim, eğitim düzeyi gibi özelliklerini arayın ki bulasınız! Kostümleri ve yaşadıkları köşklerin dışında toplumsal belirleyicilik taşıyan hiçbir yönleri yok.




***
Adam rolü gereği işadamı, sanatçı ya da doktor mu örneğin, hiç farketmez, dizide geçen olaylara baktığınızda hepsi aynı kafayı kullanıyor. Kişilikleri, kimlikleri aynı potada eriyor! Çünkü dizilerin 'bizi hatalarımızla yüzleştirecek, düşündürecek, sorgulatacak' boyutlar içermesini kim umursuyor!
Hepsinde konu dönüp dolaşıyor, birinin karısını, kızını, kocasını baştan çıkarma dürtülerinde kilitleniyor! Bazen de karşıtlık yaratmak için peri masalında bile inandırıcılığı olmayacak saflıklar yumurtlayan silik tipler göze çarpıyor. Akıllarınca komiklik ettiklerini sanıyorlar.




***
Ama milletin aptal yerine konmasına aldırmayışı yüzünden, en ucuz diziler bile parsayı topluyor. Oysa son yıllarda hayatımızdan, sorunlarımızdan yansımalar bulabileceğimiz, hepimizi ilgilendiren sosyal, siyasal ya da tarihi olaylara dokunan ne kadar ciddi proje varsa, 'tutmadı' bahanesiyle birkaç bölümde çöpe atıldı!
Kaldık kalıbının adamı olmayan tiplerin ya da cinsi bozuk ergenlerin çocukça aşk entrikalarına! Ve aynı zamanda erdemin, insanlığın, mücadele etmenin yerini; çıkarların, kaypaklığın, psikopatlığın, saldırganlığın, kötülüğün ve ayak oyunlarının kaplamasına...
Yaşayın siz e mi!